Feyyaz Uçar

Paslanmış anlayış

14 Mart 2010
BEKLERDEN bindirme yok, kanatlar içeri kat edip şut atma derdinde. Kalabalık orta sahalar göbekten rakibi delmeye çalışan paslaşmalar, iki takımında oyun anlayışı paslanmış.

Orta yapmayı akıl eden Vederson’un ortasında kafayı vuran Gökhan maçın en önemli gol pozisyonunu yakalıyor. O da yan direkte. Kanatları kullanmayı göz ardı etmemek lazım yoksa oyunu daraltırsınız. Pozisyon kısırı olursunuz. Kadronuzda 3 tane gol kralı olması (Semih Güiza ve Gökhan Ünal) farketmez.
“Gençlerbirliği 51 maçtır penaltı kazanamamış, Ankaraspor hükmen galibiyeti dışında 9 maçtır galip gelememesinde bunun bir etkisi var mıdır” diye düşünmedik değil. Ama rakip ceza sahasına o kadar uzak oynuyorlar ki penaltı nasıl olacak? Orta yok, şut az, dripling yok. Ama hocanın kontratı uzatılmış. Vardır Gençlerin bir bildiği, söyleselerde anlasak.

Veliahtlar çare olmuyor

AALEX’siz Kanarya’nın sesi kısık. Veliahtlar da çare olmuyor. Deivid geçen seneki formundan uzak. Oyunun ikinci yarısında Fenerbahçe orta sahası tamamen oyundan düştü. Gökhan Gönül ve Dos Santos eskisi kadar atağa çıkamıyorlar. Kondisyonda sıkıntı var gibi.

Gecenin karlısı

GENÇLERBİRLİĞİ futbolcuları iyi mücadelelerinin karşılığını aldılar. Ancak kazanamamanın verdiği stresi görüyoruz oyuncularda. Rakiple olan diyaloglar, oyuncu eksilmesine sebep olabilir. Kahe’nin sahada varlığı bile Gençlerbirliği için büyük avantaj. Bu şekilde Mustafa Pektemek ve Harbuzi gibi deplase olabilen yetenekli ofansif oyuncuları pozisyon bulabilir. Gecenin karlısı her şeye rağmen Gençlerbirliği oldu.

 

Yazının Devamını Oku

Fair play

11 Mart 2010
BEŞİKTAŞ ligin en az gol yiyen takımı. Aynı zamanda en az faul yapanı. Fair-play’de de birinci sırada. Bu şekilde zirveden kopmamak ayrı bir başarı.

Çok güzel hareketler bunlar. Fair-play değerlendirilmesinde görülen kartlar, seyircisiz oynama, saha kapatma ve hak mahrumiyeti ceza puanı olarak işleniyor. Beşiktaş’ı bütün bunlardan uzak tutan bir tek isim var; Mustafa Denizli. En kötü günlerde bile hal hareket ve demeçleriyle Beşiktaş’ı kaostan uzak tutuyor, camiaya huzur veriyor.
Beşiktaş’ın Toraman çocuğu İbrahim son haftalarda çok formda. İster bek oynat ister ön libero, stoperin yoksa moralini bozma. Bu özellikleri ile İbrahim, Beşiktaş’ta oyun sistemini bile değiştirebiliyor. 4-3-3 oynayan takımda sağbeke geçerek 4-2-3-1 oynamasına imkan veriyor. İyi ki varsın İbrahim.
Bobo gerekeni yapıyor
Tello ve Holosko Beşiktaş’ın ofansif oyununda iki büyük aktör. Rollerinin hakkını veriyorlar. Siyah kurdela takıp ağlatıyor, asist ve gol atıp güldüyorlar. Bobo’yu ceza sahasında topla buluşturmak yeterli. O gerekeni yapıp topları ağlarla buluşturuyor zaten. Fink ve Necip’in çalışkanlığı da göz alıcı. Kalabalık Büyükşehir Belediyesi orta sahasına karşı iyi mücadele ettiler.

