Paylaş
Çölü gören herkes yıldızlardan söz eder. Çöl gecelerini aydınlatan yıldızların, elini uzatsan tutacak gibi olduğundan dem vurur... Gel gör ki elini uzattığında tutacağın yıldız yok Vegas’ta... Şehir o kadar ışıklı ki, başınızı kaldırdığınızda ışıklarının yansımasından başka bir şey görmüyorsunuz gökyüzünde. Yanıp sönen yıldızlarla geçip giden bulutlara aldanmamak gerek. Hepsi insan elinden çıkma. Avlular, sokaklar, meydanlar, otellerin açık alanlarının her biri aslında kapalı mekân ve özenle boyanmış; ama bulutla, ama yıldızla kaplanmış...
Yol yorgunluğuna aldırmadan gittiğimiz sokak gösterisi de bunun bir örneğiydi. Tavanı bir sahne olarak düşünün ve o sahnede bir şov izlediğinizi düşleyin! Her şey ama her şey şovun bir parçası olarak tasarlanmış. Gerçekten de hayali, sahte bir dünya Vegas’ın sunduğu ama insanların koşa koşa ona gitmesinin altında yatan da tam bu.
İskender Dilek de bizlere tam da bu duyguyu yaşatmak için bir program hazırlamış. Çeşme Sheraton Oteli’nin davetlisi olarak Vegas’ta kaldığımız o dört günde bir hayali yaşadık. Treasure Island’da gemilerin battığına, suların yandığına şahit olduk, Le Reve adlı şovda ağzımız o kadar açık kaldı ki, şampanya yudumlamayı unuttuk, Wynn Oteli’nin özel bir salonunda yıldızlı Japon şefin şahane yemeklerini şelalelere bakarak yedik, Bellagio otelin namlı lokantası Olive’de bir yandan Napa Valley’de harika şaraplarımızı içerken bir yandan fıskiye gösterisini izledik, hatta dönüşte upuzun beyaz bir limuzine bindik...
Çeşme Sheraton neden tuttu bizleri Las Vegas’a götürdü diye soracak olursanız, yaz sonunda Vegas’a götüreceği müşterilerine anlatalım diye, derim. İskender Dilek, yani Çeşme’deki Sheraton Oteli’nin sahibi beş yıldan bu yana otelde konaklayan müşterilerine böyle bir fırsat sunuyor. Bu kampanya öyle ilgi görmüş ki, İskender Bey de hedefini büyütmüş. 30 Mayıs’a kadar rezervasyon yapan ve otelde dokuz gece konaklayan müşteriler istedikleri tarihte Lufthansa Havayolları’yla Vegas’a gidip dört gece beş gün geçirebilecek.
Benim diyen turizmcinin altından kalkamayacağı, hesaba kitaba gelmez böyle bir kampanyayı nasıl yaptığı sorusu yola çıktığımda aklımı kurcalıyordu ne yalan... Döndükten sonra anladım: Bazı insanlar, iyiyi bilir, güzeli sever ve paylaşır.
Bu yüzden de canını dişine takar, şapkadan tavşan çıkarır.
HERKES ORADA EVLENMEK İSTİYOR
Meğer Türkiye’de ne çok Las Vegas tutkunu varmış da haberim yokmuş.
En çok sorulan sorular; ne zaman gitmeli, kaç gün kalmalı, nerede konaklamalı, pahalı mı, kumar oynamayan biri ne yapar, birkaç özel adres verebilir misiniz? Pek çok çift de Vegas’ta evlenmek istiyor ve bunun için nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini soruyor. Diğer soruları iyi kötü cevaplarım ama Vegas’ta düğün konusu beni aşar.
Her ne kadar Vegas aklımıza kumarla özdeş kazınmışsa da, şehir aslında bir eğlence merkezi. Minicik bir parçası Türkiye’ye getirildiği için sevindiğimiz Cirque du Soleil’in sekiz muhteşem gösterisi her biri 300-400 milyona çıktığı söylenen teknoloji harikası Vegas sahnelerinde yıllardır sürmekte... Başka hiçbir yerde sahneye çıkmayan Celine Dion dört yıldır tıklım tıklım doldurduğu Ceasar’s Palace’la yeniden anlaşma yapmış.Şov dünyasının tüm ünlüleri orada. Beş-on bin kişilik gece kulüpleri orada, her otelin havuzu ve havuz partileri, ünlü simaların uğrak yeri, go-cart sahaları, eğlencelik spor salonları orada...
Yapacak yığınla şey var. Vegas SPA’larıyla da ünlü.Onu da sevmezseniz vurun alışverişe... O da mı olmadı, dört çeker ciplerle çölde safariye çıkabilir ya da helikopterle dünyanın sekizinci harikası denilen altı milyon yıllık Büyük Kanyon’a gidip Colarado Nehri’nde rafting yapabilirsiniz.
Nerede kalalım sorusunun cevabı, biraz da neden hoşlandığınızla ilgili... Temalı park gibi otellerden hoşlananlar Venetian, Ceasars Palace, Paris, Treasure Island’da; lüks otel sevenler Wynn, Encore, Bellagio‘da; çılgın parti isteyenler Palms’ta; aman ucuz olsun diyenler Flamingo ve MGM gibi ‘bir zamanlar kartaldı’ türü yerlerde konaklayabilir.
Uzun bir hafta sonu yeter de artar. Fakat Vegas burnumuzun dibi olmadığına göre, yolculuğu uzatmakta ya da Vegas’ı Los Angeles ya San Francisco’nın arkasına takmakta fayda var. Ama unutmayın ki büyük bir yer değil.
Buna karşılık görülmeden asla dönülmeyecek şeyler var. Mesela Bellagio Otel’in ünlü fiskıye gösterisi ve elbette şovlar: O, K, Xumanity ve Le Reve türü şovlar. Nedeni basit: Bu şovları ne Amerika’nın başka bir şehrinde ne dünyanın başka bir yerinde izlemek mümkün değil. Hazır gitmişken birini, hatta ikisini görmeden dönmek olmaz.
Vegas pahalı bir şehir değil. Sunduğuna karşılık için ödediğinizin az olduğu bile söylenebilir. Daha doğrusu şöyle demeliyim: Kumara bulaşılmadığı sürece; otel, yemek ve ulaşım makul. Ama havalanında hayatımda görmediğim kadar çok özel jet ve limuzin gördüğümü de eklemeliyim. Bu da parası olana hafsala ötesi lüks sunuluyor ve karşılığı alınıyor demek.
Paylaş