İLK gördüğümde de çok etkilenmiştim. Ukraynalı sanatçı Jurij Kosobukin’in bu karikatürü 1996 yılı Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması’nda üçüncü olmuştu.
O kadar sevdim ki bir kopyasını gazetedeki çalışma odama astım.
Kendimi uyarmak için.
Tabancalara şarjör olacak haberciliğe, üsluba karşı, o şaşkın suratlı adam bana yapılmaması gerekeni anlatadursun istedim.
Tabancayı şeytan doldurur derler ya bazen de medya doldurur silahları.
Üstelik bu öyle bir şeydir ki, kışkırtıcılık yaptığınızı, karşıtlığı körüklediğinizi fark etmezsiniz bile.
Var olan kalıpları tekrarlarken, şarjörleri doldurduğunuzu ruhunuz duymaz. Bazen onurlu gazetecilik dersleri verirken bile karikatürdeki o saf suratlının haline düşebilirsiniz.
Perşembe günü Kuzey Kıbrıs’taki Doğu Akdeniz Üniversitesi’ndeydi bizim saf şarjörcü.
***
DOĞU Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi, Türkiye’den de önce, Barış Gazeteciliği’ni müfredatına alan ilk fakülte.
Barış İletişim ve Araştırma Merkezi kurmak için uzun zamandan beri uğraştıklarını biliyorum. Aydın Doğan Uluslararası karikatür yarışmalarında ödül alan barış temalı karikatürlerin sergisi açıldı fakültede. Tam zamanı.
Annan Planı’nın güneyde reddedilmesinin ardından, Kıbrıs’ta iki toplum arasındaki ilişkiler benim daha önce görmediğim biçimde soğudu. Kıbrıslı Türkler, aldatılmışlık duygusunun yılgınlığına kapıldı, Rumlar ise Avrupa Birliği üyeliği ile sorunlarını çözdükleri yanılgısına düştüler.
Şimdi durum yavaş yavaş değişiyor. Hristofyas’ın seçilişi ile her iki tarafta da bir umut belirdi. Ada’da çözüm çalışmaları yeniden başladı. Sonu nereye varır şimdiden hiçbir şey söylenemez ama, çözüm nereye varırsa varsın toplumlar arasındaki buzların erimesi gerekiyor.
Barış İletişim Merkezi’nin, Barış temalı sergi ile faaliyetlerini hızlandırması gibi, toplumlar arası barış ortamını destekleyen girişimler önümüzdeki dönemde daha da önem kazanacak.
Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı’nın dediği gibi, "Ortak değerler bireyleri ve toplumları yakınlaştırıyor. Birlikte gülebildiğimiz zaman sınırlar anlamını kaybediyor."
***
İLETİŞİM Fakültesi Dekanı Sevda Alankuş, Türkiye’de barış gazeteciliği üzerinde çalışan sayılı akademisyenlerden. Kıbrıs deneyimiyle ilgili çok ilginç şeyler anlattı.
"Annan Planı tartışılırken, çözümden yana olan Türk ve Rum gazetecilerin en önemli sıkıntıları barışı anlatacak sözcükler bulamamalarıydı" dedi.
Hiç farkına varılmadan kullanılan "top onlarda, top bizde" sözcükleri ile sürekli bir maç atmosferi, sürekli bir kazanan kaybeden gerilimi yaratılıyor. Gerçekten de sürekli kullandığımız "Yumruğu masaya vurdu"larla, uzlaşma arayışlarına "tavizi kopardı-koparamadı" yaklaşımıyla, barış elini uzatana "yola geldi" diyerekbarış anlatılabilir mi?
Evet her şey sözcüklerle başlıyor. Kimi sözcükler şarjör oluyor silahları dolduruyor, kimileri ise barışa cesaret veriyor. Seçim bizim. Bilerek ya da bilmeyerek kararı biz veriyoruz.