GEÇEN yılın büyük ikramiyesini kazananlardan mısınız?
Elinde bilet, televizyon karşısında çığlık atanları kastetmiyorum elbette. Misal, siz hayatta en sevdiğinizin soluğu yüzünüzde, yanağınızda girecek misiniz bu sene yeni yıla? Sürekli ertelediğiniz ve korktuklarınızın üstesinden geldiniz mi, yoksa korkmaya devam mı ettiniz çığlık çığlığa 10’dan geriye doğru saydıktan sonra? Her yeni yılda arabaların bile yeni modelleri çıkar, yeni donanımları, değişen görünümleriyle daha iddialı olarak yenilenirler. Siz ne eklediniz donanımınıza? Yoksa hala önceki sene neyse donanımınız, öyle mi devam ediyorsunuz hayata? Obsiyonel bir şey de mi yok? Arkasında durmak için çaba harcadığınız sözleriniz, herkese ve her şeye rağmen? Yoksa inatla arkasında durduklarınız, önünüze, geleceğinize ipotek koyan hatalardan mı ibaretti ele güne ayıp olmasın diye?
Alınacak hediyeler, eğlenilmesi gereken mekanlar listesi yapmadan, kasmadan, oturduğu koltukta heyecanla bir kitap okuyarak girecek kadar güzelleştiniz mi mesela? Kişiler ve olaylarla mı uğraştınız yoksa çarpıştınız mı fikirler uğruna? Anlayış mı beklediniz, anlaşılmayı? Aynadaki siz bile aksi yönde hareket ederken başkalarının da siz gibi olmalarını mı beklediniz umutsuzca? Siz, geçen sene ne bıraktınız bu dünyaya? Ne var biten yıldan kasanızda?
Yeni yıla eğlenerek girmeye çabalamaktan çok daha verimli ve zevkli olurdu oysa “yeni siz” için çabalamak. Yeni yıl diye bir şey yok ona bu ismi koyan insandan başka. Yapamadıklarımızı geride bırakmak ve temiz bir sayfa açmayı istemek daha kolaydır, temize çıkarmak, aklanmak yeni yılda. Daha kolaydır böylesi. Nasıl girerseniz öyle geçmez ama neyi yapmayı arzular ve harekete geçerseniz öyle olur armağan olarak sunulan yeni şansınız, yeni zamanınız da. Ve büyük ikramiye asıl budur. Zamanı farklı kılan, farklı insan ve değişimdir.
Şimdi söyleyin, 10’dan geriye saymak dışında bir planınız var mı? Öyleyse, e hadi bakalım ağızda düdük, kafada şapka, sabaha kadar dokuz sekizlik göbek atmaya mı geldik yeni yıla?