Paylaş
MALEZYA Başbakanı Dr. Mahathir bin Muhammed küreselleşmenin bedelini ağır ödediklerini söylerken, ‘Küreselleşme kavramının bizim gibi kalkınmakta olan ülkeler de dahil herkesi zenginleştirecek bir şey olmadığını anladık. Tersine küreselleşmiş dünyanın finansal sistemi bizi iflasın eşiğine, yoksulluğun eşiğine getirdi. Neredeyse dilenci oluyorduk’ diyordu.
Ama Asya kaplanı Malezya, bir gecede borsayı yerle bir eden krizden kurtulmuş.
Şimdi herkes IMF-Dünya Bankası reçetelerine tepeden bakıyor.
Kurtuluş formülünün bir de kod adı var: ‘Frank Sinatra formülü.’
Sinatra'nın ‘I did it my way’ şarkısını hatırlatıp, ‘Biz de kendi usulümüze göre yaptık. Koşullarımıza uygun çözüm formülleri ürettik’ diyorlar.
Frank Sinatra formülü işe yaramış.
Malezya'nın ihracatı, geçen yıl aynı döneme göre Mart 2000'de % 27.7 artmış. Dış ticaret fazlası Mart'ta 1.8 milyar dolara yükselmiş.
* * *
1997'deki Asya krizinden sonra, Güney Kore, Tayland, Endonezya, Filipinler ve Malezya'da paranın değeri çılgınca düşerken Mahathir dışındaki kaplanlar birer birer IMF ile anlaşma imzaladılar.
Mahathir, IMF'nin sıkı para ve bütçe politikalarına dayalı tek tip reçeteleri reddetti ve işe bayrak açarak başladı.
Dr. Mahathir önce, Soros'la kapıştı.
‘O moronun tekidir’ dedi. Soros'un yanıtı gazete manşetlerinden geldi: ‘Mahathir, ülkesi için bir tehdittir.’
Ringgi, Malezya parası iki ay içinde % 24 değer kaybederken, Mahathir IMF ve Dünya Bankası yetkililerini, ‘Korsanlık, hırsızlık ve anarşistlikle’ suçluyordu.
Gelişmekte olan ülkeleri ‘muz cumhuriyetleri’ olarak görmek isteyen yabancı yatırımcılar da paylarını alıyordu: ‘Irkçılar!’
* * *
MAHATHİR'in ‘kendi yolu’, sermayenin kontrolünden ve kurun dolar karşısında sabitlenmesinden geçiyordu. Mahathir, ‘Serbest ticarete ve liberalizasyon iyi hoş da, eşitler arasında olmalı’ diyordu. Ama durum böyle değildi ve gelişmekte olan ülkeleri, büyük ve belirsiz sermaye hücumunun istikrarı bozucu etkilerinden korumak gerekiyordu.
* * *
KRİZDEN sonra 1998 yılında ekonomisi % 7.5 küçülen Malezya'da 1999'da gayri safi milli hasıla, bir önceki yıla göre % 5.3 artıyor, ihracat patlaması yaşanıyor, sıcak para girişi sayesinde borçlar ödeniyor ve IMF'nin bastırmalarına rağmen iflaslarına göz yumulmayan bankalar yeniden yapılandırılıyorlardı.
Kuala Lumpur'da Asya tipi Manhattan'lardan birini yaratmak isteyen Mahathir'in Petronas Kuleleri adı verilen muhteşem ikiz kulelerinde dünyanın ünlü markaları şubelerini açmaya hazırlanıyorlar.
İki yıl önce kriz patlak verdiğinde Malezya Başbakanı'nın dik kafalılığına kızanlar Petronas Kuleleri için ‘Mahathir’in ihtişamlı ereksiyonu' derlermiş. ‘Frank Sinatra’cılar, yani her ülkenin kendi ihtiyaçlarına uygun çözüm politikaları üretmesi gerektiğini savunanlar, ‘Bu kuleler krizden iki yıl sonra bugün peşpeşe açılarak dükkanları, yer bulunmayan restoranları ile Malezya ekonomisinin hayatiyet fallusları’ yanıtını veriyorlar.
Malezya'nın IMF'ye yanıtı, maço olmasına maço ama, Mahathir'in ülkesinin krizi atlattığı da bir gerçek. IMF politikalarına kafa tutan Malezya örneği incelenmeye değer.
* * *
TAKLİT marka cenneti Malezya globalleşmenin altını oyduğunu bilseydi, taklidin önüne geçer, önlem alırdı. Şimdi vizyon filmlerinin VCD'lerini sadece 5 dolara satan korsanlara karşı operasyon düzenlediği gibi.
Bu ders de girmiş Sinatra forlümüne, ‘Batı’nın sürü gütme ideolojisine karşı çıkmak ama daha düzenli ve güvenli bir finansal mimari yaratmak ve şeffaflık.'
* * *
GLOBALLEŞMENİN olumsuz etkisini, tahrip gücünü yaşayarak öğrenen Malezya Başbakanı'nın İslam Konferansı Örgütü toplantısında Müslüman ülkelere yaptığı, ‘Kılıkla, kıyafetle ahretle uğraşmayı bırakın globalleşme gerçeği ile başa çıkmak için Batı ile rekabet edebilir hale gelin’ çağrısı önemli bir uyarıydı. IMF reçetelerine kafa tutabilmenin, ‘I do it my way’ diyebilmenin başka yolu yoktu.
Paylaş