YATAKTA geyşa, sokakta hanımefendi, evde çocuklarının annesi olmamı bekleyen erkeklerin ve bunu gururla hayata geçiren kadınların yaşadığı bir ülkede yarın kadınlar günü kutlanacak...
Olası sahneleri düşünelim yarına dair; Taksim’de Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bırakma ve saygı duruşu, bez parçalarına yazılmış “kadına şiddete hayır” ya da unutulacak bir sürü anlamsız söz, alaylı erkek bakışları altında agresif bir konuşma, yüksek sesle taleplerini dile getirecek olanlar için hediye biber gazı, tekme, bilumum yaratıcı küfürler, aradan karışanların tacizleri... Var mı başka ekleyeceğiniz bir şey? Ha bu arada sinema gibi etkinlikler bedava... İster beğenin ister beğenmeyin bugünün döne dolaşa ülkemizde aldığı son durum “kadınlar çiçektir, su ister” şeklindedir. Dünya Kadınlar Günü’nün ortaya çıkışıyla ilgili farklı görüşler var: İlki; Amerikalı kadınlar 8 saatlik işgünü ve kadınların siyasal hakları için mücadele ederken, 1908’de iplik işçisi kadınların grev yapması ve polisin yine şiddet kullanması. İkincisi; 1857’de Newyork’da kadınlar, düşük ücretleri, on iki saatlik iş gününü ve artan iş yükünü protesto etmek için bir gösteri yürüyüşü yaptılar. polis şiddet kullanarak yürüyüşü dağıttı. ve sonuncusu; 1909’da Amerika’da dokuma işçisi kadınların işten çıkarılmaları protesto etmek için fabrikayı işgal etmeleri, çıkan yangında 129 kadının hayatını kaybetmesidir. ABD’de baslayan ardından Avrupa’ya yayılan bu kadın hareketini, ezilen, sömürülen tüm kadınların mucadelesine ithaf olunan bugünü, sadece kadın olduğu için kutlanması gerektiğini sanan kadın ve erkekler çoğunlukta... Ve bu da o kadar aşağılayıcı, utanç verici bir hal ki... Sadece kadın olmanın, yılın bir gününü panayır havasına sokulmasının anlamı ne allahaşkına. Her sene aynı yürüyüşler, naralarla dağılan kadınlardan geriye konuşulan tek bir iz var mı sizin aklınızda ? Neden ? Çünkü yaratıcı tek bir şey yok... Eylem bu değildir... Eylem üretmek, harekete geçmek, hareketi sürekli ve etkili kılmaktan ibaret... Bunun için de bağırıp çağırmak, aynı sıkıcı ve artık alay konusu olan sloganları kullanmak yerine beyinlere mıh gibi kazınacak hareketlere ihtiyaç var. Bir film, bir şarkı, bir resim, bir şiir, eğitim sisteminde bir küçücük değişiklik önerisi o kadar şeyi değiştirir ki.... Peki bizim elimizde ne var ? Kadınlar çiçektir, su ister E hadi abarttım diyelim... “Kadına şiddete son” desem buna itiraz eder misiniz ? Çok gülünç değil mi sizce de? Gazetelerdeki tecavüz olaylarının gayrimenkul ilanları gibi sıradanlaştığı bir memlekette çözüm adına hiçbir öneri getirilemiyorsa, bazı mahkemelerin, yasalardaki normal tahrik maddelerini uygulayarak namus cinayeti işlemiş kişilere indirim sağlıyorlarsa, bu cinayetlere intihar süsü verilebiliyor ya da kadının intihar ettirilmesi sağlanıyorsa, 19 yaşında bir kızın cenazesine ailesi sahip çıkmıyorsa, binlerce kız çocuğu eğitim hakkından yoksun bırakılıyor ve buna göz yumuluyorsa bırakın allahaşkına elinizde bez parçalarıyla naralar atmayı... Bugüne kadar yaptıklarınızı yeniden gözden geçirin ve lütfen gerçek birşeyler yapın, gerçek birşeyler...