- Yahu tut da, nasıl tutarsan tut. Bizi gelecekte bekleyen gerçek hayata, çocukken -en azından psikolojik olarak- hazırlanmamız açısından, okuma fişlerinin bu şekilde değiştirilmesi gerekir. Çünkü eğitim sistemimiz ile biz aynı paralelde bir evrim geçiririz. Yani; kuruluş, yükseliş, duraklama, gerileme ve üniversite sonunda çöküş... Çöküş döneminde, iş ilanlarına bakan herkesin görebileceği traji-komik bir Türkiye gerçeği vardır. Adama göre iş, işe göre adam bulamamak Üniversiteyi bitirdikten sonra işsizlik korkusuyla başbaşa kalınca, nasıl olursa olsun atılan topu tutmak gerektiğini öğreniriz. Kimimiz iş bulamamanın verdiği çaresizlikle yanlış işlere başvurur: - Bir de teziniz var hııım... Septisizm üzerine? - E şey, şüphecilik... - Tövbe tövbe dinden imandan çıkmayalım. - İşkillenmek de diyebiliriz. - Ha anladım, anladım da evladım bak az önce de söyledim. Git eve annen bir kuluvallah okusun üstüne. Yani durumun belli, ısrar ediyorsun “Müezzin olacağım, üç ay ücret almam” diye. Biz imam- hatip mezunu... - Bakın bir ara Fars ve Latin edebiyatı üzerine de çalışmalar... Yani Arapça okuyabilirim mesela... - La havle...
Herkes her işi yapar
Hastanemize tıp fakültesi mezunu ortopedist aranmaktadır. (Kırık-çıkıkçılar lütfen başvurmasın) Herkesin her işi yaptığı güzel ülkede, hiçbir iş, tam anlamıyla yapılmaz. Yapılan da vicdana kalır: - Abi bak nah şuraya atıyorum imzamı. Tarih 16 Ağustos 1999. Öyle bir çimento kullandım ki nerden baksan 150 sene götürür. Yav, kendim oturuyorum daha ne garanti vereyim... Kimin ne iş yaptığı da pek net değildir aslında: - Oğlunuz ne iş yapar ? - Hukukçu. - Anlıyorum, hukukçu derken? Avukat, hakim..? - Adliye’de çay dağıtım görevlisi. - Hıımm... Oldu... Suzan kızım kahveleri çabuk getir de bir an önce kalksın misafir... Can havliyle uygunsuz bir işe atlayıp, oyunu kuralına göre de oynasanız üstünüzde emanet bir giysi gibi duracaktır yeni işiniz, özünüz bir yerlerde yüzeye çıkacaktır: - “Nezih bir ortamda şarkı söyleyip, oryantal yapacak eleman aranıyor” ilanınız için başvurmuştum. Bakın bu işe ihtiyacım var, Ziraat Mühendisi’yim aslında, bu da rekoltem. - Rekolte? - Yani şu elbisemle ürünümün neredeyse tamamını sergilediğim için, dekolte yerine kullandım, yani bilimsel anlamda...
“İntegral”den torna tesviyeye
Hangi tarihte nasıl olduğunu bilemediğim bir kırılma yaşandı sanki ve herkes, ne olursa olsun para kazanmak için, her işi yapmaya başladı... Binlerce öğretmen açığının, bir o kadar öğretmenin işsiz olduğu ülkede “Hiçbir şey olamazsa öğretmen olur” mantığıyla eğitildiyseniz ve elinize insan diye verilen o hamuru, oyun hamuru sanıyorsanız, Havuz problemiyle başlayıp integralle devam ettiğimiz eğitimin sonunda torna tesfiye ilanlarına bakıyorsanız, Meslek okulundan mezun olup duvarlara “Fıtık tedavisi yapılır” ilanları asıyorsanız, Topu tutamamışsınızdır. Evet, her üniversiteyi bitiren iş bulacak diye bir kaidenin olmadığını, zaten okumakla adam olunmayacağını öğrendik. O halde neredeyse 20 yılı bulan sonu belirsiz bir yol için de çaba harcamaya gerek var mı. Dersaneler, özel kurslar, okullar... Bırakın çocuğunuz ister resim çizsin, ister şiir yazsın, ister akşama kadar sokakta top oynasın... Hiç olmazsa çocukluk ve gençliğinin en güzel yıllarını sevdiği şeyleri yaparak geçirsin. Topu tutamadıktan sonra... Hem belli olmaz belki bir gün gelir bu ülkede insanlar sadece resim ya da heykel yaptıkları, öykü yazdıkları, bir laboratuarda mikroskop başında sabahladıkları için iş bulabilirler, para kazanabilirler... Evet bir gün bu olabilir. Ama şimdilik... Ali topu nasıl tutarsan tut...