Ferai Tınç: Almanya'da genişleme süreci

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

Frankfurt/Oder (Almanya-Polonya sınırı)

Alman radyo spikeri, telefonun ucundaki Rus gazeteciye soruyor; 'Putin seçilirse Rusya'da ne değişir?'

Rus gazeteci yanıt veriyor: 'Putin seçilirse kendisine Kore'yi örnek alacak. Ama henüz kararını vermedi. Kuzey'i mi, Güney'i mi belli değil!'

Rusya'daki belirsizlik, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından en fazla etkilenen Avrupa ülkesi olan Almanya'yı ilgilendiriyor.

Almanya'da hem iç bütünleşme hem de Avrupa Birliği üyeliğine en yakın aday olan komşularıyla entegrasyon hevesi ve hazırlığı o kadar yoğun ki, Rusya'nın bundan sonra ne yapacağı çok önemli Almanya için.

Berlin'den otomobille üç saat doğuya yolculuktan sonra gittiğim, Polonya sınırındaki Frankfurt am Oder kentinde bu ilginin nedeni daha iyi anlaşılıyor.

* * *

AB genişlemesinin mimarı olan Almanya, ilk dalga adaylarından Polonya ile 'işi pişirmiş'.

Oder ırmağının öte yakasındaki Polonya kentinin sokak isimleri bile Almancalaşmış.

Sınırın iki yakası arasında entegrasyon hızla ilerliyor.

1992 yılında açılan Avrupa Üniversitesi, bu entegrasyonun önemli adımı olmuş. İki kampus var. Biri Almanya, diğeri Polonya tarafında.

Öğrenciler ve üniversite görevlileri rahatça gidip gelebiliyorlar. Sadece yakınlaşmanın önündeki bürokratik ve ekonomik engelleri değil, Schengen'i bile aşmışlar yaratıcı çarelerle.

1506 ile 1821 yılları arasında bölgenin en büyük üniversitesi olan Viadrina, şimdi Avrupa genişlemesinin bilimsel merkezi olma yolunda.

Karşılaştırmalı Orta Avrupa Bölümü, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde yönetim gibi bölgesel ihtiyaçlara yanıt verecek dersler geliştirilmiş.

Üniversiteyi gezerken, o kadar özeniyorum ki. Keşke Türk-Yunan ve Bulgar sınırlarında ortak bir Balkan Avrupa Üniversitesi kurulsa. Avrupa'nın, Balkan sınırındaki entegrasyon gereksinimleri için bilimsel merkez niteliği kazanacak bir barış ve işbirliği üniversitesi.

Gerçekten de, Almanya-Polonya sınırındaki bu entegrasyon programının başarısı özendiriyor insanı.

* * *

ALMANYA'nın gelecekteki biçimlenmesi açısından sadece Rusya değil, Türkiye de dikkatle izleniyor.

Hükümet Sözcüsü ve Yeşiller Partisi milletvekili Charima Reinhardt, 'Türkiye, en çok önem verdiğimiz üç ülkeden biri' diyor. Diğer ikisi ise ABD ve Rusya dahil eski Sovyet Cumhuriyetleri.

Doğu-Batı entegrasyonunu sağlamaya çalışan Almanya, en büyük yabancı nüfusu oluşturan Türklerin geri dönmeyeceğini artık anlamış görünüyor.

Hele, Milli Görüş'ün Müslüman çocuklara okullarda eğitim verme hakkını mahkeme kararıyla kazanması kafaları iyice karıştırmış. Eğer bu karar yürürlüğe konursa İslam Konfederasyonu devletten önemli miktarda para alacak. Bu da birçok soruna yol açacak.

Berlin Belediye Başkanı Eberhardt Diepgen, 'Her mezhep ve grubun gelip de biz de din dersi vermek istiyoruz talebinin önünü kapatmak lazım' diyor. Mahkeme kararlarını değiştiremeyeceklerine göre, yasalarda değişikliğe gitmeye hazırlandıkları anlaşılıyor.

İç politikada, Türkiye'nin işbirliğine duyulan ihtiyaç, dış politikada da Türkiye'yi marjinalleştirmeme çizgisinde kalıyor.

Bu da Avrupa Birliği üyeliğinde, ipe un serme ile karışık 'Biz sizi aday yaptık, bundan sonrası tamamen size ait' yaklaşımına yol açıyor.

Bu tavırla mücadelenin yolu ise, 'Biz üstümüze düşeni yapıyoruz, siz neredesiniz?' diyebilecek bir ortamın yaratılmasından geçiyor.

Yanlış mı?

Yazarın Tüm Yazıları