Paylaş
‘‘Biz yapacağımızı yaptık. Bundan sonrası siyasilerin sorumluluğunda’’ diyorlardı.
Genelkurmay Başkanlığı'nın düzenlediği Güneydoğu gezisi sırasında konuştuğumuz her askeri yetkili bu mesajı veriyordu.
Bölgenin güvenliğini sağlamışlardı.
Sadece onların değil, eşleri, çocukları ve ailelerinin tüm fertlerinin yoksunluk ve özverileri pahasına olmuştu bu.
Güvenlik sağlanmıştı ama siyasi alt yapısı hazırlanmaz ve bölge halkı PKK için potansiyel kitle temeli oluşturmaktan kurtarılamazsa onca çabanın anlamı da kalmayacaktı.
Geçen yıl sonbaharda Güneydoğu gezisi sırasında gazetecilere verilen mesaj böyleydi.
O zamandan bu yana bazı şeyler yapıldı. Ama bunlar sivil toplum ve hükümet destekli ‘‘yardım’’ girişimlerinin sınırını aşmadı.
Hükümetin, güneydoğu ile ilgili aldığı önlemler topyekün bir kalkınma ve bölgeyi rahatlatma seferberliği havası yaratamaya yetmedi.
Pekiyi yetseydi PKK sorunu çözülecek miydi?
***
EMEKLİ Büyükelçi Şükrü Elekdağ bir süre önce Milliyet Gazetesi'nde üst üst üste yayınlanan yayınlanan iki makalesinde çok önemli bir noktaya değindi.
Elekdağ, Türkiye için birinci tehdidin PKK ve Kürt sorunu olduğunu söylüyor, Türkiye'deki sorunun çözümü için alınacak ekonomik ve siyasi önlemlerin yanı sıra PKK'nın faaliyetlerinin durdurulması gerektiğini vurguluyordu. Ve Elekdağ adres gösteriyordu. Suriye.
Büyükelçi Elekdağ'a göre Suriye topraklarını PKK liderine açmaya devam ettiği sürece bu sorun çözümsüz kalacaktı.
Elekdağ, Apo'nun Suriye'den üçüncü bir ülkeye sürülmesini sağlamak için Türkiye'yi harekete geçmeye çağırıyordu.
Gerçekten de dünyadaki örneklerine baktığımızda, bu tür sorunların, ancak yabancı bir ülkenin desteği kalktığında çözüm sürecine girdiğini görüyoruz.
Örneğin Kuzey İrlanda. Çözüm sürecinin başlamasında İrlanda Cumhuriyeti'nin, Kuzey İrlanda topraklarında hak iddiasından vaz geçerek İRA'nın arkasındaki desteği çekmesi belirleyici rol oynadı.
***
BU bağlamda ele alındığında Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Atilla Ateş'in önceki gün Suriye sınırında yaptığı konuşma son derece önem taşıyor.
Bugüne kadar bir başka ülkeyle ilişkiler konusunda sessiz kalan Türk Silahlı Kuvvetleri'nden son aylarda ikinci kez ses yükseliyor. İlki eski Genelkurmay Başkanı Karadayı'nın Yunanistan ile savaş tehlikesinden söz ettiği açıklamaydı. İkincisi de Kara Kuvvetleri Komutanı'ndan geliyor.
Orgeneral Ateş'in ‘‘Türkiye iyi ilişkiler konusunda gerekli çabayı gösterdi. Ancak sabrımız tükenmek üzeredir. Her türlü fesatlıktan Suriye çıkmalıdır. Türkiye fesatlıklara karşılık verecek güçtedir. Türkiye beklediği karşılığı almazsa her türlü tedbiri almaya hak kazanacaktır’’ sözleri uyarının ötesinde ciddi bir tehdidi de içeriyor.
ABD'nin Afganistan ve Sudan'a gönderdiği füzeleri, ‘‘terörizme karşı kendini savunma hakkı’’ çerçevesine oturtarak meşrulaştırdığı bir dönemde TSK'dan yükselen bu sesi ‘‘herhangi bir açıklama’’ değil ‘‘önemli mesaj’’ olarak değerlendirmek gerekiyor.
Belki de bir yerlerde yapılan siyasi pazarlıklara destek veriliyor.
Ya da şöyle diyelim, bu çıkışın adresine ulaşması için siyasi kanalların da mutlaka devreye girmesi gerekiyor.
Paylaş