Paylaş
İçinde bulunduğumuz haftanın tarihini aklınızdan hiç çıkartmayın. Çünkü 17-22 Ocak 2000, Türk dış politikasındaki köklü değişimin ilk işaretlerini taşıyor.
Avrupa Dönem Başkanı Portekiz Devlet Sekreteri da Costa'nın, hafta başında Ankara'ya gelişi ile, Helsinki sonrası AB ile Türkiye arasındaki ilk temas gerçekleşiyor.
Aynı gün, İran Dışişleri Bakanı Kemal Harrazi Ankara'ya ayak basıyor, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı İvan İvanov da Ankara'yı ziyaret ediyor. Bu ziyaretin, Yeltsin sonrası dönemin ikinci haftasına denk gelmesi, Kremlin'in Türkiye'ye verdiği önemi göstermesi açısından da dikkat çekiyor.
O sıralarda Ankara'da, bir başka coğrafyanın önemli ülkelerinin temsilcileri de var. Ürdünlü bir bakan ile İsrail Genelkurmay Başkan Yardımcısı ayrı ayrı kurumlarda temaslarda bulunuyor.
Ve Yunanistan Dışişleri Bakanı George Papandreu'nun, 38 yıl aradan sonra Ankara'ya gelen ilk Yunan Dışişleri Bakanı olması bu çok özel haftayı tarihe geçiriyor.
Türkiye'nin çevresi ile bir yıl önceki ilişkilerini göz önüne aldığımızda, 2000'in Ocak ayının ikinci yarısındaki değişiklik hemen göze çarpıyor.
Koşullar, siyasi irade ile birleşiyor ve Türkiye, son on yıldır savunmaya ve kriz politikalarına dayandırdığı dış politikasını geçen yüzyılda bırakıyor.
Üst düzey bir Türk diplomat bu değişimi şu sözlerle özetliyor: ‘‘99'un sonuna kadar yokuş yukarı koşan bir bakanlık, artık düz sokaklarda, geniş alanlarda koşacak.’’
* * *
TÜRKİYE ile Yunanistan arasında bir oyun mu oynanıyor, yoksa gerçek bir barış dönemi mi zbaşlıyor?
Evet başlıyor. Barışa adım atılıyor.
Avrupa Birliği'ne adaylık ve Öcalan'ın yakalanması Türk-Yunan ilişkilerinin parametrelerini değiştiriyor.
Ayrıca, ilişkilerin düşmanlık temelinde sürmesi her iki ülkeye de çıkar sağlamıyor. Avrupa para birliğine girerek, AB'nin merkezinde yer alabilmek için ekonomisini savunma ekseninden üretim eksenine oturtmak zorunda olan Atina ile, iç istikrar ve refahı sağlayarak bölgesel bir güce dönüşebileceğini keşfeden Türkiye'nin ortak çıkarı Avrupa yolunda kesişiyor.
* * *
TÜRK ve Yunan Dışişleri Bakanları'nın dün Ankara'da imzaladıkları dört anlaşma, sadece iki ülke halkalarının birbirleriyle iş yapmalarını ve yakınlaşmalarını sağlamayacak, daha önemli sorunların çözülebilmesi için gerekli güven ortamını da hazırlayacak.
İki bakan, dünkü basın toplantısında çok önemli bir mesaj veriyorlar.
‘‘Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunlarda kimse pozisyonunu değiştirmedi. Ama çözüm üretebilecek ortamı sağlamaya çalışıyoruz’’ diyorlar.
İsmail Cem ve George Papandreu'nun sabırla döşedikleri bu yol, önümüzdeki günlerde çok daha şaşırtıcı sonuçlara yol açacak. Göreceğiz.
Bunun tiyösü, Papandreu'nun basın toplantısının sonunda söylediği sözlerle geliyor.
Papandreu, ‘‘Artık yeni fikirleri de değerlendirmeli, 37 yıllık eski fikirlerin değişebileceğini düşünmeye başlamalıyız’’ diyor.
Bu sularda yüzmek her zaman kolay olmayacak. Buraların lodosu sert olur.
Ama emin olun, Ege'de geri dönüşü olmayan güzel bir yolun başındayız.
Paylaş