Paylaş
“CEMAL’iN iSTiKBALi BEŞiKTAŞ’A –şartlı-FEDA OLSUN’’
KULÜPTEN alacakları sorulduğunda ilkin böyle demişti sayın Demirören, ‘’Cemal’in rızkı o.. Ayrılırken elbet alacağım...’’ Sevgili Cemal artık şüphesiz ki daha mütevazı bir hayat sürecek, özel okul yerine aslan gibi devlet okulları var. Başkan’ın giderayak yaptığı şartlı hibe... Kimisi için büyük jest... Kimine göre heba olan yılların yanında devede kulak. Giderken bile golünü atıyor; bu kulübü şartlı hibe formülüyle ‘paralı başkan’a mahkum ediyor... Heba edenin hibesi... Sekiz silindir cipinin camına ya da tavşan kürkünden fiyakalı paltosunun yakasına ‘grinpiys stikırı’ takmak gibi.. Takılmamak lazım... Hayat hızlı akıyor.. O şimdi federasyon başkanı... Cemal dilerim büyür de babasının yaşına geldiğinde değerleri, duruşu ve finansal yapısı bizzat babası tarafından başkalaştırılan büyük Beşiktaş’ı eski onurlu heybetli günlerindeki gibi yaşama ve hissetme şansı bulur..
Cemal’e ışıklı bir gelecek dilerim.. Babasına yeni koltuğunda iyi şanslar.. Oysa Beşiktaş’ın merakla beklediğimiz yeni başkanının şanstan çoook daha fazlasına ihtiyacı olacak... Ben bu aşkı ibra etmem Asuman.. Şarkısı bile var..’’ Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler... Tek bir söz bile söylemeye hakkım yok...”
HAFTANIN CEZASI
“Sana gelemediğim gün öl(dür)düğüm gündür’’
BEŞİKTAŞ taraftar forumlarından bir sevmek vecizidir... ‘Ölümüne seven’ taraftar böyle hisseder..’ “Sana gelemediğim gün öldüğüm gündür” der.. Ve bu sevgi... Her taraftar için kutsal yolculuktur.. İki metreküplük şekilli kerestenin üzeri siyah-beyaz’la kaplanıncaya dek sürer... Amma velakin.. Şimdi... Federasyon raporundan direkt alıntı aktarıyorum.. İzninizle.. “Beşiktaş-Gençlerbirliği maçı seyirci olayları madde 1. Maçın 24. dakikası.. ( ) kapasiteli kapalı tribünün ortasındaki yaklaşık 1000 kişilik grubun yaptığı, bir söylenişi 18 saniye süren ‘Beşiktaş’ım benim.. Biricik sevgilim... Fenerbahçemiz’in...’’ tezahüratının 9 tekrar ile toplam 161 saniye boyunca sürdürülmesi... Madde 2. Maçın 27. dakikasında aynı grubun aynı tezahüratı şu kadar tekrardan bu kadar sürdürmesi... Madde 3. Maçın 35. dakikasında aynı gruba yeni açık tribündeki yaklaşık 500 kişinin katılımıyla... vs..vs...
Kutsal saydığımız yolculuğumuzda keyfimizi kaçıran.. Dişinden tırnağından asgari ücretinden artırıp kombine kart alan cefakar taraftarın maç izleme hakkını gasp eden.. Küfürü matah bir şeymiş gibi.. Beşiktaş’ın alt kültürü haline dönüştürmeye çabalayan o ‘yaklaşık binbeşyüz taraftar’ a sesleniyorum.. Üzerinize örtülecek o siyah-beyaz bayrağa layık olunuz... Arz ederim.
HAFTANIN STADI
Türk Telekom Arena’ya kartal bakışı
HERKESİN biletinde yazan yere oturduğu enteresan bir statmış Arena... Yılların İnönü kapalı müdavimi Fe abiniz pek şaşırdı bu duruma... Ulaşması ve çıkışta sıvışması sorun.. Bir de yapımı sırasında feda edilen meyve ağaçlarının hikayesini dinledim taksiciden.. Fakat tam bir aslan yatağı doğrusu... Fena maç olmadı... 2 gün dinlenen Beşiktaş, 7 gün dinlenen ve çalışan rakibi karşısında iyi mücadele etti.. İsmail’i bile beğendim yani .. O derece... Arkamda oturan ve futbol bilgisi Asuman kıvamındaki hanfendinin ‘Fabyan Ernst-mutfak robotu’ benzetmesine imrendim... Almeyda’nın kaçırdığı gole ilk defa küfredemedim içimden... Arena’daydım zira... Bu Almeyda sadece derbilerde kaçırdıklarını atsaydı, tüm zamanların en sevilen yabancısı olurdu belki de... Başında sarı-kırmızı beresiyle ilk taraftarlık deneyimini yaşayan evladımın coşkusu... Tüm stat ‘koyalım Beşiktaş’a’ diye inlerken ne kadar fedakar bir baba olduğumu düşünüp sakinleşmeye çalışmam.. Aynı tezahürat sırasında kızımın kulağıma eğilip ‘Kızmıyorsun di mi’ demesi... Son dakikadaki gole hiç değilse üzülmemek için iki sebebim vardı.. Kızımın görülmeye değer sevinci.. Bir de.. Beraberlik halinde kötü hissedecek olan genç Semih.. Şahane atmosferi olan statta çıplak gözle izleyince emin oldum... Ve tüm Galatasaraylı dostları uyandırıyorum ki... Semih prömyer lige koşuyor... Çıkışta bir Melocan’ın “Nasıl koyduk Fe abi’si dışında çok iyi ağırlandık... Teşekkür ederiz.. Herkes kendi yerinde otursun... Kimse kimsenin yerini dolduramaz zira... Asuman... Hüznümün uzay boşluğu...
HAFTANIN MAĞLUBU
İstanbul yedi ‘tape’ kimi iner kimi çıkar bilinmez
YILIN golünü sanırım Telegol yedi. Kanaltürk’ün Fabyan Ernst’i... Dilinizden düşürmediğiniz tape’ler gün gelir sizi de tepeler mi... İzleyiciyi bıraktık... Hiç değilse haklarında infaz kararları çıkardığınız kişilerden bir özür dileseydiniz... Tape’lerde kaydolunmak direkt suç olmuyormuş demek.. Ayıp da değil.. Ayıpsa bile devletin ayıbıymış yani.. Özür zor idiyse bari ’Masum değiliz hiçbirimiz’ deseydiniz...’ Elaleme şapır şupur bana gelince ‘Hakan Şükür’ mü yani... Olmadı. Ama hayat doğruluktan dürüstlükten yana değil işte...
Hayat ‘etik’indeki taşlar dökülse de hiç çaktırmayanlara kolay.. Hayat geniş insanların hayatı... Hayat Fe abiniz için zor ve zahmetli işte.. Masal kitaplarından kalma değerlerle yaşamaya çalışanlara işkence.. İşte bu yüzden hayat güzelse bile... Bi Aleks değil sonuçta.
Paylaş