Nükleer enerji çok şeker

JAPONLAR yüzyılın en büyük felaketler silsilesini yaşarken dahi tüm dünyaya insanlık, dürüstlük, onur, fedakarlık dersi verdiler.

Haberin Devamı

Ülkelerine, ülkelerine yönetenlere, birbirlerine sonsuz güven duygusu içinde, büyük bir aile gibi hareket ettiler.
Gelecek günlerde de bir   devlet büyüğü çıkıp  radyasyondan etkilenmediklerini ispat etmek için, tüm milletin ve dünyanın gözü önünde radyasyonlu suşileri yiyip “Bakın ben yiyorum, bir şey olmuyor, siz de yiyin demeyecektir” eminiz buna hepimiz.
Bu arada dünya ülkeleri ne yaptı?
Vatandaşlarını, gemilerini uzaklaştırdı Japonya dan..
Başka ne yapabildiler?
Hiçbirşey.
Etkisi ve sonuçları birkaç ay sonra netleşecek radyoaktif sızıntıdan sonra asıl bilanço ortaya çıkacak...
Sızıntı anında zarar gören sayısını değil, kuşaklar boyu devam edecek ölümleri, sakat doğumları, kanser vakalarını, yok olacak bitki örtüsünü, beslenme zinciriyle zehirlenecek ya da ölecek kuşakları da hesap ederek...
Riski oluşturan duruma maruz kalınan ve kalınacak süreyi esas almak şarttır zararı hesaplarken.
Peki bir tüple nükleer tesisin vereceği zararın aynı kefeye konulduğu memleketimizde risk nedir?
Nükleer enerji santrallerine “Ay çok şeker” tavrıyla destek verenler bu olayın gerçekleşme ihtimalinin yanısıra, gerçekleşme sonrası yapacağı tahribat ve etkileyeceği canlı-cansız sayısını da hesaplayarak düşünsün; bir tüp patlarsa rakamla sayabileceğimiz kadar kişi zarar görür, yaralanır, ölür, maddi hasar meydana gelir, ortalık dağılır, toplamak zaman alır ama toplanır.
Unuttuğum birkaç şeyi de siz ekleyiverin bir zahmet.
Devlet eliyle radyasyonlu fındıkla beslenmiş bir kuşağı olan ülkemizde, bir nükleer santral patlarsa...
Hem de göz göre göre ülkedeki dört aktif fay hattının birinin yanında kurulmuş bir santralden bahsediyoruz ...
Rakamla sayamayacağımız kadar kişi ilk etapta zarar görür, yaralanır, hastalanır, ölür,   maddi hasar meydana gelir, ortalık dağılır, toplamak zaman alır ve toplanamaz da tam   olarak hiçbir zaman.
Etkileri yüzlerce yıl sürer, bebekler anne karnında doğmadan ölür ya da sakat doğar. En iyi ihtimalle birkaç sene sonra kanser olur.
İnsana benzemeyen çocuklar dünyaya gelir, içim sızlayarak yazıyorum.
Anadolu’da doğa ve akarsuları katleden HES’lerin bile yanında çok masum kalacağı bir sahne ortaya çıkar.
Memleketin toprakları,  dereleri denizleri, bitki örtüsü, bitki örtüsü üstünde yaşayan canlılar ve o coğrafyadaki tüm hayat biter.

* * *

Haberin Devamı

Ve “Nükleer felaket Türkiye’nin kaderinde var” açıklamaları yapılır.
Sağ ya da sağlıklı kalmayı başaranlar olmaz mı?
Olur, çok şanslı bir azınlık belki... onlar da “Cerrahpaşa” türküleri yazarlar yeni yeni.
“Ah gurbet zalim gurbet
Ağlatırsın adamı
Gözümde yaş kalmadı
Bıraksana yakamı
Vay seni Cerrahpasa
İçmem suyundan içmem
Bir dahaki seneye
Yolcu da gelur geçmem
Yolcu da gelur geçmem...”

Yazarın Tüm Yazıları