Şaştığım aslında kalabalık değil, kalabalığı oluşturanlar. Herkes iyi kötü tanıdık. Yıllardır görmediğim bir aile dostu, harala gürele arasında görüşmeye fırsat bulamadığım eski bir arkadaş, çok sevdiğim bir meslektaş, daha iki gün önce aklıma düşen bir tanıdık, uzak bir akraba, hayranı olduğum komedyen, yazılarına bayıldığım güzel kadın, en yakışıklı gazeteci, tanışmaya fırsat bulamadığım bir mail arkadaşı, emekli olmanın köşeye çekilmek demek olmadığının somut kanıtı sivri dilli diplomat, Ankara yıllarından tanıdığım saygın bir bürokrat, kalemi balyoz bir yazar, tuttuğunu kopartan eski gazeteci yeni halkla ilişkilerci şeker kadın, bir köşeye çekilmiş halef selef iki yöneticiyle hoş eşleri, zeytinyağı sevdalısı üniversite hocası, işini de kendisi kadar sevdiğim yemek fotoğrafçısı, şimdilerde yenilebilir boncuklar tasarlayan en zevkli tasarımcı, çanak soru sormamasıyla ünlü bir televizyoncu, şu bu, hatta yazlıktaki komşu ve elbette tarifleriyle kitaba katkıda bulunan şeflerle, yemek yazarları...
Kısaca elleri de gönlülleri de hamarat yüzlerce insan.
Kollarımı indirmeye fırsat bulamadan birinden diğerine seğirtiyor, sarılıyor, iki çift laf edemeden kendimi bir başkasına sarılırken buluyorum.
Herkes, hepimiz Lale Apa ile Handan Bozdoğan’ın yeni kitabı, İstanbul Mutfakta’nın tanıtım kokteyli için buradayız.
Lale Apa eski arkadaşım. Hande Bozdoğan ise yığınla ortak dostumuz olduğunu bildiğim, yaptığı işleri hayranlıkla izlediğim ve bana birini kendine yakın hissetmen için illa tanıman gerekmez dedirten bir isim. İstanbul Culinary Institute’un kurucusu, yemek sevdalısı, araştırmacı, yazar.
İkisinin de uzun süredir bu kitabı hazırladıklarını biliyordum.
Kitabın Fransa’daki Türk yılı kutlamaları için Fransızca basılacağını, bunun için İKSV’nin ön ayak olduğunu, Türk mutfağının uygulaması kolay tariflerini derlediklerini, ince eleyip sık dokuduklarını ve aylardır bu kitapla yatıp kalktıklarını da...
Biliyordum, çünkü ne zaman Vildan’a rastlasam Lale‘yi soruyor ve ondan mutat cevabı alıyordum: Biliyorsun, kitapla uğraşıyor.
Sonunda kitabın Fransızca baskısının çıktığını, çıkmakla kalmayıp bir de ödül aldığını duyduğumda hiç şaşırmadım.
Meğer için için bunu beklermişim.
Sonunda Zuhal Şeker (bu arada Ülker Bizim Mutfak’ın da kitaba katkısını belirtelim), telefon edip de İstanbul Mutfakta’nın tanıtımına davet ettiğinde hemen geliyorum dedim, kuzu kuzu gidip biletimi değiştirdim, gene fena halde önemsediğim başka bir gönül işini yakından izlemek için gideceğim Paris yolculuğunu ertesi sabaha erteledim ve Loft’a geldim.
Böyle geceler, aslında kalabalık başlar ama ortalık çok geçmeden ıssızlaşır. Gelen gelir, şöyle bir kendini gösterir, tebriklerini sunar ve kimseye Allahaısmarladık demeden usul adımlarla tüyüp gider.
Bu gece belli ki kimsenin böyle bir niyeti yok.
Etraf kalabalıklaştıkça kalabalıklaşıyor.
Bu arada ortada müthiş leziz yemekler dolaşıyor.
Sonunda Lale’yi kitabın Fransızca editörlüğünü üstlenen Genevieve Farez’le konuşurken yakalıyorum.
Her zaman olduğu gibi güleç. Her zamanki gibi şık. Her zamanki gibi alçak gönüllü. Her zamanki gibi biricik.
Mutluluğu gözlerinden okunuyor denir ya, onunki gözlerinden fışkırıyor.
Ne kadar çabaladıysam da Hande Bozdoğan ile karşılaşmayı beceremedim, onun için kendisine buradan teşekkür edeyim.
Sevgili Lale, sevgili Hande kitaba yazdığınız önsözü; ”Rafların pek çok yemek kitabıyla dolup taştığı günümüzde bu kitabın yerli ve yabancı yemek severlere yeni tatlar kazandırması ve her zaman başvurulacak bir değer olması dileğiyle...” diye bitirmişsiniz ya... Nasıl desem?
Oldu bile... Oldu bile...
İçinde 130 tarif 31 kişilik emek varSalatalar, Baklagiller, Sebzeler, Hamur İşleri, Pilavlar, Deniz Ürünleri, Kümes Hayvanları, Et yemekleri ve Tatlılar...
Ermeni, Rum, Seferad yemeklerinden Ege lezzetlerine, klasik Türk yemeklerinden füzyon mutfağına, Güneydoğu Anadolu’dan Konya’ya uzanan koca bir coğrafyadan derlenmiş tam 130 tarif...
İstanbul’un önde gelen şefleri, yemek araştırmacıları ve yazarları kendi yarattıkları tarifleri ya da arşivlerinden seçtiklerini kolayca bulunabilecek malzemelerle hazırlamış. Lale ve Hande, kişisel tariflerini de bunlara eklemiş. Verilen her tarif İstanbul Mutfak Enstitüsü’nün mutfağında birer birer yapılmış ve tadılmış. Tariflerin ev imkanlarıyla pişirilebilmesine özen gösterilmiş. Her damak tadına uygun olduğu onaylanmış.
İstanbul Mutfakta işte böyle hazırlanmış.
Yani kitapta sadece 130 tarif değil, her biri taam erbabı 31 kişinin de emeği var.