BU adımları kendimiz için atmamış mıydık? Biz, Avrupa istediği için değil, hak ettiğimiz için Kopenhag kriterlerini içselleştirdiğimizi iddia ederken, Avrupa’dan soğuk rüzgarların esmesiyle birlikte acaip şeyler yaşamaya başladık.
Sebati Karakurt’un evine baskın yapılarak ifade vermeye götürülmesi, Toygun Atilla ile Çetin Aydın’ın Sedat Peker’e ait telefon bantlarını haber yaptıkları için sorgulanmaları, Malatya’da Kürtçe müzik yayınlarının engellenmek istenmesi gibi tuhaflıklar kimsenin gözünden kaçmıyor.
Avrupa’nın kafa karışıklığına ve kararsızlığına Türkiye’de yanıt vermeye kalkışmak kimseye yarar sağlamaz.
Gerçekten de Avrupa’nın kafası karışık.
Avrupa Parlamentosu’ndaki liberal grubun başkanı olan İngiliz milletvekili Graham Watson’un bu konuda önemli gözlemleri var.
Geçen hafta Brüksel’de sorularımı yanıtlayan Watson’a göre, Avrupa kendi nüfusunun yüzde onuna yakın bir kesimini Müslümanların oluşturduğu gerçeğini hálá kabul etmiş değil. ‘Avrupa genişledikçe içine kapandı’ diyor Watson ‘Biz kendimizi hala Judeo-Hıristiyan bir kıta gibi görüyoruz.Müslümanlığa bize ait olmayan, dışımızda bir kültür olarak baktığımız için Türkiye’nin üyeliği gerginlik yaratıyor.’
* * *
TÜRKİYE bugüne kadar, her kritik karar öncesi Avrupa gündeminde önemli yer tuttu. Ama hiç bugünkü kadar gerginlik yaşanmadı. Gümrük Birliği müzakerelerinde bile.
6 Ekim’de İlerleme raporu açıklandığında Avrupa Parlamentosu’ndaki Türkiye karşıtı koronun itirazlarına en kararlı yanıtı verenlerin başında gelen Watson, ‘Ayrımcılıkla karşı karşıyayız.Bu ciddi bir sorun olarak karşımızda duruyor.Beni korkutan, bu tartışmalar sırasında Avrupa’da Türk karşıtı duyguların güçleniyor olması’ diyor.
Watson, Avrupa’da Hıristiyan Demokratların İslam karşıtı bir profil kazanmaya başladıklarına dikkat çekiyor. Anayasa tartışmaları sırasında Hıristiyanlığa referans ısrarının arkasında da bu yatıyor aslında. Müslümanlığı ve Müslümanları Avrupa’dan dışlamak.
* * *
‘TÜRKİYE sayesinde aynayı yüzümüze tutuyor, kendimizle yüzleşiyoruz.’
Fransa Parlamentosu’nda Türkiye ile ilgili ileri geri konuşanlar henüz farkında değil ama Watson’un bu tesbiti yanlış mı?
‘Din ile devlet işleri arasındaki ayırımı gerçekleştirebilmiş olması Avrupa aydınlanmacılığının temelini oluşturdu.Bu yüzden Avrupa toplumu Müslüman toplumlara göre daha hızlı gelişti.Avrupa aydınlanmasını yeniden gözden geçirip sağlamlaştırmamız lazım.Avrupa Birliği sayesinde kalıcı barışa ulaştık, ama hala Hıristiyan ve Müslüman toplumlar arasındaki ayrımla yüzleşmedik.Eğer temelde bir ayrımcılık varsa, sorunlarınız da
çok derinde demektir.Bir taksi şoförünün ırkçı olması fazla önemli değil ama ya polisiniz de ırkçıysa?’
Watson bu tahlili yaptıktan sonra ekliyor: ‘Türkiye ile bütünleşmek, sözlerimizle hareketlerimiz arasındaki tutarsızlık ile yüzleştirecek bizi.’
Watson’un da dediği gibi bu yüzleşme dönemi yaşanacak. Avrupa genişledikçe, içine kapandığını fark edecek. Söyledikleri ile yaptıklarının tutmadığını görecek. Türkiye, yolunda ilerleyecek.
O yüzden, şu an esen rüzgárların arkasına sığınıp, bu Avrupa işi yatıyor hesabıyla özürlükleri çiğnemek kimseye fayda getirmez.