Yollar kesişebilir

Abdullah Avcı’yla Beşiktaş tribünlerinin arası bozuk ama futbol enteresan bir oyun. Sağduyulu davranmakta fayda var. Kim bilir belki de bir gün yollar kesişebilir.

İBB ters yüz oldu

BEŞİKTAŞ’ın belalısı Büyükşehir Belediyesi, bu maçta ters yüz oldu. Abdullah Hoca’nın talebeleri karşılaşmada yeterli performansı gösteremediler. Bu kadar eksikle normaldir. Takım içerisinde rekabet azalınca futbolcuların performansı düşer. Tedavisi olmayan sakatlar, telafisi olmayan puanlar kaybettiriyor İBB’ye.

Yazının Devamını Oku

Lugano şıklığı

8 Mart 2010
LUGANO Fenerbahçe’nin solmuş sararmış defansına, gece laciverti şıklığını getirmiş. Bilica pot yapmıyor.

Fenerbahçe defansının önünü ilikleyen Cristian sayesinde, Gökhan Gönül ve Santos’un ofansa çıkma rahatlıkları var. Fenerbahçe şık bir takım gibi duruyor. İyi gününde takımın süsü kötü gününde ise boğazını sıkan boyun bağı Alex’in yokluğu, Fenerbahçe’ye spor bir hava vermiş. Ama yine de Alex’in zerafeti ve estetiği bambaşka.
Vederson’un sakatlığından doğan mecburi oyuncu değişikliğinden sonra ikinci hamle Daum’dan geliyor. 1-0’ı korumaya yönelik Semih-Selçuk değişikliği. Fenerbahçe taraftarının değişiklik sırası henüz gelmedi. Deivid, eski formundan uzak, hazır olmadığı gün gibi aşikar. Semih’in ilk 11 performansı yine hüsran. Güiza girdiği gol pozisyonu sayısı kadar ofsaytta kalıyor. Ya arkadaşları pas atmakta gecikiyorlar. Ya da Güiza aceleci, zamanlamayı doğru yapsa gol atma şansı yükselecek. Antalyaspor’un sezonun ikinci yarısındaki tek galibiyeti hükmen. Bu üç puan kimseyi yanıltmasın, sırası gelen bu avantayı yiyecek. Necati olmasa Antalyaspor ateşten gömlek giyecek. F.Bahçe’den aynı golü ikinci keredir yiyorlar.

AKDENİZ AKŞAMLARI

F.BAHÇE’nin galibiyet hasreti bitti ama Antalyaspor önündeki maça bakacak. Antalyaspor’un eski üretkenliğinden ve güzel futbolundan her geçen gün uzaklaştığını görüyoruz. Acilen bir galibiyet alarak düşme potasından uzaklaşmaları lazım, yoksa Akdeniz
akşamları bir başka olmaz.


 

Yazının Devamını Oku

Kilit

27 Şubat 2010
ZİRVENİN en az gol yiyen 2 takımı sofraya oturmuş, bir perhizdeler ki sormayın. Yemeyelim de golü nasılsa buluruz zihniyeti iki takımı da ligin pozisyon kısırı ve gol fakiri yapmış.

Her maçta rakibin etkili oyuncularını kilitliyorlar. Hatta Mustafa Hoca bu maçta kilidin göbeğini bile değiştirmiş. Zaten defansif anlamda iyi olan Fink ve Ernst’in ortasına bir de İbrahim Toraman’ı koymuş. Bu yeni kilit Beşiktaş’ın forvet arkasındaki 3 kreatif oyuncusundan birisinin eksilmesi demek. Klasik 4-3-3.Tello ligi neden sallayamıyor?Tello, ülkesindeki depremin artçı sarsıntılarıyla Kayseri’yi sallıyor. Şili halkına başsağlığı ve yaralarını bir an önce sarmalarını dileyelim. Depremzede Tello’ya, Aydın’ın yaptığı yardım Beşiktaş’a ikinci golü getiriyor. Tello yardımları eşit dağıtıp geriden bindirme yapan İ. Üzülmez’e pası verse skor 3-0 olacak. 63. dakikaya kadar bu kadar çok şey yapabilen Tello’nun, sezon başından beri futboluyla niye Süper Lig’i sallamadığını merak ediyoruz. Erken değişiklikKayseri’deki erken değişikliği pek anlamadık. 21. dakikada genç Bayram’ı bu kadar çabuk oyundan çıkarmak, oyuncuyu kaybetmek olmuyor mu? Kaldı ki Bayram çıktıktan sonra Beşiktaş’ın ikinci golü geldi. Acaba diyoruz, soldaki Hakan ve Gökhan Emreciksin’i yani iki sağ ayaklı oyuncuyu kullanan Tolunay Hocam, Troisi’yi oyuna alarak sol tarafa canlılık getirmeyi mi düşündü? Her halükarda bu değişiklik amaca hizmet etmemiş erken bir hamle.

