Türkiye’nin sorunları muhalefetin işi değil mi?

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan dün, BDP’nin Dörtyol’a gitmek istemesine karşı, “Konvoyla Hatay’a girmeye çalışıyor. Sana mı kalmış. İşine bak” diyor.

MHP ve CHP’yi olayları siyasi çıkarlarına alet etmekle, fırsatçılıkla suçluyor.
Oysa kendisi Hatay’da, meselenin özü Anayasa değişikliği paketiymiş gibi referandum konuşması yapıyor. 
Esas mesele referandum mu?
Birileri Anayasa değişikliğini engellemek için mi olayları tırmandırıyor?
Terör, AKP’yi güçsüzleştirmek için mi azıyor?
Başbakan öyle düşünüyor.
“Türkiye için önemli bir kararın öncesinde birileri sokakları tahrik ediyor”muş.
Böyle bir teşhis, sorunun özünü görmezden gelmek demektir. 
Ülkenin içinde bulunduğu duruma ciddi çözüm aramak yerine, bu yaklaşım da olayları siyasi amaçlar için kullanmaktır.
Başbakan muhalefeti suçluyor ama asıl kendisi her şeyi referanduma ilişkilendiriyor.
Dünkü konuşmada ben başbakandan Dörtyol’daki ve Türkiye’nin diğer  bölgelerinde ortaya çıkan benzer olaylara eğilmesini, alınan önlemleri açıklamasını beklerdim..
PKK ÖNCEDEN SÖYLEMİŞTİ
TERÖRÜN tırmanacağını PKK aylar önceden duyurmuştu. Bunların olacağını görmek için, istihbarat servislerinin raporlarına da gerek yok. Olan biteni izlemek yeterli.
Abdullah Öcalan’ın avukatları her görüşmeden sonra açıklamalar yapıyor. Bunların ne kadarı doğru ne kadarı ekleme belli değil. Ama onun adına yapılan açıklamaları ciddiye alan çok geniş bir kitle var. Bunlar, basın özgürlüğü sınırlarına çarptığı için medyada fazla yer bulmuyor. Oysa Kürtçe yayın organlarında her açıklama, her çağrı kitlelere ulaşıyor. Böyle bir şey yokmuş gibi yaparak, o yok olmuyor. O açıklamalar izlendiğinde yaz aylarında terörün tırmanacağının işaretleri geliyordu. Kosova örneği özerklik hedefi aylardan beri PKK’nın gündeminde.
Bunları yok farz edip, iki gün önce Yüksekova’da 11 mahallede özerklik ilan etme hayali kuran gençlerin girişimini de “referandum oyunu” olarak mı yorumlayacağız şimdi?
PKK eşittir Ergenekon denklemine dayalı propaganda ile Türkiye’nin en temel sorunlarından olan Kürt meselesini çözebilmek mümkün değil.
PKK ve Ergenekon AKP’yi devirmek için her şeyi göze alan iki örgüt denklemini kurunca her şeyi açıklamak basitleşse de gerçek giderek gözden uzaklaşıyor.
AKP,  “kurban” rolüyle oy toplamayı başarılı bir taktik olarak görebilir ama bu yaklaşım, çözümsüzlüğü besleyerek Türkiye’yi güçten düşürür.
MESAJLAR AÇIK
ÖCALAN son mesajında, orada yedi-sekiz yıldır kendisine “dört kez bekleyin” dendiğini söylüyor. Ama her seferinde seçim var gerekçesi ile bir şeyler ertelenmiş. Artık beklemeyeceği mesajını veriyor. “Referandumdan sonra oyalamaya izin vermeyeceğim” diyor Kürtlerin kendi başlarının çaresine bakacağını söylüyor.
Kosova örneği özerkliğin bedelinin ne kadar ağır olduğunu anlamak için, yabancı güçlerin denetimi altındaki sözde bağımsız Kosova’da yaşanan acıları anımsamak yeter.
Böyle ağır bir bedel ödemeden de bu topraklar üzerinde herkesi mutlu edecek çözümler bulunabilir.
Bunun için atılacak ilk adım uzlaşma ikliminin yaratılması olursa, kabul görmeyen taleplerde ısrar edenler hızla marjinalleşecek ve halkın uzağına düşecekler.
Ama muhalefete, “orada senin işin ne?” diyerek bu ortam sağlanmaz. “Gelin hep birlikte gidelim, ortalığı yatıştıralım” demek ise çözüme de söyleyene de kazandırır.
Yazarın Tüm Yazıları