Paylaş
Peki, Bomontiada’nın başarısını kime mal etmeliyiz? Bu soruya aynı başarıyı zamanında Beyoğlu’nun bir köşesine sinmiş Asmalımescit’i hayatımıza sokarak göstermiş olan Pozitif ekibi harici bir cevabım yok. Pozitif’in kurucularından Cem Yegül’e Bomontiada’nın hikayesini soruyorum. Ortaklarından Mehmet Uluğ ile tarihi Bomonti Bira Fabrikası’na ilk gelişlerini anımsıyor. O dönemde Efes grubu bu alanda içinde bir müzenin de olduğu proje için çalışıyormuş. Pozitifçiler mekandan çok etkilenip buranın performans merkezleri Babylon’un ruhuna da çok yakışacağını düşünmüşler. Alkol yasasındaki düzenlemelerin ardından bir süreliğine askıya alınma durumu olsa da Pozitif ekibinin projeye olan iştahı devam etmiş ve sonunda Doğuş Holding ile ortaklıkları neticesinde Bomonti Kültür A.Ş doğmuş. Bugün Bomontiada’nın küratörlüğü de Pozitif tarafından yapılıyor.
‘Bomontiada hudutları açısından bir Feriköy projesi’, diyor Yegül. İstanbul’un bu derin tarih ve kültür barındıran semtini seçmede çıkış noktaları, bir zamanlar burada Bomonti kardeşlerin yarattığı ‘bir araya gelme’ kültürünü alıp bugünlere taşımak olmuş.
Bomontiada sakinleri içinde galeri de var kahveci de geleneksel Anadolu yemekleri sunan bir başka adres de… Elbette İstanbul’un kültür ve sanat ajandasının amiral gemilerinden biri olan Babylon’un konserler ve etkinlikleri de insanların ayağını Bomontiada’ya alıştıran çok önemli bir diğer etmen. Cem Yegül, beraber yola çıktıkları ve seçim yaparken sadece marka değerleri, duruşlarıyla değil birbirleriyle oluşturdukları sinerjiye, programa yapacakları katkıya göre seçilen Bomontiada ‘sakinlerine’ baştan beri mekan ya da kiracı olarak bakmadıklarını anlatıyor.
Bomontiada’yı özgün bir mekan içine serpiştirilmiş tanıdık/yeni yeme içme markaları, galeri ve performans merkezi diye tarif etmek, fazla kestirme bir lisan olacaktır. Yegül, buranın çevrede yaşayan ve çalışanların katılımının çok önemsendiği bir program ile birlikte yaratıcı bir kültür kampüsü olarak tasarlandığını anlatıyor. Bu programı kimler oluşturdu diye soruyorum: Küratör Vasıf Kortun, şehir planlamacı Alexis Şanal ve Cem Yegül’ün de aralarında olduğu bir yaratıcı kurulun çalışmasıyla şekilleniyormuş.
Bomontiada’ya dair her şey hayatımızdaki pek çok konu başlığının aksine umut dolu, renkli… Yalnız arkalarında kırık bir Asmalımescit hikayesi bırakarak gelen Pozitif ekibine bunu hatırlatmadan da edemiyorum. Hava karardı mı geçmeye çekindiğimiz, aslında küçük ve nefis bir Beyoğlu köşesi olan Asmalımescit’i hayatımıza sokan da Pozitif ekibiydi. Yegül, ortağı Ahmet Uluğ ile ilk aylarda gelen izleyicileri ellerinde fenerle İstiklal caddesinin girişinde sokaklarda karşıladıklarını hatırlıyor. Babylon ve ahalisinin semtin profilini nasıl değiştirdiğine ise hep bir elden tanığız.
