İSPANYOL askerlerini Afganistan’dan ülkelerine götürürken Trabzon’a düşen Ukrayna uçağı ile ilgili sır perdesi aralanıyor.Bugüne kadar iki kez ailelerin başvurusunu, ‘görev alanım dışında’ gerekçesiyle reddetmiş olan mahkeme, yeni hükümetin olaya sahip çıkmasıyla ceza davası açmayı kabul etti. İlk duruşma bugün. Maçka ve Trabzon savcılıklarının, jandarmanın, Trabzon ve İstanbul Adli Tıp Kurumları’nın meslek sorumluluğu ve insana saygı örneği oluşturan çalışmaları, asker ailelerinin avukatı Belkıs Baysal’ın inatçı ısrarı sonucu ortaya çıkan skandal, eski Başbakan Aznar Hükümeti’ne de uzanıyor. Türkiye’de yapılan DNA testleri sonucu, cesetleri sahte kimlik dokümanları düzenleyerek ailelere verdikleri ortaya çıkan iki generalin, ordudan uzaklaştırılmasından sonra, yeni hükümet parlamentoda da soruşturma başlatma kararı aldı. Bu olay, Irak ve Afganistan gibi istikrarsızlık noktalarına asker gönderilmesinin NATO’nun yeni görevi olarak tanımlandığı bir dönemde, devletlerin kendi asker ve yakınlarının insan haklarına karşı özel bir hassasiyet göstermeleri gerektiğini açıkça ortaya koyan bir örnek. İspanya’yı değil, hepimizi ilgilendiren bu olayın ayrıntıları ibretlerle dolu. SAHTE BELGELERKazadan hemen sonra Maçka ve Trabzon Savcılıkları tarafından hazırlanan ve İspanyol yetkililerin de imzalarının bulunduğu tutanakta, kimlikleri belirlenen cesetlerle ilgili üçer ya da dörder satırlık ayrıntılar yer alıyor. Durumu, üzerinde bulunan ve kimliği belirlemeye yarayan parçalar belirtiliyor. Ama, aile yakınlarına verilen raporlar çok daha uzun. Avukat Belkıs Baysal bu durumu fark edince DNA testi konusunda daha ısrarcı oluyor. İspanyol Savunma Bakanlığı’nın Trabzon’a gönderdiği iki general Jose Antonio Beltran Dona ve Vicente Carlos Navaro Ruiz, Türkiye’den İspanya’ya giderken uçakta 30 cesedi tespit ettiklerini iddia ediyor ve raporları hazırlıyorlar. İspanyol Heraldo Gazetesi yazarı Ramon J. Campo, 4 Temmuz’da yayınlanan haberinde gelişmeleri saat saat anlatıyor ve ‘Cesetlerin kimlik tespiti ortalama 26 dakikada yapılmış. Yetkililer bu süre içinde tespitin mümkün olmadığını söylüyorlar’ diyor. Bu haberden yirmi gün sonra Türk Adli Tıbbı, İspanyol ailelerden aldıkları kan örnekleri yaptıkları DNA testleri sonucu, kendilerine verilen cesetler arasında akrabalık bağı olmadığını açıklıyor. İspanyol ailelere verilen cesetler arasında Ukraynalı mürettebata ait olanların da bulunduğu ortaya çıkıyor. NEDEN UKRAYNA UÇAĞIÇeşitli rütbelerden 65 İspanyol askeri, Afganistan’dan ülkelerine neden Ukrayna uçağı ile taşınmıştı? Üstelik de bu uçak bir buçuk ay önce arıza yapmıştı. Kara kutularından biri de bozuktu. Aileler bu sorulara da yanıt arıyor. Taşımanın ucuza mal edilmek istendiği söylenmişti kendilerine. Ama, Irak’a giden İspanyol askerlerini taşıyan Air Europa’dan daha ucuz olmadığı iddiaları, İspanyol basınında da yer aldı.Yetkililerin verdiği yanıt ise şu: ‘Bizim yeterince uçağımız yoktu. NATO’nun bu işlerini yapan NAMSA ajansı aracılığıyla Ukrayna uçağı bulundu.’ ŞÜPHELERBu olay bir kader kazası değil. Yeni Savunma Bakanı Bono’nun dediği gibi ‘ihmaller ve hataların’ sonucu. Örneğin, Ukrayna uçağı ile yapılan kontratın ve uçağın, İspanyol Savunma Bakanlığı tarafından yeterli kontrolden geçmediği anlaşılıyor. Ayrıca, uçak, aynı mürettebat ile 24 saate yakın bir uçuş rotası izliyor. Bu da, yorgunluk unsurunu göze alan sivil havacılık kurallarına aykırı. Kabil’den kalkan uçak, Azerbaycan Bakü Havaalanı’na indiğinde ailelerini telefonla arayan askerlerden bazıları ‘Uçağın aşırı kalabalık ve yüklü’ olmasından şikayetçi. Neden kalabalık? Uçak ne taşıyor? Askerlere ait şahsi eşya dışında, Afganistan’a götürülen patlayıcıların da bulunduğu iddiaları var. DNA testi yapılmasının engellenmeye çalışılması, kimlik tespitinde sahtecilik, kazanın kapatılmak istenmesinin ardında yatan bu mu? Uçağa patlayıcı mı yüklenmişti, mürettebat ve askerlere ait ceset torbalarının yanı sıra, kimliği belirlenemeyen 10 ayrı torbadaki parçalar kime ait? Bu soruların yanıtlarını mahkemelerin sonuçları aydınlatacak. BAKAN AİLELERLE GÖRÜŞMEDİ Türkiye’de işler çok iyi yürüyor ama hükümet seviyesinde, bu olaya karşı titiz bir mesafe çizgisi izlendiği anlaşılıyor. Adalet Bakanı Cemil Çiçek kendisiyle görüşüp teşekkür etmek isteyen İspanyol ailelerle görüşmüyor. Oysa Yak-42 Kazası Kurbanları Aileleri Derneği Başkanı Carlos Ripolles Barros, Adalet Bakanı Çiçek’e 8 Mart’ta yazdığı mektupta, ‘Türk yetkili makamları tarafından uluslararası protokollere uygun iyi bir teknik, bilimsel ve adli çalışmanın yerine getirilmiş olmasından dolayı bir kez daha minnettarlığımı arz ederim’ diyor ve ekliyordu ‘Ne yazık ki ve büyük bir üzüntü ile aynı şeyi benim sevgili İspanya’m için söyleyememekteyim.’ Ve Barros, bakanı şahsen ziyaret etmek istiyor. Ama isteği yanıtsız kalıyor.