Ramazan ya da şeker, adı ne olursa olsun, benim kültürümde ramazan ayından sonra kutladığımız bayramın anlamı barıştır. Dargınlar barışır, kırgınlıklar, kızgınlıklar geride kalır, yeni sayfalar açılır şeker bayramında.
Birbirine saygı, sevgi ve ilgi günüdür bugün. Sofralara yoksul-zengin, küçük büyük birlikte oturup, tatlı yiyip tatlı konuştuğumuz gün.
Bu bayramda da tatlı yiyip tatlı konuşalım desem de olmuyor. Tatlı konuşmak hiç bu kadar zorlaşmamıştı. Bu kadar kavga, bu kadar hırs, tepişme.
* * *
20’den fazla gazeteci, genç meslektaşınız hapisteyse eğer, tatlı yiyip tatlı konuşmaya çalışsanız bile düğüm düğüm olur boğazınızda sevinçler.
Çoğunluğu bu ülkedeki Kürtlerin siyasi hareketleriyle ilgi haberler yaptıkları için tutuklu. Bir kısmının gazeteleri kapatıldı, bazı yayınlara süreli ara verildi.
Arkadaşımız Sebati Karakurt, sorumlu müdürlerimiz Necdet Tatlıcan ve Hasan Kılıç, Sebati’nin Kandil röportajı nedeni ile rekor para cezalarına çarptırıldılar.
301 değişti ama sonuç değişmedi. İfade özürlüğünü engellemeye devam ediyor.
Mizah en büyük suç. Çünkü damardan giriyor. Biraz çimdikleyen karikatürler ve sahipleri mahkemeden mahkemeye koşturmak zorunda kalıyorlar. Cumhuriyet, Leman, Yeni Asya’da yayınlanan karikatüler davalık.
Liste bu kadar değil tabii. Tahminlerden de uzun.
* * *
YEREL basın kendi kaderi ile baş başa. Bağımsız gazetecilik yapmak yerellerde artık imkansız gibi. Para cezaları, hapis tehditlerinin yanı sıra, mahalli iktidar çevreleri de beğenmedikleri medyanın boğazına oturuyorlar.
Birinin adamı değilseniz yaşamanız çok zor.
Oysa yerel medyanın yaşaması ve büyüklerin rekabetine dayanabilmesi için destek gerekiyor.
Küçük bir beldenin, küçük gazetesinin sahibi neden böyle bir işe kalkıştığı sorusuna çok ilginç bir yanıt vermişti. "Yollar yapılacaktı fakat halkın haberi yoktu, hiçbir şey de sorulmadı. Neler olup bittiğini öğrenip tepki verebilelim diye gazete çıkartmaya karar verdim" demişti.
Bağımsızlıkları güvence altına alınan, özgür yerel basın güçlü olsa eğer imar yolsuzlukları bu kadar kolay, kayırmacılık bu kadar yaygın, insanlar böyle suskun olur muydu?
* * *
GEÇEN hafta Avrupa Parlamentosu, önemli bir karar aldı. Avrupa Komisyonu ve üye ülkeleri, "AB vatandaşlarının özgür ve çoğulcu medyaya erişiminin garanti altına alınması için" önlem almaya çağırdı.
Editoryal bağımsızlığın çoğulculuğun güvencesi olduğunu vurgulayan kararda, gazete sahipleri, hissedarlarının yanı sıra hükümetlerin, ekonomik ve siyasi çevrelerin tüm müdahalelerine karşı editoryal bağımsızlığın garanti altına alınması istendi.
Parlamento, hükümetleri bağımsızlık anlaşması şartını koymaya çağırdı iş yasasına.
Demokrasilerin vazgeçilmez kültürü, çoğulculuk.
Başkalarının sesini duymadan, duygularını öğrenmeden, isteklerini bilmeden ne barış mümkün, ne de bayramlar bayrama benzer.
Yarın bayram sevgili okuyucularım. Bayram sevinçleri yaratmak, "önce siz buyrun" kültürümüzü hatırlamak, sıkıntıda olanı düşünmek, paylaşmayı yaşamak için en güzel fırsat.