BUGÜN Nawal El Saddawi, yetmişin üzerindeki yaşının yorgunluğuna rağmen elinde bavulları upuzun bir yola çıkmak zorunda.
Mısırlı feminist, insan hakları savunucusu, eski parlamenter, kadın sünnetine yazdıklarıyla dikkati çeken, sosyalist, tanınmış edebiyatçı Nawal El Saddawi, son kitabı nedeniyle El Ezher Üniversitesi tarafından "günahkar" ilan edilmiş.
"Alimler", Saddawi’nin çok ciddi biçimde cezalandırılmasını istiyorlar.
"Bunun anlamı ölüm" diyor Saddawi.
Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda Sosyalist Grup ile birlikte TÜSİAD ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği KAGİDER’in düzenlediği ve Türk kadınlarının Avrupa yolundaki adımlarının tartışıldığı toplantıyı izledik. Ardından da Avrupalı Sosyalist kadınların toplantısında Saddawi’yi dinliyoruz.
"Büyükannem bana Allah’ın, adalet-sevgi-özgürlük olduğunu anlatırdı. Ben de bir oyun yazdım, İki Tanrı var oyunda; biri büyükannemin tanrısı diğeri ideolojilerin tanrıları. Oyunumda dogmaları eleştirdim. Bu dogmaların hedefi kadınlar. Şimdi kitabımı haksızlıklarını haklı çıkartmak için kullanmak istiyorlar. Gidiyorum. Ülkemi terk ediyorum. Mahkemenin adil olacağına güvensem teslim olurum. Ama öyle olmayacağını biliyorum. Çünkü bu, yaratıcı düşünceye karşı açılmış bir dava."
Avrupa Parlamentosu’nda yankılanan Saddawi’nin sesini yükseltiyor: "Burada uluslararası bir mahkeme kurulsun ve bağımsız hakimler, yazarlar, bilim adamları beni yargılasın."
Saddawi, destek istiyor, dogmatizme, önce kadınları hedef alan taassuba, yaratıcılığa tahammülsüzlüğe karşı yardım istiyor. Geçen ay Kahire kitap fuarında kitapları toplanarak yakılan karşımdaki bembeyaz saçlı küçük kadın, bileklerini üst üste koyuyor: "Nerede olursam olayım eğer karar verilirse beni kaçırtıp mahkemeye çıkartabilirler."
Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grubu, Komisyon Başkanı Barroso’ya konuyu aktaracak. Parlamento, Nawal Saddawi’ye yönelik baskıların durdurulması için Mısır Hükümeti’ne çağrıda bulunacak.
Saddawi’yi bırakmamalıyız. Düşünce özgürlüğü, inanç özgürlüğü, kadın dayanışması adına, Türkiye’nin desteğini vermeliyiz.
* * *
AVRUPA Parlamentosu, Roma antlaşmasının 50’nci yılında 8 Mart’ı "Eşitliği yakalamak. 50/50" sloganıyla kutluyor. Bu kutlamalar arasında Türk kadınları da kendi eşitlik mücadelelerini anlattılar.
Avrupa Parlamentosu’nda bu yıl ikincisi yapılan toplantı, Avrupa Komisyonu Sosyal Politikalar ve İstihdam konularıyla ilgili komiseri Vladimir Spidla’nın katılmasıyla daha da dikkat çekti.
Hollandalı Sosyalist Parlamenter ve Türkiye’deki kadınların durumuyla ilgili olarak Parlamento’nun raportörlüğünü yapan Emine Bozkurt, Türkiye’deki kadın haklarındaki gelişmeyi, Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki etkin ve kararlı işbirliğinin güzel bir örneği olarak niteledi. .
AKP’den Nükhet Hotar Göksel, TÜSİAD Kadın Erkek Eşitliği Komitesi Başkanı Feryal Menemenli, KAGİDER’den Gülseren Onanç, KA-MER’den Nebahat Akkoç, BM’nin Türkiye’de kadınların eğitim ve toplumsal hayata katılım projeleri sorumlusu Meltem Ağduk ve Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Araştırma Merkezi’nden aynı zamanda Avrupa Kadın Lobisi Yönetim Kurulu üyesi Selma Acuner, Türkiye’de kadının durumuyla ilgili bilgiler verdiler. Özellikle eğitim ve aile içi şiddete karşı Türkiye’de hükümet ve sivil toplumun yaptıkları, kampanyaların yaygınlığı, Avrupa’nın birçok ülkesinin önündeydi.
Onların buna ihtiyacı yok diye düşünmeyin. Çünkü Avrupalı parlamenterler ve kadın areketi temsilcileri Avrupa’da aile içi şiddetin yeniden yükselmeye başladığını söylediler. Buna karşı hem ulusal seviyede hem de Avrupa Birliği’nde yasal önlemler alınmasını istediler. Komisyon Başkanı Barroso’nun dikkatini çektiler.