İşe basın özgürlüğü ile başlayalım

YORGUN bir gün ve gecenin ardından, her şeyin bitmediğine, daha yeni başladığına ayılmak zaman alır.

İşe nereden başlayacağını bilemez insan.
Bugün hiç zaman kaybetmeden işe nereden başlayacağımız konusunda önerilerim var.
Yamalı bohça haline gelen bu anayasayı yeni baştan ama bu kez çok geniş bir uzlaşmayla hazırlamak için çalışmaya başlayalım.
Ama bunun için özgür düşünce, özgür ifade ortamını yaratmalıyız. İletişim özgürlüğü tam olmadan, herkesin kendisini tabulara ve kanunlara çarpmadan en rahat biçimde ifade edebileceği bir ortam yaratmadan uzlaşmaya varmak zor. Toplumsal sözleşmeye ulaşmak ise daha da zor.
Türkiye’de bugün böyle bir ortam yok. Haydi öyleyse basın özgürlüğünden başlayalım.
 
ULUSLARARASI Basın Enstitüsü’nun 2010 raporu dün Viyana’da açıklandı.
Bu yıl bütün dünyada basın özgürlüğü açısından sorunlu bir yıl.
İlk on ayda dünyanın çeşitli yerlerinde ölen gazetecilerin sayıları 50’yi aşıyor.
Raporda Türkiye Avrupa ülkeleri arasında yer alıyor. Ama “tedirginlik” yaratanlar ülkeler arasında.
Kendisi de gazeteci olan, Boston Globe ve Detroit News gibi Amerikan gazetelerinde muhabirlikten editörlüğe kadar çeşitli görevlerde bulunan IPI direktörü Allison McKenzie, “Bazı Avrupa ülkelerindeki gelişmeler kaygıyla izliyoruz” diyor.
Yunanistan’da bir gazetecinin öldürülmesi, İtalya’da politikacılarla ilgili her belge ve bilgiye neredeyse gizlilik damgası vuracak bir yasanın yürürlüğe sokulması, gazetelere açılan davalarda para cezalarının ödenemez derecede yüksek oluşuna dikkat çekiliyor raporda.
Türkiye ise, basın özgürlüğü konusunda notu en kırık Avrupa ülkeleri arasında.
Türkiye’de çok sayıda gazetecinin, yorumları ve haberler nedeniyle hapiste olduğu, 700’den fazla gazeteci hakkında hapis cezası istemi ile davalar açıldığı belirtiliyor raporda. Türkiye’de yasaların bu duruma imkan sağladığı da vurgulanıyor.
     
ANAYASA, hakları ve özgürlükleri teminat altına alıyorsa demokratik demektir. Ama bugün Türkiye’de öyle değil. Basın özgürlüğü, üç ayrı yasa ve oralarda yer alan birçok maddenin varlığı yüzünden tehdit altında.
Üstelik de Avrupa Birliği reformlarına uyum sağlarken yapılmıştı bu yasalar.
O gün itiraz ederken yeterince ısrarcı olamadığımız, güç birliği sağlayamadığımız için bugün acı sonuçlarını Türkiye’de değişik görüşteki, farklı kamplardaki bütün gazeteciler paylaşıyor.
Hapis cezası istemi ile 700 gazetecinin yargılanıyor olması ne demek?
Teselli etmek için “bu cezalar erteleniyor” deniyor. Çok teşekkür ederiz, hapise girmiyorsunuz ama ceza orada duruyor “susmazsan kötü olur” tehdidi başınızın üzerinde sallanan bir kılıç.
Bu gerçeğin yarattığı sonuç ortada.
“Taraftar” olmaktan başka seçenek bırakılmayan gölgeler tayfası.
Bu içler acısı durumu yüzünden de  Türkiye bugün Avrupa’nın basın özgürlüğü sıralamasında en geri ülkeleri arasında.
Anayasayı en geniş uzlaşma ile yeniden kaleme almadan önce köklü değişiklikler gerekiyor.
Basın özgürlünü sınırlayan yasaların değişmesi ilk adım olmalı.
Değiştirmeye var mısınız?
Yazarın Tüm Yazıları