3 İBRAHİM

İkinci yarıda Kayserispor’un skora razı gelmeyip etkili oynayacağını düşündük. Ama top bizde kalsın zihniyetiyle o kadar yan pas yapıyorlar ki, hızlı atak yapmaları mümkün değil. Öne çabuk oynamadan kalabalık Beşiktaş orta saha ve defansını nasıl geçeceksin derken Shawky Kayserispor’un öne en etkili uzun pasını atıyor. Makukula böyle boş bırakılır mı? Son 10 dakika geçmek bilmez tabii ki...Beşiktaşlı futbolcular genelde iyi oynadılar. Özellikle 3 İbrahim görevi aksatmadı. Seneye de İbrahimovic’i alırlarsa bir de yabancı “İbrahimleri” olur. Olmayacak demeyin, mevcut başkanın bu güne kadar harcadığı parayla kaç tane İbrahimovic alınırdı?

Yazının Devamını Oku

Timsah gözyaşları

26 Şubat 2010
SEN gel 3 puan al, giderken de ardında 3 sakat bırak. Şimdi de “timsah gözyaşları” döküyorsundur. Oldu mu Bursaspor? Lille maçı öncesi yapılır mı bu? Yaralarını sarmaya vakti olmayan Kanarya, defansını dört stoperden kurmuş. Demek ki bekler, çakılı oynayacaklar. Bindirme yapmayacaklar. Kanatları kullanma işi, Gökhan ile Vederson’a kalmış.
EMRE, ikinci bir emre kadar topu bırakma kardeşim. Futbol oynamak için yollanmışsın. Sinirlerine hep dün geceki gibi hakim ol ki, takımın ve Türk futbolu sensiz kalmasın. Bir direğe vurdun, bir de dibine. Ağların havalanmaktan başka çaresi kalmadı. Alex’in kafası, sol ayağı gibi falso verebilse Fenerbahçe iki farkı yakalayacak. Frau’nun direkten dönen şutu ve Hazard’ın driplingleri dışında, ilk yarıda Lille’in fazla etkisi yok.
Türk takımı kalmadı
İkinci yarıda Lille oyuna başlarken, hakemin başlama hareketi, “Haydi saldırın” der gibi. Eyvah! Bu kale arkası hakemlerine de, birer tabure ve nargile mi versek? Statlarda, dumansız hava sahası yok nasıl olsa... Kritik pozisyonlarda hareketsiz kalıp, orta hakemi de tereddütte bırakıyorlar. Verilmeyen penaltı ve aut kararı, Türk futbolunun başına bela.
İkinci yarıda, Alex’in sahneye çıkıp, topu Fenerbahçe’de tutmasını bekliyoruz. Ama nafile. Güiza’nın tek başına yaptığı hücum preste etkisiz kalınca, oyun Fenerbahçe sahasına yıkılıyor. Daum’un hamleleri, skoru korumaya yönelik. Ama futbol oynanmadan skoru korumak namümkün. Dün akşam, seyirci de değişikliklere karışmadı. Acaba karışsalar mıydı? Deniz’i çıkarıp, defansı ve orta sahada iyi oynayan Emre’nin yerini değiştirmek, ne kadar mantıklı?
Bilica’nın tatlı sert futbolu bile, Hazard’ı durdurmaya yetmedi. Müthiş bir yetenek. Topla inanılmaz süratli. Lille çokta etkili oynamadan, Fenerbahçe’yi turun dışına bıraktı. Tabii ki sakat oyuncuların çokluğu kadro kurmayı zorlaştırdı. Zaten duyan gelmiş. İlhan Mansız bile tribünde... Kaleci Hayrettin, futbolu bırakanlara emsal mi olacak?
Mart ayına girerken, Avrupa’ya giden uçaklarda Türk takımı kalmadı. THY, Barcelona’ya sponsor olmakta haklı galiba...
Yazının Devamını Oku

