Paylaş
Dolayısıyla, Kürt liderlerle iş bitirme dönemi de kapanıyor.
Artık orada yüksek sesli bir muhalefet de var.
Goran yani Değişim hareketinin aldığı sonuç henüz belli değil. Oylar bir de Bağdat’ta sayıldıktan sonra sonuç belli olacak. 111 sandalyeli parlamentoya 15 ya da 20 temsilci sokmaları bile Irak Kürdistan’ının siyaset sahnesini değiştirmeye yeter.
Bazılarına göre Değişim hareketi bölgede bir turuncu devrimi ateşleyebilir.
Onu bilemem ama sonuçlar açıklandığında Değişim listesi beklediğini bulamazsa İran manzaralarına tanık olabiliriz.
Barzani’nin petrol yasası ve Kerkük gibi hâlâ çözümlenmeyen sorunlar karşısındaki dik başlı tutumuna karşı Değişim Hareketi’nin, Washington için alternatif olanağı yarattığını dikkate alırsak önümüzdeki günlerde bölgede hareketliliğin artacağını söylemek mümkün.
* * *
ALTERNATİFLER arttıkça ve Irak Kürdistan’ında otokratik yönetim zayıfladıkça Türkiye’nin Kürt meselesini Kuzey Irak üzerinden çözme çabalarının sonuç vermeyeceği daha iyi görülüyor.
Bölge ile iyi ilişki, Kürt meselesinin çözümü ya da teröre karşı ortak mücadele ekseninde değil, sınır komşularıyla ortak gelecek vizyonu önceliği ile ele alınmalı.
Yarın Türkiye, ABD ve Irak arasındaki üçlü toplantıda PKK’nın bölgedeki geleceği ile ilgili görüşmeler yapılacak. Bunlar doğal ama Türkiye’nin terör ve şiddet kıskacından kurtularak gerçekten demokratik bir ülke olmasının önünü açmak için yapılması gerekenler var.
Bir genel af ve silahların teslimi öyle lafta kolay görülse de eğer alt yapı çalışmaları tamamlanmamışsa sonuç vermez. Alt yapı çalışmadan, geri dönecek insanların hayata ve topluma entegrasyonları için yapılması gerekenleri kast ediyorum tabii ki.
Bu öyle karmaşık, öyle çok yönlü bir şey ki, hükümetin tepeden inme kararları yetersiz kalır.
Evet bazı çalışmalar olduğu haberleri geliyor, Bakanlar düzeyinde çalışmalar yapılıyor. Yine de atılacak adımlar bir uzlaşma zemininde olmazsa istenen sonuçlara ulaşabileceğimizi sanmıyorum. Uzlaşma derken, sadece iktidar ile muhalefet arasındaki uzlaşmayı kast etmiyorum. Kürt siyasi ve sivil toplum temsilcilerinin de katkıda bulunacakları toplumsal uzlaşma zemininden söz ediyorum.
Bu yapılmazsa Kürt açılımı, karşı tarafın “suçluluğunu” kanıtlamak amacıyla atılan siyasi taktik bir adımdan öte gidemez.
İşte o zaman hepimize yazık olur.
* * *
AKP Hükümeti, Türkiye’nin en dikenli konularına elini uzatmak durumunda. Avrupa Birliği süreci bir yana, sorunlar cidden çözümü dayattığı için durum böyle.
Ama dünyanın hiçbir tarafında, hiçbir sorun devletin tek taraflı karar ve önlemleri ile çözülmedi. AKP de tek taraflı girişimlerle sorunları çözemez. Çözümden yana olduğunu gösterir, bakın açılım yaptım der ama sorunun taraflarına “siz ne istiyorsunuz” demeden durumu değiştiremez.
Heybeli Ada Ruhban Okulu meselesinde de durum aynı. Hükümet, ruhban okulunu açmak için de çalışma yapıyor ama din adamı ihtiyacını bu okuldan karşılayacak olan Patrikhane’ye “sen ne diyorsun” bile demiyor.
Açılmasına açılıyor da, çözülmesine çözülemiyor bu şekilde sorunlar.
Paylaş