POLONYA Cumhurbaşkanı Aleksander Kwasniewski, Avrupa Birliği sınırlarının coğrafya ile belirlenemeyeceğini, ortak değerlere sahip çıkan yeni üyelere de açık olduğunu söylerken, müstakbel adayları iki gruba ayırdı.
‘Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan ile ‘önlerinde çok uzun bir yol olan’ Ukrayna, Moldova, Belarusya.’
Uluslararası Basın Enstitüsü’nün, dün Varşova’da başlayan 53’üncü Genel Kongresi’nde konuşan Polonya Cumhurbaşkanı, Türkiye ile ilgili düşüncelerini ise daha sonra, ben sorunca açıkladı.
Aralık Zirvesi’nde, Türkiye için verilecek kararda, birliğin yeni üyeleri de oy kullanacakları için, şimdiye kadar bu konuda net bir tavır sergilemeyen bu ülkelerin tutumları giderek önem kazanmaya başladığından söylediklerini dikkatle not ettim.
Polonya Cumhurbaşkanı, iki grup arasında Türkiye’yi saymamasının nedeni olarak, kendileri için bundan böyle Avrupa’nın ‘doğu sınırının öncelik kazandığını’ söyledi. ‘Ama‘ dedi ‘Biz Polonya olarak Türkiye ile bu yıl sonunda üyelik müzakerelerinin açılmasından yanayız.Fakat, Avrupa Birliği Türkiye için ne kadar ciddi bir sınavsa, Türkiye de Avrupa için o kadar büyük bir sınav olacak.Bu hem coğrafi, hem tarihi hem de toplumsal olarak hem Türkiye’yi hem de Avrupa’yı etkileyecek.Avrupa ilk kez bu kadar büyük Müslüman bir ülkeye kapılarını açacak.Bunun kolay bir şey olmadığını da görmeliyiz.’
Yeni Avrupa Anayasası’nda, ‘Hıristiyan’lığa atıfta bulunulması için öncülük yapan Polonya’nın, din konusundaki ısrarının sürdüğü de anlaşılıyor.
Kwasniewski, ‘Avrupa tarihi Hıristiyanlık tarihidir.Biz Avrupa’nın Hıristiyan kültür değerlerini paylaşan bir birlik olduğuna yer verilmesini istiyoruz Anayasa’da.Fransa ve bazı diğer ülkeler buna karşı çıkıyorlar.Avrupa’ya geldiğinizde katedralleri ziyaret edersiniz, Türkiye’de ise camiler gezilir.Bunlar bizim kültürel geçeklerimiz.’
Komünist rejim altında bile güçlü bir Katolik kilisesine sahip olan Polonya’nın, Avrupa’nın dini konusundaki ısrarının Türkiye açısından sorun oluşturmayacağını açıkça söylemiyor ama ima ediyor Cumhurbaşkanı Kwasniewski.
ÖZGÜR VE KIZGIN
IPI’ın bu yılki Kongresi’nde, Doğu Bloku üyeliğinden AB üyeliğine uzanan 15 yılın muhasebesi yapıldı.
Polonya’nın eski Başbakanlarından Tadeus Mazowiecki, ‘15 yıl önce bugünleri hayal bile edemezdik.Evet, bir mucize oldu.Ama öte yandan bir türlü mutlu olamadık’ diyordu.
Polonya özgürlük mücadelesinin önde gelen seslerinden Adam Michnik’in genel yayın yönetmenliğini yaptığı Gazeta Wyborcza ise dün, ‘Özgürüz ve Kızgınız’ manşetiyle yayınlanıyordu.
Dayanışma hareketinin öncülerinden tarihçi Bronislaw Geremek ise şöyle konuştu: ‘On beş yıllık geçiş sürecinde özgürlüğe kavuştuk, ama toplumsal adalet tarafı unutuldu.Avrupa Birliği üyesi olmaktan memnunuz, ama iki vitesli Avrupa’nın da farkındayız.Bu böyle giderse Avrupa kendisini yok eder.’
KARGA HİKAYESİ
Slovenya’nın eski Cumhurbaşkanı Milan Kucan ise yeni üyelerin durumlarını şu hikaye ile özetledi.
‘2 Mayıs günü biri Çek, biri Polonya biri de Slovenyalı olan üç karga ağızlarında peynirleri ile Avrupa adlı ağacın dallarına tünemişler.Aşağıdan geçen kurnaz bir tilki sormuş: ‘Avrupa Birliği’ne girdiğiniz için memnun musunuz?Üçü birden ‘evet’ demişler.Peynirleri kapıp giden tilkinin arkasından kös kös bakarken Polonyalı karga atılmış, ‘Yanlış yaptık arkadaşlar.Hayır demeliydik.’
Hikayeyi anlattıktan sonra Kucan ekledi: ‘Ne yaparsak yapalım, sonuç değişmeyecekti.Değişim süreci ve Avrupa yolculuğumuzun olumlu ve olumsuz yanlarını yaşamak zorundayız.’