Oyunun başında kapalı Fenerbahçe defansı karşısında Bursaspor pozisyon bulmakta zorlandı. Fenerbahçe ise risk alıp Zapotocny ve ve İbrahim’i rakip forvetlerle baş başa bırakan Bursaspor karşısında 10 dakikada 2 net pozisyon yakaladı. Gökhan Gönül’ün gol ya da pas atmaya gönlü olsa maç 5. dakikada bitecek. Hemen akabinde Gökhan Ünal da adaşına nazişre yapıp topu İvankov’a nişanlamaz mı! Timsah sahaya iner tabi...
İkinci yarının başında da Fenerbahçe gol kaçırmaya devam ediyor. Daum’un hamlesi doğru. Defansın göbeğine yerlilere emanet edip orta sahaya Emre’yi yerleştirdi..
Bursaspor 2-0’la birlikte daha bir istekli ve arzuluydu. Turgay’ın hareketliliği Fenerbahçe defansını zor durumlara soktu. İglesias’ın bitiriciliği de dikkat çekici.
Kocaman alkışBURSASPOR’da Turgay ve Iglesias, Fenerbahçe’de Dos Santos ve tabii ki Alex sahanın iyileriydi. Ancak 3-0 mağlubiyetin rövanşında, üstelik açık kanalda naklen verilen bir maçta tribünleri dolduran Bursaspor taraftarı sahanın esas yıldızıydı. Onları tura inandıran teknik heyet ve futbolculara da kocaman bir alkış.
Çift dalma sevdası
YABANCILARIN çift dalma sevdası Fenerbahçe’ye sarı kart cezası ve penaltı olarak geri dönüyor. Uyarı mahiyetinde bir kulaklarını çekmek lazım.
Mimik ve jest
HAKEM hoşgörülü olmasa iki takımda da ikinci sarı kartı görebilecek oyuncular var. Turgay ile Dos Santos’un mimik ve jestlerine dikkat etmeleri lazım.
Yolcular homurdanmaya başlarken pilottan bir anons; “Sayın yolcularımız körük çalışmadığı için uçağımızın kapısını açamıyoruz. Hoppalaaa! Körük kendini körükleyemiyor. Kendini körükleyemeyen körüğün kime faydası var? “Kapıyı açın belki körük tahrik olur” diyecek oldum. Vazgeçtim. Beşiktaş’ın körüğe ihtiyacı yok. Beşiktaş taraftarı takımına öyle bir destek veriyor ki, ölüyü diriltir, hastayı yatağından kaldırır, damar açar. Bu maçta olduğu gibi.
Leblebinin yanında kara üzüm
Maçın ilk yarısında Beşiktaş etkili, girdiği gol pozisyonu rakibinden fazla. Son vuruşlardaki isabetsizlik sıkıntı mı olacak derken, Sivok’un muhteşem plasesi geliyor. Gol atmak bu kadar kolay, doğru yerde doğru zamanda ol, kendine güven, koy ayak içini kalecinin uzanamayacağı yere, arkadaşlarınla kucaklaş. Bu vuruşu her maçta bir Beşiktaş forveti yapsa, gol sorun olmaktan çıkar, leblebi olur. Hem de beyaz leblebi yanında da kara üzüm, çerez olsun rakipler.
Bir mönitör de yedek kulübesine
İkinci yarıda Beşiktaş’ın geri çekilmesi rakibe bir davet. Gençlerbirliği de bu davete cevap verip oyunu Beşiktaş sahasına yıkıyor ve Hurşut’un kurşunu gecikmiyor. 1-1’den sonra Gençlerbirliği futbolcularının puan kazanma çabaları arasında vakit çalmak da var. Gereksiz yere yatmalara seyircinin tepkisine sebep oluyor, buna ihtiyaçları yok. Hurşut ve Burhan gibi hareketli ve iyi dripling yapan oyuncuları var. Kahe ve o çıktıktan sonra da Mustafa yeteri kadar pozisyon yakalıyor, ama Rüştü’yü geçemiyorlar.
Beşiktaş’ın stadında modern bir uygulamayla spor yazarlarının olduğu yere monitörler monte edilmiş. Bir monitör de yedek kulübesine monte etmekte fayda var. Mustafa Hocam ekrandan takımını daha iyi yönetiyor sanki...
