Paylaş
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in ‘‘Yeni ufuklara açılma’’ politikaları çerçevesinde çıktığı Uzakdoğu gezisi dün sona erdi.
Genelde olumlu sonuçlanan gezinin ardından içime düşen endişeyi aktarmadan geçemeyeceğim.
Türkiye'de adettendir. Hangi kurumda olursa olsun yönetime gelen kişi, selefinin başlattığını sürdürmek ve tamamlamak yerine kendi damgasını taşıyan yeni girişimlere soyunur.
O yüzden de Türkiye yarım kalmış büyük projeler mezarlığına dönmüştür.
Özal'la başlayan Balkanlar'dan Çin Seddi'ne politikaları, Çiller tarafından bir kenara konup, her şey Avrupa'ya odaklanmadı mı?
Erbakan'ın İslam alemi seferlerinin Cem'in Uzakdoğu'da yeni ufuklar arayışından çok mu farkı vardı?
Aslına bakarsanız Türkiye gibi, hem stratejik hem siyasi çıkarları çeşit zenginliği gösteren bir ülke için hepsi gerekli.
‘‘Çin'den maçin’’e derler ya uzaklıkları tarif ederken, Türkiye'de tüm dünya ile ilişki içinde olması gereken bir ülke.
Çünkü bölgesel süpergüç potansiyeli taşıyan ülkelerden. Bunu kendisi istemese de, iç dinamikleri açısından öyle.
Ancak önemli olan atılan adımların ileri götürülmesi için gerekli sebat ve kararlılık göstermek.
Bu yeni ufuklar heyecanını hercai hevesler yerine tutarlı politikaların başlangıç adımları olarak değerlendirip harekete geçmek. Peşini kovalamak.
Onları birer iç politika şovu tehlikesine düşmekten korumak.
Önemli olan bu.
***
ÇİN ile Türkiye arasındaki ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi kararı Çin ziyaretinin en somut adımını oluşturdu. Vietnam ile de aynı yönde görüş birliğine varıldı.
Ancak Türkiye'nin 15 gün içinde Çin Ekonomi Bakanı'na bir ekonomik talepler paketi vermesi gerekiyor.
Vietnam için de buna benzer bir paketin hemen hemen aynı tarihler içinde hazırlanması öngörüldü.
Bu kararın alınmasından sonra Çin'e verilecek paketle ilgili sürenin bir haftası zaten geçti.
Şimdi önmüzdeki bir hafta içinde bir teklif paketi hazırlanıp sunulmalı ki, önümüzdeki Nisan ayında Ekonomi'den sorumlu Devlet Bakanı Işın Çelebi KEK toplantısı için Çin'e gittiğinde alt yapı hazır olsun.
İsmail Cem'in dokuz gün önce çıktığı, on kez uçağa binilip inilen, 40 saati havada geçen bu uzun, yorucu ve pahalı gezi bir işe yarasın.
Ve iki not Biraz bekle
‘‘Din i şia’’ Pekin'de en çok duyulan cümlecik. ‘‘Biraz bekle’’ anlamına geliyor. Her şey ağır. Yönelttiğiniz her sorunun karşınızdaki insanı adeta ‘‘dağıttığı’’ izlenimine kapılıyorsunuz. Ağır anlıyor. Ağır cevap veriyor. Çin'in ‘‘Din i Şia’’ (Biraz bekle) tavrını hızlandırmak için de öneri paketinin en kısa zamanda hazırlanması gerekiyor.
Michael Learns to Rock
‘‘Michael rock öğreniyor’’ diye de çevirebilirsiniz ama tam karşılığı ‘‘Michael sallamayı öğreniyor.’’ Danimarkalı bir müzik grubunun adı bu. Şu anda Asya özellikle de Vietnam gençliğinin favorisi. CD ve kasetleri bir yılda 60 milyon satan bu grubu Danimarka'da kimse tanımıyor. Onların Asya sırrı ise, uzak doğu ritmini biraz hızlandırarak rock'a benzetmeleri ve çok basit bir İngilizce'yle en sade aşk öykülerini dillendirmeleri. Michael Learns to Rock ile savaş sonrası Vietnam gençliği, kendi kültür özelliklerini koruyarak dünyaya açılmayı öğreniyor. Ya da kelime kelime tercüme edecek olursak ‘‘dünyayı sallamayı’’. Babaları anneleri gibi.
Paylaş