UZAKTAN, çok uzaktan izlediğimiz ama çok içinde olduğumuz Afganistan'da, uzun tartışmalardan sonra yeni Anayasa kabul edildi. Anayasa'nın en fazla gürültü kopartan maddesi hangisiydi biliyor musunuz? Cinsiyet eşitliği ile ilgili olanıydı. Kadınlarını Taliban'ın ilkel zihniyetine kılları kıpırdamadan terk edenler, yani aileden aşiretlerin tepesine kadar iktidarı ellerinde tutanlar yeni Anayasa'nın ‘‘kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptirler’’ diyen maddesini bir türlü içlerine sindirememişler, Anayasa tartışmalarında sıra eşitlik maddesine geldiğinde keskin tartışmalar çıkarmışlardı. Müslümanlık adına konuşma hakkını kendilerinden başka kimselerde görmeyenler, ulu ve ünlü kişiler fetvalar verdi, Afganistan'ın özel koşullarından, İslam Devleti gereklerinden dem vurdular. Kadınlar da susmadılar. Sonunda Anayasa 26 Ocak'ta, kadın erkek eşitliğini güvence altına alan bu en sıkıntılı maddesi ile birlikte, Loya Jirga'nın yani Parlamento'nun onayından geçti. Şimdi sıra, Taliban sonrası Afganistan'da ilk özgür seçimlerin yapılmasında. Haziran ayında Afganistan halkı sandık başına gidecek. * * *TALİBAN döneminde Afgan kadınlarının kurtuluş mücadelesinin en yakın takipçisi olan İtalyan kadın siyasetçi Emma Bonino, geçen hafta Corriera Della Sera Gazetesi'ne bu konuda çok ilginç açıklamalarda bulunuyordu. İtalyan Radikal Parti'nin liderliğinin yanı sıra Avrupa Komisyonu, ardından Avrupa Parlamentosu'nda bulunmuş olan Emma Bonino, ‘‘Müslüman kadınlar da, aynı bizim 70'lerde Avrupa'da yaptığımız gibi tabuları yıkacaklar, Feminizm, İslam dünyasında bizim 70'lerde Hıristiyan Demokratlara karşı verdiğimiz mücadeleye benziyor’’ diyordu ‘‘Bin kez söyledim, feminizm siyasi İslamın yumuşak karnıdır.’’Mısır'dan, Tunus'tan ve daha birçok İslam ülkesinden ilerici kadınlar şu sıralarda Avrupa'daki Hıristiyan Demokrat partilerin geçmişini inceliyorlar. Boşanma yasağı ya da bu süreçte kadınların uğradığı haksızlıklara, kürtaj yasaklarına karşı kadınların verdikleri mücadelelerin muhafazakar parti politikalarında yol açtıkları değişimler araştırılıyor. * * *BU araştırmaların odak noktası, Katolik Hıristiyan Demokrat partilerin ‘‘laikleşme süreci’’.Din ile siyaset arasındaki yol ayırımında, Batılı kadınların verdikleri mücadeleyi merak ediyorlar. Emma Bonino'nun sözünü ettiği İslam'ın yumuşak karnı da bu. Müslüman kadınların verdiği eşitlik mücadelesinde ‘‘laikleşme’’ süreci başlıyor.Çünkü Batı'da da Kilise'nin siyaset üzerindeki etkisinin yumuşak karnı ‘‘kadın hareketleri’’ olmuştu. Bonino'nun sözlerini tersinden okursak, din siyasette ‘‘görülür'' hale geldikçe, kadın, eşitlik, insan hakları ve demokrasi ‘‘görülmezleşiyor’’.