Paylaş
Türkiye'de sosyal demokrasinin, sadece söyleyeceklerini değil imajını da iyice kaybetmesi sonucu, sosyal demokratların ne yaptıklarını kimse izlemez oldu.
Ancak geçtiğimiz hafta sonu Ankara'da toplanan 1. Sosyal Demokratlar Konferansı, ideolojik silkinme arayışı içinde olan bir grubun varlığını gösterdi.
Bu toplantıda Türkiye çapında kurulan 85 atölyeden 71'inden gelen öneriler tartışıldı. Sosyal demokrat politikalar ve onları hayata geçirecek kurum önerilerinin yer aldığı ‘Kurumsal Reformlar Projesi’ tanıtıldı.
Bu proje, 2000 kişilik geniş bir platformun görüş ve önerilerini taşıyor.
İki yıl önce Murat Karayalçın'ın girişimiyle başlayan hareket, sosyal demokrasi saflarındaki ideolojik uyuşukluğu giderebilecek bir adım atarken, ‘yeni bir siyasi parti mi?’ sorusunu gündeme getirdi.
***
MURAT Karayalçın'ı hemen her görüşümde hep aynı soruyu sorarım. ‘‘Yeni bir parti hazırlığı mı bütün bunlar?’’
Nereden çıkardığımı bilmiyorum ama bende hep, ‘‘Koskoca SHP'yi ellerimle teslim ettim, değer miydi?’’ diye kendisiyle hesaplaştığı izlenimi vardır.
O da bana hep aynı cevabı verir:‘‘Hayır ben CHP'liyim. Bu sadece sosyal demokrat siyasetle ilgili teorik bir çalışma.’’
Bu kez yine aynı soruyu sordum. ‘‘Yeni bir partinin tohumları mı atılıyor?’’
‘‘Hayır’’ dedi, ‘‘Ben CHP ile birleşmek için çok sevdiğim makamlardan feragat ettim.’’
Önce teorik temelini yaratıp, bir dergi etrafında örgütlenip, sonra hareket haline gelmenin bir amacı yok mu?
Karayalçın, ‘‘Hayır. Sosyal Demokrat Hareket'in siyasetlerini ben CHP içinde hayata geçirmeye çalışacağım’’ diyor.
Türkiye'nin sorunlarına cevap taşıyan yeni bir sosyal demokrat anlayışın sol çizgiyi siyaset sahnesine taşıma iddiası umut veriyor. Bunun ne kadar etkili olacağı hükmünü ise zamana bırakmak gerekiyor.
***
SOSYAL Demokrat Hareket, solun özeleştirisini şu sözlerle yapıyor: ‘‘Türkiye'nin sosyal demokratları, sorunların çözümü için kişilerden ve olaylardan medet uman bir siyaset yapma biçimi tarafından rehin alınmışlardır...
Sol partiler halkın sorunlarını tekrarlamış ve öfkeli tepkiler vermekle yetinilmiştir.
Sol Türkiye halkına düzen değişikliği önermiştir ama, bunu sağlayacak toplumsal mühendislik çalışmalarını yapmamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde toplumsal dönüşüm projeleri uygulanmıştır. Oysa ortanın solu siyasetini benimsediğimiz 1965 yılından bu yana sosyal demokrasi adına toplumumuza yeni yapılar, yeni kurumlar değil sadece yeni söylemler sunulmuştur.
Eski kurumlarla yeni bir düzene geçilebileceği varsayılmıştır...’’
Buradan hareketle hazırlanan Kurumsal Reformlar Projesi, yönetimde yeniden yapılanmadan, gelir dağılımı, emeğin örgütlenmesi ve sosyal güvenlik politikalarına; inanç özgürlüğünden Kürt meselesine kadar çeşitli konularda sosyal demokratların değişim politikalarını ortaya koyuyor.
Devletin küçültülüp etkinleştirilmesi için yapılacak reformlardan, gelir dağılımını sadece piyasa koşullarına terk etmeyecek önlemlere, laiklik temelinde inanç özgürlüğü reformlarından, bölücülüğe izin vermeden Kürt meselesinin ekonomi ve demokrasi çerçevesi içinde çözümüne kadar osyal demokrat öneriler tartışmaya açılıyor.
Bu çalışmanın Türkiye sosyal demokratlarını harekete geçirebilecek bir etkinlik kazanması için cesur tartışmaların politika kürsülerine de yansıması gerekiyor.
Halkın, sorunlarına sahip çıkıyor gibi yapan takiyyeci siyasi sömürünün tekelinden kurtarılması için sosyal demokrat çözümlerin tanıtılıp savunulmasından başka yol görünmüyor.
Paylaş