Eminim ki bu maç, bu kültür akşamına denk gelmeseydi Olimpiyat Stadı’ndaki biletli seyirci sayısı ikiye katlanırdı!.
Beşiktaş’ın oyun anlayışı aynı. 4’lü defansın önündeki üçlü Fabian Ernst, Fink ve Necip, rakip orta sahasını marke ediyor. Beraberliğe çıkmış bir takımın oyun kurucusunun bile bire bir marke edilmesini anlamak biraz zor. Oyna topunu, o seni marke etsin.
Belediyespor çok rahattı
Kazanmak zorunda olan Beşiktaş, Büyükşehir Belediye’den alınacak 1 puanı öpüp başına koyacak. Kanatlarda, sağda Tello, solda da Holosko, Mustafa Denizli’nin ters ayak esprisi. Bu iki kanat oyuncusu yer değiştirip maça düz ayak girince sağdan soldan etkili orta ve ataklar gelmeye başlıyor. İlk 45 dakikada Beşiktaş’ın direkten dönen topu, Bobo’nun etkili şutunda Hasagiç’in kurtarışı dışında, ceza sahası içerisinde Beşiktaş’ın etkisi yok. Ramazan’ın ayağıyla kurtardığı pozisyonu da gözardı etmemek lazım.
Büyükşehir Belediye, Beşiktaş’a göre rahat, beraberlik işini görüyor. Galibiyet bal kaymak, yenilgi de bile Kasımpaşa galibiyeti Büyükşehir Belediye’yi gruptan çıkarır. İkinci yarıya hızlı başlayan Büyükşehir Belediye golü bulmakta gecikmiyor, İskender’in muhteşem ayak içi plasesi Kartal’ın
ağlarında.
Takdir etmeliyiz
BÜYÜKŞEHİR Belediye’nin kararlı oyununu takdir etmek lazım. Defansındaki Barbosa ve Cesario ağır görünüşlerine rağmen yerinde müdahaleleri ve kademe anlayışları sayesinde rakibe fazla pozisyon vermiyorlar. Ekrem’in yaptığı bindirmeler ve ofansa yardım arzusu takdir topluyor. Büyükşehir’in orta sahada rakip kim olursa olsun top oynamaya çalışan, ayağa iyi pas yapan oyuncuları var. Pozisyon sayıları az olsa da maç kazanmasını bildiler. Tebrikler Abdullah Hoca.
Beşiktaş’ın kalesinde mecburiyetten doğan transfer Ramazan. Şimdilik güvenli. Kupa maçlarında doğru tercih mi anlayacağız. Üç İbrahim’in yanına bir adam koy, Beşiktaş defansı tamam.
Necip diye pırıl pırıl bir genç. Fiziği süper, top kapıyor. Hep, topla kendi kalesi arasında kalarak defansif anlayışın birinci kuralını aksatmıyor. Futbol zekası üst seviyede. Gençliğine rağmen, yaşını başını almışlara kafa tutup, Beşiktaş formasını kapabilir. Allah onu Beşiktaş’a kazandıranlardan razı olsun.
Düşük ateşte mi kaynatsak
Yusuf, yine yürüyerek adam geçiyor. Ama aşırı güveni Beşiktaş kalesi için tehlike. Kaleye yakın yerde yaptığı çalımlar, Beşiktaş kalesine gol olarak fatura edilebilir. Serdar Özkan’ımı kiralık vere vere pişiremedik. Düşük ısıda mı kaynatsak acaba. Nasıl Beşiktaş ilk 11’inin değişmez adamı olacak çözemedik.
Toplara alnınla kafa vur Holosko, gol olur. Tepenle vurma, aut olur. Saçların dökülür. Driplinglerin harika. Gol vuruşların ve son pasların etkili olsa Beşiktaş camiası ihya olacak.
Hamburg eski Beşiktaş gibi
Hamburg, Alman futbol tarihinin küme düşmeyen tek takımı. Ama kıskanmamız gereken yaş ortalaması; 23 yaş. Beşiktaş’taki eski günleri hatırladık. Bitmeyen kolejin takımı Beşiktaş. Hamburg’taki gurbetçilerimiz övünç kaynağımız. Yabancı hakkını ülkemizde sonuna kadar kullanmışız ama Avrupalı yabancı hakkını bizden yana kullanmıyor. Allah’tan orada doğup büyüyen evlatlarımız var. Yoksa, Avrupa’da futbolcumuz var diyemeyeceğiz.