Ferai Tınç: Bu ciddi ve uzun bir süreç

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, felaket bölgelerini ziyareti sırasında ‘‘Biz Müslüman milletiz’’ diyor ve depremin takdir-i ilahi olduğunun altını çizerek tevekkül telkin ediyor.

Çaresiz insanlardan can havliyle yükselen ‘‘devlet nerede?’’ feryatları, sisteme yönelen eleştirileri Cumhurbaşkanı tarafından neredeyse takdir-i İlahi'ye isyan gibi yorumlanıyor.

Demirel devlete arka çıkıyor. Tamam.

Başbakan eleştirilere ‘‘haksızlık’’ damgası vuruyor.

Ecevit, hükümeti koruyor. Tamam.

Genelkurmay Başkanı TSK'yı savunuyor. Tamam.

Evet bu felaket ne Japonya'da 6 bin kişinin ölümüne neden olan Kobe depremine benziyor ne de başkasına.

Bu felaket, Türkiye'nin can damarı olan geniş bir bölgeyi vurdu. Başa çıkması çok zor. Ve herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor.

Ama şimdi zaman savunma zamanı değil. Halk, yetkililerden farklı şeyler duymak istiyor.

Yaraların sarılması için yapılanları öğrenmek, bundan sonra ortaya çıkacak çok farklı sorunların üstesinden gelmek için yapılacakları bilmek istiyor. Vurgun yemiş yürekler başka türlü rahatlayamıyor.

* * *

KRİZ merkezleri ve yetersiz örgütlenme sıkıyönetim ya da olağanüstü hal taleplerini ortaya çıkartıyor.

Gerçekten de kriz koordinasyonu hala zayıf. Önceki gün İstanbul'da dolaştım ve koordinasyon göremedim ben.

Durumun gereği hızla karar almak zorunda olan bazı devlet memurları ya da yetkililer, bürokrasiyi aştıkları için bir süre sonra hesap verme durumuyla karşı karşıya kalmaktan endişe ettiklerini söylediler (Sorumluluğundaki beş serumu veren bir doktor mesela).

Mekanizmayı hızlandıracak, ancak suistimale de meydan vermeyecek bir sistemi harekete geçirmek gerekiyor.

Ama çözüm ne sıkıyönetimde ne de olağanüstü halde. Merkezi yönetim ile yerel yönetimler arası sıkı bir işbirliği ve denetleme kanalı yeterli.

* * *

DENEYİM bilginin anasıdır. Doğal felaketlere karşı dünya deneyimlerinden olduğu kadar kendi yaşadıklarımızdan çıkan derslerden de yararlanmalıyız.

Yedi yıl önce Erzincan'ı yerle bir eden depremden yüzünün akıyla çıkan Vali Recep Yazıcıoğlu, bu durumda bilgisini tecrübesini ortaya koyabilecek bir yetkili. Kendisine soruyorum, herhangi bir konuda görüşüne baş vuran olmamış.

‘‘Bu gibi olaylarda mucizevi kişiler aramak yanlış’’ diyor Yazıcıoğlu, ‘‘İnsanlar mucize bekler. Ama burada mucize yok. Bu bir süreçtir.’’ Ama bu süreçte Yazıcıoğlu'nun koordinasyon komitesinde görev alması gerekmez miydi?

Vali Yazıcıoğlu bu süreçte karşılaşılacak sorunları ve atılması gereken adımları şöyle sıralıyor:

Çatlamış binaların yıkılması; Bina dinamitleme uzmanı gerekli. Evsizler; Prefabrik lojman yapımı için hemen harekete geçilmeli. Deprem psikolojisi; Psikolojik yardım lazım çünkü felakete karşı mücadele edecek olan mahalli kadrolar da deprem şokunda. Derhal kentlerde deprem laboratuvarları kurulmalı, eski binalar takviye edilmeli. Devlet kamu binalarını, halk da kendi binalarını takviye etmeli. Müteahhit aleyhine, denetleyen kurumlar aleyhine ağır tazminat davaları açılmalı ve sonuçlandırılmalı. Mecburi bina sigortası yasası kabul edilmeli. Sivil savunma örgütlenmeli.

Yazıcıoğlu'nun bize, basına da bir mesajı var: ‘‘Önlemler alınana kadar, işler bitene kadar gündem değişmemeli. Televoleli, Sibel Canlı gündemlere dönersek yine her şeyi unuturuz.’’



Yazarın Tüm Yazıları