İNTERNET gazeteciliğinin en önemli isimlerinden dedikleri zaman tam anlayamamıştım. Çekingen esmer gencin adı da pek bir şey çağrıştırmadı doğrusu. Krishna Bharat.
Google haberlerinin yaratıcısı. Onunla konuşmak çok zor, izin almak için gerekli olan bürokratik işlemler insanı yarı yolda bezdirecek cinsten.
Ben onu, Uluslararası Basın Enstitüsü’nün Edinburgh’daki 55. Kongresi’nde dinleme fırsatı buldum.
Google haberlerinin nasıl doğduğunu anlatırken, "Amacımız dijital ortamda var olan bütün bilgi biçimlerini-web içeriklerini, görüntüleri, multimedia, haberler ve reklamlar, aklınıza gelebilecek her şeyi kolay bulunur hale getirmekti. Dijital ortamda düzenli bir trafik sağladık biz" diyordu.
"Gazeteciliğin 500 yıllık, günlük gazetelerin 300 yıllık geçmişi olduğunu düşündüğümüzde, teknolojik gelişmelerin son 150 yıl içinde çeşitlendiğini görüyoruz. Telefon, telegraf, radyo, televizyon, uydular, cep telefonları ve internet. Teknolojide her yeni adımda gazeteciliğin yüzü değişti ve biz kendimizi yeniden yarattık. Ama gazeteciliğin özü yani editoryal süreç ve mesleki değerler değişmedi. Bundan sonra da böyle olacak, internet gazeteciliği daha da gelişecek ama gazeteciliğin özü değişmeyecek"
***
ONA göre, gazeteci olayın içindeki tarihçi gibiydi, "Dünyadaki gazete arşivleri gezegenimizin tarihini yansıtır. Ama ne yazık ki oralara girmek kolay değil. Eğer bu gerçekleşebilseydi, kolayca bu arşivlere girebilseydik, toplum bundan çok yararlanırdı. Çünkü geçmişin hatalarından dersler çıkartabilir, geleceğimizi daha iyi yönetme olanağına sahip olabilirdik."
Krishna Bharat, Hint kökenli genç bir bilimadamı Google haberlerin bir anlamda internet ortamında, arşivlere kolayca ulaşmak için bir ilk adım olduğunu da söylüyordu.
Onu, İskoçya’ya giderken yolda bir nefeste okuyup bitirdiğim Zeynep Oral’ın "Meslek Yarası" adlı kitabının etkisi altında dinlediğimi fark ettim.
***
NE kadar doğru söylüyor Bharat. Gazeteciler olayların içindeki tarihçiler aslında, tarihin anlatıcıları. Zeynep Oral’ın Doğan Kitap’tan yayınlanan yeni kitabı Türkiye’nin son otuz yıllık tarihinin satır aralarını, insani ayrıntılarını bir kadın gazetecinin bakış açısından, onun hayatının içinden anlatıyor. Bu bizim mesleğimizin olduğu kadar, kadınların basın tarihindeki yerini anlatması açısından da önemli bir kitap. Zeynep Oral, Türkiye’de kadın gazeteci tarihi arşivi için bir ilk adım atıyor ve her zaman olduğu gibi yine ilham veriyor.
Bunu biliyor muydunuz mesela? Zeynep Oral’dan öğreniyoruz.
"Mesleğe ilk başladığımda gazetelerde çalışan kadın sayısı çok sınırlıydı. Vasfiye Özkoçak, Leyla Umar, Müşerrefe Hekimoğlu, Nilüfer Yalçın...çok değerli ablalarımızdı... O zamanlar basın dünyasında kadının meta olarak kullanılması işi de genellikle gazetelerin kadın çalışanlarından beklenirdi... Gazetecilik yapmak, bir gazetede çalışmak isteyen kadınlara ilk önerilen, onlardan ilk beklenen yerleşmiş kadın imgelerine uygun olarak sosyete, moda, dekorasyon, ev ve mutfak, çocuk konularıyla ilgili haberlerdi. Neyse ki o zamanlar bile bunun dışında kalabildik."
Zeynep Oral’ı okuyunca "ablalarımızın" ve bizden sonra gelen savaş muhabirliği, editörlük ve yöneticilik de dahil her alanda habercilik yapan başarılı kadın gazetecilerin Türk basın tarihine katkılarını düşünüp heyecan duymamak ve otuz yılda gelinen noktanın hiç de fena olmadığını görmemek mümkün mü?
Zeynep, Meslek Yarası’nda bizi arşivimizin pek girilmeyen, pek bilinmeyen sayfalarına taşıyor. İyi ki de taşıyor.
Geleceğin gazeteciliğine yepyeni bir kapı aralayan Google Haberler’in mucidini dinlerken hep bunlar geldi aklıma.
Deneyimlerin arşivlerine girmek, hatalardan dersler çıkartmamızı ve geleceği daha iyi yönetmemizi sağlayacak. Araçlar ne kadar değişirse değişsin, gazeteciliğin özü ve değerleri hep aynı kalacak.