Bir taşla üç kuş

23 Şubat 2010
RAKİPLERİN puan kayıpları iki takımın da iştahını kabartmış, üstelik geçen hafta da puana doyamamışlar. Hem telafi hem zirvede haftanın en karlı olma şansı, bir taşla iki kuş. Rakip Kanarya olunca da bir taşla 3 kuş oluyor.

Bu zihniyet maçı gollü başlattı. Ertuğrul Sağlam’ın ilk 11’i Fenerbahçe’ye özel. Serbest vuruşlar ve kornerler düşünülerek defansta hava hakimiyeti olan Ömer tercih edilmiş. Ömer’in ağırlığını da İbrahim‘in sürati ve çabukluğu kapatacak. Hüseyin’in görevi büyük; hem orta sahayı hem de Alex’i durdurmak. Ergiç sezonun ilk yarısındaki formundan uzak. Volkan ve Ozan süratleri ile ofansı seven Fenerbahçe defansı için potansiyel tehlike. Turgay’ın fuleli çapraz koşularını Batalla defansın arasına sızmak için kullanacak. Kağıtta her şey güzel, zor olan sahada uygulamak. Ama Bursaspor için kolay.
Alex kendine yapılan faullerde ve bırakılan boş alanlarda özür kabul etmiyor. En ağır şekilde cezalandırıyor, çakıyor solunu. Topu ağlardan çıkarırken düşün. Biz nerede yanlış yaptık?.. 

Solaklar armonisi

FENERBAHÇE’nin ikinci golü solaklar armonisi. Bu estetik operasyonu Nip Tuck’ta bile zor seyredersiniz. Batalla’nın golü de ayrı güzel. Ver pasını kanada, at deparı on sekize, vur kafayı köşeye, omuzlarda dön yarı sahana...
Alex’in düşmeyen kalitesi, Emre’nin çalışkanlığı, Vederson’un özverisi dikkat çekti. Bursa’da ise İbrahim, Hüseyin ve Batalla başrolde. Öyle bir maç seyrettik ki. Yenilen sadece 3 puan kaybetti. Bu futbol her iki takımı da sezon sonuna kadar zirve yarışında tutar.

 

Yazının Devamını Oku

İbra ediyorum

22 Şubat 2010
BEŞİKTAŞ otelde ısınıp maça gelmiş gibi... Bu ne tempo! Galatasaray defansı Beşiktaş atakları karşısında çaresiz. Uğur ve Hakan kanatları korumakta zorlanıyorlar. Tecrübeli Neill ve Leo Franco olmasa Kartal arzuladığı gole kavuşacak. Yağmur da zemini kayganlaştırıp, tempolu takıma avantaj sağlıyor. Ferrari’nin dönüşü Beşiktaş defansını toparladı...

İbrahim’leri (Üzülmez ve Toraman) bu maçta ibra ediyorum. Nereden gelmiş olurlarsa olsunlar, Beşiktaş formasını hak ediyorlar.

Fink ve Ernst, üçlü Galatasaray orta sahasına rağmen oyundan düşmüyorlar. Holosko, boş alan bulduğunda etkili. Ancak dar alandan bir türlü çıkamıyor.

Joker Ekrem’in bu maçta kaderine sol kanat düşmüş... Ama onun için sorun değil.

Nobre, oynamak için G.Saray maçlarını mı bekliyorsun? Bu tempo seni ilk 11’in değişmez adamı yapar.

