ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Sharon Anderholm Wiener ile bir veda sohbeti fırsatı buldum.
Temmuz ayı sonunda Washington’a dönecek olan Başkonsolos, 1975 yılında öğretmen olarak geldiği Türkiye’nin, diplomat olmak için kendisine nasıl ilham verdiğinden, diplomatlık sınavına Adana’da girdiğinden, İstanbul’dan daha önemli bir diplomatik misyon olamayacağı için, bir yıl Washington’da Dışişleri Bakanlığı’nda çalıştıktan sonra emekliliğe ayrılacağından söz etmek istiyordu. Ben tabii ki, son gelişmelerle ilgili söyleyeceklerini merak ediyordum. ABD’nin İstanbul Başkonsolosu Sharon Anderholm Wiener, Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın kıdemli diplomatlarından. Kritik dönemlerde kritik postlarda görev yapan Wiener’e göre, son aylardaki bütün gelişmelere rağmen Obama’nın Türkiye ziyaretinde ortaya attığı “model ortaklık” devam ediyor. Türkiye’nin İran ile ilgili olarak “hayır” oyu kullanmasının, “hayal kırıklığı” yarattığı doğruydu. Çünkü Washington için BM Güvenlik Konseyi’ndeki o oylama, “ulusal güvenlik meselesi” ydi. Model ortaklık kapsamına oturmasa da Washington bu çerçeveyi korumak istiyor. Ama Obama Yönetimi’ni gerçekten tasalandıran bir konu var. Türkiye-İsrail ilişkilerinin geldiği nokta. Çünkü bu mesele, Kasım ayında Kongre ve Senato’da bazı sandalyeler için seçimlere gidecek olan Yönetim’e karşı muhalif sesler tarafından alabildiğine de kullanılıyor. “Türkiye bu tutumunda devam ederse bir bedeli olmalı” diyen Cumhuriyetçi Kongre üyesi Mike Pence gibi. * * * WIENER, “Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri Ortadoğu’nun istikrarı açısından önemsiyoruz. Bugünkü durum, samimiyetle söylemek gerekirse kaygı verici” diyor. Amerikalı diplomata göre her iki ülkeye de ilişkilerin düzelmesinin kendi yararlarına olduğu her fırsatta anımsatılıyor. Kısa vadede gelişmeler umut verici değil. Gizli görüşmenin sızdırılmasından sonra durum daha da zorlaştı. ABD’de seçim varsa Türkiye de 12 Eylül’de Anayasa değişikliği için referanduma gidecek. Ankara’nın talepleri karşılanmadan yumuşama sinyali beklemek mümkün görünmüyor. Amerikalı diplomat, “Tabii ki, karar Türkiye’nin” diyor. İsrail’in de şu sıralarda Türkiye’nin taleplerini yerine getirecek adımlar atması pek mümkün görünmüyor. Hele de Başbakan Netanyahu’nun Washington’da Obama ile görüşmesinden sonra. Çünkü bu görüşme, bir ay öncekine göre çok daha sıcak havada geçmekle kalmadı, Beyaz Saray, birlikte resim çektirmekten, Obama’nın çeşitli yayın organları ile yaptığı söyleşilere kadar çeşitli araçlar kullanılarak bu mesaj yaygınlaştırılmak istendi. Başbakan Erdoğan ile Toronto’daki uzun görüşmede değil bir ortak basın toplantısı, bir fotoğraf bile çektirmeyen ABD Başkanı’nın Netanyahu görüşmesindeki tutumu, ilişkilerin düzelmesi konusunda Türkiye’den daha fazla beklenti olduğu izlenimi bile yaratıyordu. * * * AMERİKAN Başkonsolosu Wiener, Türkiye’den ayrılmadan önce son söyleşisini yaparken bu kadar ayrıntıya girmedi. Ayrıntılarla uğraşırken genelin gözden kaçırılma tehlikesine dikkat çekmek istedi. Geride bırakmaktan en çok üzüntü duyduğu şeyin ise, her sabah kalkıp evinin penceresinden gördüğü İstanbul manzarası ve onun insana verdiği “tarihi derinlik” duygusu olduğunu söyledi, “Burada ABD’nin ne kadar genç bir ülke olduğunu anlıyor insan” diyerek.