Orantı

OKTAY Ekşi’nin Hürriyet’ten böyle ayrılmasını hiç istemezdim. Herkes hata yapabilir. Ve her hatanın bir bedeli vardır. Ama hak, ancak hata ile bedelin “orantılı” olmasında yerini bulur.

Haberin Devamı

Oktay Ekşi’nin Hürriyet Gazetesi’nin baş yazarlığından ayrılışının altındaki görünür neden, yazısında kullandığı hatalı bir ifade, hakaret ama bedeli orantısız.

Muhabirlikle başlayan gazetecilik hayatının her döneminde olaylara gazeteci gözlüğü ile bakan Oktay Bey’in, çevrecilerin ve çevre değerlerinin bilinçli bir biçimde horlanmasına karşı yazdığı yazıdaki, kabul ettiği bir hatanın bedeli, kendi kendisini meslekten mene sessiz kalmak, hatta bunu onaylamak mı olmalıdır?

Böyle bir olayı medyaya karşı “casus belli” (savaş nedeni) saymak demokrasi vaadini dillerinden düşürmeyen yöneticiler açısından doğru bir tavır mıdır?

DİL ve üslubun önemine inanırım.

Ayrımcı, bölücü, intikamcı, kadınları aşağılayan dilin gazete aracılığıyla yaygınlaşmasına karşı bu gazetede grup oluşturmuştuk.

Dikkatle bakınca fark bile etmeden kullanılan dil kalıplarının, hakim zihniyeti her gün yeniden ürettiğine tanık olduk ve onları temizlemenin ne kadar zor, direncin ne kadar büyük olduğunu gördük.

Hakaret kalıplarını ve hakaretin kadınlar üzerinden yapılmasını hangi nedenle olursa olsun mazur görmem mümkün değil.
Ama onlardan kurtuluşun yolu da yasakçı bir zihniyetle mümkün değil.

Bu, meselenin bir yönü.

Bir başka yönü ise ifade özgürlüğü ile ilgili.

BUGÜN demokratik değerlere saygılı her ülkede ve ortamda, ifade özgürlüğü tartışmalarının temelinde yer alan referanslardan biri de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıdır. Mahkemenin 1976 yılında aldığı bir karar, “ifade özgürlüğü devleti ya da herhangi bir kesimi rahatsız, hatta şok eden ifadeleri de kapsar” der.

Bu, her eleştiriyi, üsluba takılarak özünü örtbas etmek amacıyla hakaret olarak niteleyen anlayışlara karşı, çoğulculuğun, açık fikirlilik ve hoşgörünün yani demokratik toplumun güvencesi olarak gösterilir

Tabii ki, hakaret özgürlüğü yoktur. Ama yine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına göre bu alan sıradan insanlar ile siyasiler arasında da farklı değerlendirilir. AİHM, siyasilere yönelik hakaret iddialarını daha müsamahakar bir yaklaşımla değerlendiriyor.
WAN-IFRA dünyanın önde gelen uluslararası meslek kuruluşu, ekim ayının başındaki toplantısında Afrika ülkelerine çağrıda bulunarak hakaret davalarının ceza yasasından çıkartılmasını istedi. Çünkü gazetecilerle ilgili yaptırımların, onları mesleklerinden alıkoyacak, yani susturacak ağırlıkta olmaması gerektiği vurgulandı.

Bu yorumları tartışmak, ifade ve basın özgürlüğünü anlayabilmek, susturan değil, düşüncelerin, en çarpıcı biçimleri de dahil, özgürce ifadesini kolaylaştıran toplum olmak için gerekli.

TERÖR

DÜN Taksim’deki canlı bomba terörünün arkasında kim var? Bu sorunun yanıtı önemli. Mutlaka öğreneceğiz. PKK’dan gelen ilk açıklamalara göre olayla ilgileri yok.

Evet olmayabilir. Bu terör olayı, Karayılan’ın Radikal Gazetesi’ ne yaptığı, “sivillere yönelmeyeceğiz” açıklamasına ters düşüyor. Ama PKK, şiddeti bir mücadele yöntemi olarak benimsemeye devam ettikçe, herkesin lanetlediği terör olaylarının ortağı olmaya devam edecek. Vicdanlarda mutlaka öyle olacak.

Yazarın Tüm Yazıları