İkinci yarı pozisyon sağanağı devam ediyor. Devre arasında yol yorgunluğunu atmış Galatasaray, ikinci yarı başka bir takım hüviyetinde. Elano’nun sol direktleri Beşiktaş kalesini tehdit ediyor. Ama Rüştü gardını almış.

Kanatlardan gelen orta ve sert şutlar Beşiktaş kalesi için büyük tehdit. Gaziantep maçında yenilen goller çabuk unutulmuş.
Sivok’un, Jo’nun sert ortasını tutma çabası Beşiktaş’a pahalıya mal oldu. Kendi ceza sahanda top tutmayacaksın, topu tekte uzaklaştıracaksın Sivok. Yoksa bir çuval inciri marmelat yaparsın. Ancak futbolun cilvesi Sivok’u ipten aldı. Atan attıran Sivok maçın kader adamı.

İlk yarıda Beşiktaş, ikinci yarıda G.Saray, yediden yetmişe herkesi futbola doyurdu. Böyle derbi dostlar başına...

Elano'yu şimdi anladık

ELANO neden Dunga’nın değişmez adamı, şimdi anladık. Galatasaray’a geldiğinden beri en etkili futbolunu oynadı. Arda ve Keita’yı boş bırakmak her takıma pahalıya mal olur. Ama önlerinde bir forvet olursa...
Yazının Devamını Oku

Hocasıyla Beşiktaş

21 Şubat 2010
Kadrolardan çok teknik adamlar belirleyici unsur olur. Mustafa Hoca, kazanmak zorunda olduğu maçları almasını biliyor. Rijkaard’ın kriz hocası olup olmadığını göreceğiz. BEN, bu akşamki derbide iki takımın kadrolarından çok teknik adamların belirleyici unsur olacağını düşünüyorum. Her ne kadar Beşiktaş’ın başındayken derbilerde başarılı olamasa da Mustafa Denizli, kazanmak zorunda olduğu maçları kazanmış bir teknik adam.
Sezon başındaki kadro zenginliğiyle G.Saray muhteşem bir performans sergilemişti. Şimdi önemli eksikleri var. Rijkaard’ın kriz hocası olup olmadığını bu maçta göreceğiz.
Galatasaray’ın hafta içinde oynadığı Avrupa kupası maçı nedeniyle yorgun olmasının yanı sıra motivasyonunda da bir düşüş bekliyorum.

KALECİLER

Rüştü Reçber % 50
Leo Franco % 50
Rüştü formunun zirvesinde. Zaten ligin de en az gol yiyen kalecisi. Varlığı ile Beşiktaş’a güven veriyor. Leo Franco’nun performansı da istikrarlı. Her iki takımın da kalecilerden yana sorunu yok.

BEŞİKTAŞ DEFANSI %55

İ.Toraman Sivok Ferrari İbrahim Üzülmez

G.SARAY HÜCUMCULARI %45

Keita Arda Elano Jo

Ferrari’nin de katılmasıyla Beşiktaş defansı en uygun isimlerden oluşacak. Karşılarında kreatif oyuncular var. Özellikle Keita birebirde müthiş etkili. Oturmuş Beşiktaş defansı, G.Saray hücumcularına karşı ağır basıyor.

ORTA SAHALAR

BEŞİKTAŞ %45

Ekrem Ernst

GALATASARAY %55

Mehmet Topal Mustafa

Ernst geçen sezonki formundan uzak. Ekrem sezon itibariyle joker durumunda. Ancak o da uzun süredir orta saha oynamıyor. Mustafa Sarp, sürpriz goller atıyor. G.Saray’ın orta sahası biraz daha ağır basıyor.

BEŞİKTAŞ HÜCUMCULARI %50

Holosko Tello Nihat Bobo

G.SARAY DEFANSI %50

Uğur Neill Servet Hakan

Gol yollarında sorunlu Beşiktaş forvetinden bu maçta bir şeyler yapmalarını bekliyorum. Karşılarında G.Saray’ın ideal defansı var. Servet, Neill’la birlikte daha verimli olmaya başladı. Burada denge var.
Yazının Devamını Oku