Paylaş
Bugün Aralık ayının ilk günü. 11 gün sonra Avrupa, Türkiye ile ilişki biçimi konusunda tarihi kararını verecek.
Bu karar, Avrupa'nın nasıl bir birlik modeli peşinde olduğunu kesinleştirecek.
Kültür birliğine dayalı bir Hıristiyanlar kulübü mü olacak Avrupa yirmi birinci yüzyılda; yoksa Hıristiyan ve İslam dünyasını kaynaştıran çok kültürlü yeni bir ‘melting pot’ mu doğacak Avrupa merkezli.
İşte 12-13 Aralık'ta Lüksemburg'da yapılacak olan Zirve'de Avrupa nihai sözü söyleyecek.
Bugünden itibaren iki hafta süreyle Avrupa, Türkiye'yi konuşacak.
AB Dönem Başkanı Jean Claude Juncker'in İstanbul'da Başbakan Mesut Yılmaz ile yaptığı görüşme bir dönüm noktası oldu.
Görüşmenin büyük bir bölümünde iki başbakan başbaşa görüştüler.
Bu görüşmeye her iki taraftan da hiçbir diplomat katılmadı.
İki Başbakan'ın neler konuştuklarını bilemiyorum, ancak İstanbul toplantısında AB dönem başkanı aracılığıyla Avrupa'ya bir liste gönderildi.
Bu listede dört madde vardı.
Türkiye'nin ‘‘Sine qua no’’ları. Yani olmazsa olmazları.
***
ALMANYA'nın muhalefeti sonucu aday ülkelerle daimi bir diyalog mekanizması olarak ortaya atılan Uluslararası Konferans önerisinin sulandırılmasından sonra Türkiye'nin bu Konferansa tam üyelik perspektifi gösterilmeden davet edilmesi, artık hiç bir anlam taşımıyor.
Şimdi Türkiye, diğer 11 ülke ile birlikte aday statüsünün tanınmasını ve bunun gereklerinin Avrupa tarafından yerine getirilmesini istiyor.
Bunun, diğerlerinden farklı bir çerçeve içinde yerine getirilmesine Türkiye'nin itirazı yok.
Yani Türkiye ‘‘Gümrük Birliği+’’ formülüne, tatmin edici biçimde hayata geçirilebilir olması koşuluyla artık ‘‘evet’’ diyor.
İşte, önümüzdeki iki hafta bütün müzakere ‘‘+’’nın içini doldurma üzerinde yoğunlaşacak.
***
GÜMRÜK Birliği anlaşması çerçevesindeki ortaklık kararında, Türkiye ile Avrupa arasındaki ilişkileri derinleştirecek işbirliği sahaları belirlenmiş ve bu sahalarda faaliyete geçilmesi bir tavsiye kararı niteliğinde kabul edilmişti.
Ama Avrupa, GB çerevesindeki tüm yükümlülüklerinde olduğu gibi bu kararı da hayata geçirmekte isteksiz davrandı. Ve tavsiye kararı işlerlik kazanamadı.
‘‘Gümrük Birliği+’’ formülünün de aynı akibete uğramaması için Türkiye güvence istiyor ve bu güvenceler ‘‘Giriş Öncesi Strateji’’ başlığı altında yer alan dört maddelik bir liste halinde geçtiğimiz perşembe günü Lüksemburg Başbakanı Juncker'e veriliyor.
İşte Türkiye'nin adaylık statüsünü garanti altına alacak dört madde başlıkları:
1. Kurumsal ve yapısal işbirliği. Sektör toplantılarıyla işbirliği alanları saptanmalı.
2. İlişkileri Gümrük Birliği'nden Avrupa iç pazarına üyeliğe doğru çekmek için gerekli mekanizmaları oluşturmak.
3. Tam üyeliği kolaylaştıracak her türlü işbirliği mekanizmasını hayata geçirmek.
4. Tam üyelikle ilgili koşulların oluşup oluşmadığını anlamak için sürekli gözden geçirme mekanizmaları kurmak.
Türkiye son sözünü henüz söylemedi. Bunu, Avrupa'ya iletilen bu taleplerin içinin doldurulacağı önümüzdeki iki haftanın pazarlıkları belirleyecek.
Paylaş