Asmalımescit’te sonun başlagıcı ne oldu diye sorduğumda Yegül İstanbul’un köşe bucağına büyük yatırımlar yapılırken aslında İstiklal Caddesi’nin bu gelişmeden payını alamadığını, altyapının buna paralel gelişmediğini anlatıyor: ‘Bugün semt çoğunlukla Türkiye’de yaşayan yabancıların ve turistlerin alışveriş yapıp vakit geçirdiği, ağırlıklı yeme-içme mekanlarının bulunduğu, büyük bir açık hava AVM’si haline geldi. Elbette daha alışveriş odaklı bir kitleye hitap edince kültür sanat hayatından ziyade ticari noktalar daha baskın olmaya başladı. Mülk sahipleri de daha kar odaklı hareket etmeye başladı. Sonrasını ise biliyorsunuz…’
Şehirlerde değişimden bahsedildiğinde konu bir semtin hikayesi olmaktan ister istemez çıkıyor. ‘Yalnızca gündem, olaylar bu tip değişikliklere sebep olmuyor’ diyor Yegül. Dünyanın büyük şehirlerinde bu eğilimin farklı örneklerinin yaşandığını konuşuyoruz. Örneğin Londra’nın son yıllarda kimi havalı mekanlarına ev sahipliği yapan, cool Londralılar’ın yaşamak/çalışmak için tercih ettiği Shoreditch gibi bölgelerinin ıssız köşeler iken Tate Modern’ın açılmasıyla değişmesi gibi… Yegül ’İstanbul’da da her zaman dönemsel trendler doğrultusunda hareket eden bir takipçi kitlesinin doldurduğu semtler tüketilip yeni bir alternatif çıktığında ilgi hep oraya kaymıştır. Bunu yıllar içinde Türkiye’de pek çok kez birçok bölgede gözlemledik. Önce Ortaköy’de, sonra Beyoğlu’nda, yakın zamanda ise Karaköy’de yaşadık. Uzun yıllar varlığını korumayı başaran kurum, marka ve mekanlar ise bu eğilimlere karşı hazırlıklıydılar’ diyor: ‘Şimdi özellikle Feriköy, Bomonti çevresinde çevreye nasıl bir katkımız olabileceğini de planlıyoruz ve bu noktada mimar-şehir planlamacısı Alexis Şanal’ın projeye büyük katkısı var.’
Alexis Şanal’ın son çalışmaları arasında İstanbul için gerçekçi bir tasarım rehberi, pazarların zamana meydan okuyan yaklaşımlar olarak yeniden değerlendirilmesi ve yerel bilgi topluluklarının yaratıcısı olarak kütüphaneler üzerinde tekrar düşünmek gibi projeler yer alıyor. Kendisi ayrıca İTÜ tasarım stüdyolarında yürütücülük yapıyor.
Şanal ‘Bomontiada olarak üretimin yeniden gündeme gelmesi için elimizdeki en iyi şeyin kentin ekolojisi olduğuna inanıyoruz. Üzerinde olduğumuz bu küçük tepe ve etrafımızdaki şehir, büyük bir vadinin içinde. Farklı mülk sahipleri ile bu ekolojik niteliği yeniden yapılandırmak istiyoruz’ diyerek giriyor söze. Bomontiada’nın; sakinlerinin ve iş ortaklarının birlikte kültürel aktiviteler, gösterimler, konserler, görsel sanat performansları, yemek festivalleri, kreatif iş toplantıları ve daha fazlasını gerçekleştirebileceği bir merkez olarak tasarlandığını anlatıyor. Son olarak Cem Yegül ise 27 yıllık Pozitif geleneği çerçevesinde müzik kültürü, festivaller, etkinlikler, performans mekanları ve yayınlar etrafında kurguladıkları içerikleri ve komünite kültürünü oluşturma anlayışını devam ettireceklerinden bahsediyor. Bomontiada’nın Asmalımescit ile mukayese edildiğinde yenilik ve farklılığı belli ki oyun alanının genişlemesiyle ortaya konulacak. Farklılığın en önemli kalemi ise çağdaş sanat olacakmış. Yegül ayrıca Bomontiada projesi ile el verdikleri bu kültür, sanat ve eğlence alanındaki dönüşümü aktarmada en büyük desteğin yaratıcı ruhlu grupların aktif katılımıyla ve hep süregelen fikir alışverişleriyle yaratıldığını da sözlerine ekliyor.
Paylaş