Sarkozy’yi Esad ve Erdoğan kurtardı

SARKOZY, bütün engelleri aşarak bu zirveyi gerçekleştirdi.

Türkiye için yeni bir formül arayışı olarak aklına geldiği ileri sürülen Akdeniz İçin Birlik projesi, ilk halinden oldukça farklı bir içeriğe bürünse de bugün Sarkozy, Paris’te 14 Temmuz Fransız ulusal bayramını bir kral edasıyla kutlayacak.

Çok önemli sonuçlar elde edilmese de Sarkozy’ye şov için yeterli malzemeyi sağlıyor bu toplantı.

Lübnan ile Suriye’nin tarihlerinde ilk kez karşılıklı büyükelçilik açma kararı zirvenin en dramatik olayı.

Hizbullah’ın önceki gün kurulan Lübnan hükümetinde yer almasından sonra bu adımın çok şaşırtıcı bir gelişme olmadığı düşünülse de Suriye’nin ilk kez Lübnan’ın bağımsızlığını tanıması Ortadoğu için önemli.

Esad’ın, konuşmasında "İsrail" sözcüğünü telaffuz etmesi, her zaman kullandığı "siyonist oluşum" ifadesini kullanmaktan kaçınması da bir ilk.

Sarkozy’ye ihtiyacı olan malzemenin Suriye’den geliyor olması bir tesadüf değil.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad da, tecrit çemberini kırmak için önemli bir kürsü elde etti bu toplantıda. Türkiye’nin arabuluculuğuyla başlayan İsrail ile dolaylı görüşmeler için Amerika ve Fransa’nın arabuluculuğunun da gerektiğini söyleyerek Washington’a mesaj gönderdi.

Avrupa medyasının "Sarkozy’nin Club Med’i" başlıklarıyla hafife aldıkları dünkü toplantının Sarkozy açısından en önemli kazanımlarından biri de Türkiye’nin üst düzeyde katılımıydı.

* * *

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan
’ın, son anda toplantıya katılması Fransa Cumhurbaşkanı için ikinci bir övünç vesilesi oldu.

Bu, Sarkozy’nin hanesine yazıldı.

Evet 43 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının toplandığı bu zirveyi hiçbir şey olmuyor gibi uzaktan izlemek doğru değildi. Ama Fransız diplomatlardan öğrendiğimiz kadarıyla Türkiye, Fransa’nın bu girişiminin örgütlenmesi sürecinde zaten baştan beri vardı. Dışişleri Bakanı ile de temsil edilebilirdi.

Türkiye’nin bazı isteklerinin (AB adayı değil AB ile müzakere sürdüren ülke olarak tanıtılması) yerine getirilmiş olması, Türkiye Başbakanı’nın gidişini kolaylaştıran bir unsur oldu. Ama Fransa bununla kendi pozisyonundan hiçbir taviz vermedi.

Dönem Başkanı olarak bazı yeni fasılların açılabileceğini söylerken, "katılımla doğrudan ilgili olan fasıllara" Fransa’nın vetosu sürüyor.

Türkiye Başbakanı’nın orada hazır bulunması, Sarkozy’nin, Türkiye ile Fransa arasındaki ikili ilişkilerin Avrupa Birliği yüzünden zedelenmeyeceği iddiasını doğrulamıyor mu?

Akdeniz için Birlik girişiminin merkezinin Fas’ta olacağı söylenirken, İspanya’yı kızdırmamak için merkezin Barcelona olması gündeme gelince Fas Kralı tavrını koydu ve işlerini gerekçe göstererek yardımcısını gönderdi toplantıya.

* * *

AKDENİZ
İçin Birlik girişimi, dünyanın en derin sorunlarına ev sahipliği yapan bu topraklara barış umudunu taşıyabilecek mi?

Daha önce Avrupa Birliği’nin başlattığı Barcelona sürecine bakıldığında karamsar olmak için çok neden var. Avrupa Komisyonu, yedi yıl içinde 6 milyar avroyu nereye harcadığının hesabını yapmakla meşgul bugünlerde. Hesap filan verilemiyor ama hiç değilse o sürecin mali desteğinin nereden geldiği belliydi. Şimdi, girişimin hedefi olan Akdeniz’in temizliği, çevre ve alt yapı projelerinin parası nereden gelecek o bile belli değil.

Komutanlarla aynı karede

Bu resim önceki gün Bozcaada’da, Deniz Kuvvetleri Kupası Açık Deniz Yat Yarışları’nın ilk etabı nedeniyle düzenlenen törende çekildi. Bu yarış Bozcaada için /images/100/0x0/55eb2689f018fbb8f8ae925fçok önemli. Ada’nın yalnız rıhtımına marina olma hayali kurduran bu yarışma için düzenlenen törene bu yıl Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Metin Ataç da katıldı. Sol başta Bozcaada Kaymakamı Mustafa Mutay, ben, Deniz Kuvetleri Komutanı Orgeneral Ataç, Çanakkale Boğaz Komutanı Tuğamiral Erhan Akporay. Bu resmin çekildiğini görenler sonra yanıma gelerek, "aynı kareye girmek bugünlerde cesaret işi" diye şakalaştılar. Türkiye’de artık gerçek demokrasi günlerinin özlemini dile getirdiler. Bugün Ergenekon iddianamesi artık yayınlansa da gerçekler açığa çıksa ve herkesin birbirine şüphe ile yaklaştığı, kimsenin işini gönül rahatlığıyla yapamadığı günler hızla sona erse, darbeci-intikamcı zihniyetin yerini barış kültürü alsa ülkemizde.
Yazarın Tüm Yazıları