‘YİNE en çok konuşulan konu sizsiniz.’ Biz kim? Tabii ki Türkiye. Avrupa’da yaşayan arkadaşlarımdan gelen haberler böyle. Zaten, AB’ye adaylık başvurusundan bu yana her toplantının döner dolaşır en tartışmalı, en çok konuşulan konusu hep Türkiye olur.
Yolun sonu göründükçe ‘Viyana’ hikayeleri bile ortaya çıkıyor. Türkiye karşıtlarının kullandıkları gerekçelere bakın, ‘Viyana kapılarından kovduklarımızı şimdi kendi elimizle mi içeriye alacağız?’
Bu korkunun çeşitli nedenleri var ama şu ara en yaygın olanı, yani kamuoyu tarafından en çok paylaşılanı Avrupa’da yaşayan ve yaşadıkları topluma uyum sağlayamamış olan Türklerin, kendi yaşam biçimlerini, ona hiç uygun olmayan ortamlarda sürdürme çabaları. Parklarda mangal tutkusu mesela.
Ama o kadar uzağa gitmeye gerek yok.
Önceki akşam Kadıköy Meydanı’nın tam ortasında, naylon örtülerle yaratılmış bir sahne bozuntusu, duman ve sarı kırmızı yeşil ışıklar ile ‘ful aksesuvar’, bangır bangır konser girişiminin kenarından geçip, vapura binmeye çalışmak yeterliydi, bu gerekçeyi anlamak için.
Bir kültürdü Kadıköy Meydanı, şimdi gidin görün ne halde.
İşte bu yaşadığın ortama uyum sağlayacak düzenleme ve örgütlenebilme eksikliği kaygıların başında geliyor.
Ama şu anda Avrupa üyesi ülkelerin eğilimine bakarsak durum bizim açımızdan hiç de fena değil.
* * *
AVRUPA Birliği üyesi ülkelerde, muhalefet partilerinden gelen itirazlara rağmen hükümetler genelde Türkiye’ye kapıları açmaktan yana. Kamuoylarından gelen işaretler ise henüz net değil.
Avrupa’da en çok Türkün yaşadığı ülke olan Almanya’da hükümet Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasından yana. Muhalefetteki Hıristiyan Demokratlar ise aleyhte kampanya açmış durumdalar.
Fransa’da Devlet Başkanı Chirac, eğer Türkiye kriterleri yerine getiriyorsa müzakerelerin başlamasından yana. Başbakan Raffarin, geçen hafta Wall Street Journal Gazetesi’ne yaptığı açıklamada kararsız tutum sergilerken Fransa’da muhalefet Aralık’ta Türkiye’ye kesinlikle AB üyesi olamayacağının söylenmesinden yana. İlkbahardaki yerel seçimlerde, tüm kampanyasını ‘Türkiye’ye hayır’ sloganına dayandıran aday sayısı hiç de az değildi. Ancak Fransa’da son karar Chirac’ın.
İtalya ve İngiltere’den Türkiye’ye destek daha fazla. Berlusconi desteğini açıkça gösteriyor. Dışişleri Bakanı Frattini de Aralık zirvesinde müzakere kararının alınması gerektiğini açıkladı. Blair, Türkiye’nin AB üyeliğinin hem Avrupa, hem Türkiye hem de İngiltere için iyi olduğunu söylemişti zaten.
İspanya’da hem iktidardaki Sosyalistler, hem de muhalefetteki Halk Partisi olumlu sinyal veriyorlar. Portekiz’den gelen haberler de olumuz sayılmaz.
Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Finlandiya da olumlu oy kullanabilecekleri işaretini veriyorlar.
Yunanistan, destekliyor ama Kıbrıs’ın ne yapacağı henüz belli değil. Eğer Kıbrıs, açıkça Türkiye’ye karşı çıkmak istemeyen bazı Avrupa ülkelerinin desteğini garanti edebilirse, bir veto kararının çıkabileceği ihtimalini küçümsememek lazım.
Ama Avrupa’da Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasına en çok karşı çıkan ülke Avusturya. Danimarka da onu takip ediyor.
Yeni üyelerden Polonya ve Macaristan olumlu yaklaşırken, diğerlerinin tutumları henüz belirsiz.
* * *
BU tablo, 17 Aralık’a kadar belirsizliğin devam edeceğin gösteriyor. Önümüzdeki iki buçuk ay içinde Türkiye daha çok konuşulacak ve her adım, her söz pertavsız altına alınacak.
Bence, ilginin arttığı bu dönem Türkiye’nin tanıtımı için bulunmaz fırsat.