MAHALLEDEKİ futbol takımının kaptanı seçilmemle, jübilemi yapmam aynı döneme denk gelir aşağı yukarı.
Gol atmaktan ziyade, rakip takımı çapraz koşularla yıpratmak görevini öyle canla başla yapıyordum ki çalımlarım, beklenmedik şutlarım rakip mahalle takımlarının korkulu rüyasıydı. Aslında beni görmeleri bile defansı psikolojik olarak dağıtmaya yetiyordu. Sabahın erken saatlerinde mahallenin taşlı futbol sahasına koşan ben, gece hava kararana dek büyük bir aşk ve tutkuyla futbol oynuyordum. Kendilerince bu tuhaf duruma el koyma gereği duyan ailem, yoğun baskı ve yasakla futbol kariyerimi sona erdirdi. Bir kız çocuğu için gelecek vaad etmiyordu futbol onların gözünde. Hiç unutmam günlerce acı çektim, yemekten içmekten kesildim. Durumumun vehametini gören annem fiziksel aktivite gerektiren başka şeylere yönlendirdi el işi, mutfak işleri gibi... Babam daha vicdanlıydı. Bir bisiklet aldı, arkasından voleybol takımına yazdırdı. Hiçbirinden zevk almadım. Acım katlandı ama bizimkiler de Nuh dedi peygamber demedi. Her futbol maçında televizyonun önünde dikilen annem, zor da olsa eninde sonunda beni soğuttu futboldan.
Kitle imha enstrümanı
“Ve top ağalardaaaaaa!” Çocuk algılamasıyla yanlış duysam da gol anlamına geldiğini bildiğim ve beni çok heyecanlandıran bu sihirli cümleye bir süre sonra tepki vermez oldum... Futbol kariyerim 10 yaşımda mahalle futbol takımının efsane tek kız oyuncusu olarak tarihin gizli sayfalarına gömülerek sona ermişti. Her yasağı olduğu gibi bu yasağı da öyle benimsedim ki bir süre sonra garip bir şekilde futbola da küstüm. Ne maç izledim yıllarca, ne futbol muhabbeti yaptım. Ta ki kanaldan kanala gezerken 2010 Güney Afrika Dünya kupası’nda Gana Avustralya maçındaki sese -görüntüsüne demiyorum dikkatinizi çekerim- takılana dek. Kitle imha silahı ya da işkence aleti olduğunu sandığım plastik bir alet maç boyunca kesintisiz öttürüldü. Vuvuzela adlı bu plastik aletin gürültüsünün kaç desibel olduğundan geçtim, arı kovanına düşmüşsünüz hissi yaratması bile yeterince travmatik. Annem beni futboldan vazgeçirmek için bin tane yola başvuracağına, kulağımın dibinde vuvuzela çalsaydı anında soğurdum, başka şeye gerek yoktu. Güney Afrika kalecisi Khune ilk maçtan sonra “Sonraki maçlarımızda daha fazla vuvuzela sesi olmalı” demiş. Evet, kesinlikle eziyet maksatlı bir alet bu. Ronaldo’yla Messi’yi boşuna depresyona sokmadı bu ses. Konsantrasyon güçlüğü çeken kaleciler isyanlarda.
Türkiye’de kabus yaratır
Kupanın açılışında kendilerini temsilen sahaya bok böceği çıkaran Güney Afrika Cumhuriyetinin bu saflığı, temizliği, bok böceği de olsa değerlerine sahip çıkmasını takdir ve sempatiyle karşılasam da, konu vuvuzela olunca değerlerin de sorgulanması gerektiğini düşündüm. Kendi değerlerimize sahip çıkmakta çok başarılı olan biz, başkalarının bu tuhaf değerlerini de adapte etmekte hiç zorluk çekmiyoruz. Neden mi? Geçen hafta Beşiktaş’a transfer olan Quaresma’yı havaalanında karşılayan çılgın kalabalığın arasında en çılgını nerden bulduysa elindeki vuvuzelayı öttüren bir vatandaştı. Vuvuzelaya gıcık olan herhangi bir taraftarın birşeyi bahane edip vuvuzela çalan adama saldırması da beni şaşırtmazdı açıkçası. Nitekim bu taraftarın Quaresma’yı karşılayayım derken niye yediğini anlamadığı dayakla karizmayı çizdirmesi de mümkündü bence. Quaresma sarhoşluğuyla vuvuzelayı farketmeyen diğer taraftarlar, maçta gol yedikleri sırada vuvuzela öttüren adama ne yaparlar düşünmek bile istemiyorum. Ve ne yazık ki ülkemizde en abuk kişilerin korkunç sesleriyle çıkardığı albümler bile kapışılıyorsa, gelecek günlerde vuvuzela da ciddi bir talep patlaması yaşayabilir. Girişimciyi ihya edeceği, müteşebbis için hayırlı olacağı kesin ama kullananın selameti açısından pek iyi şeyler hissetmediğimi söyleyeyim. Boşu boşuna küfredip dövdüğünüz o taraftar var ya, davul çalan hani, bu vuvuzelanın yanında klasik müzik icra ediyor gibi gelecek size yakında. Vuvuzela stadyumlarda bıçak, jilet, satırdan daha büyük bir kabusa dönüşecek demedi demeyin. Maç çıkışlarında vuvuzela mağdurları göreceğiz. Kafa göz yarılmış, ellerinde kırık vuvuzelalarla mahsun bakarken. Türkiye’de özellikle golü yiyen tribündeyseniz vuvuzela çalmayı ilk deneyen olmayın derim...