Paylaş
Atlantik ötesinden gelen her haber, Amerikan Yönetimi’nin önümüzdeki dönemde işinin kolay olmayacağını söylüyor. Kongre’de çoğunluğu kaybeden Amerikan Yönetimi’nin, Senato’daki gücü de zayıfladı. Obama’nın sağlık reformuna karşı halkın duyduğu tepki ve ekonomik krizin etkileri bu sonucun en önemli nedenleri olarak görülüyor. Zaten Obama da seçim sonrası konuşmasında, bu konularda daha dikkatli olacağı sözü verdi. İç politikada, Cumhuriyetçi ideolojinin etkisi artacağa benzerken, dış politikanın bundan etkilenmemesi söz konusu değil. Bu da Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin dün olduğu gibi devam etmeyeceği anlamına geliyor. Kongre’nin yeni profiline baktığımızda, ilk bakışta iyimser olmamak için neden yok. Çünkü Meclis’te Ermeni soykırım tasarısına karşı oy kullanan Cumhuriyetçilerin arttığı görünüyor. Örneğin bir John Boehner unsuru var ki, Türkiye açısından Temsilciler Meclisi’nde işleri epey kolaylaştırabilir.
11 kardeş ile büyüyen, babasının barında çalışarak hayata başlayan, kapıcılık yaptığı dönemde şimdiki karısı ile çöp dökerken tanışan ve Amerikalı yorumcuların, “İşte gerçek bir Amerikan rüyası” dedikleri John Boehner, Temsilciler Meclisi’nde Ermeni soykırım tasarılarını her seferinde geri çevirmiş bir politikacı. Soykırım tasarısını Meclis’ten geçirme vaadinde bulunan şimdiki Meclis Başkanı Demokrat Nancy Pelosi’nin yerine ocak ayı itibariyle Boehner Meclis Başkanı olacak. Ayrıca Dış ilişkiler Komitesi’ndeki oylama sırasında tasarıyı reddederek diasporanın Kongre üyeleri için hazırladığı karnede “F” (zayıf) alan Ileana Ros-Lehtinen’in, oylamayı Türkiye’nin aleyhine sonuçlandırmak için büyük çaba sarf eden Howard Berman’ın yerine Dış İlişkiler Komitesi’ne başkan olması bekleniyor.
Bunlar iyiye işaret. Hele de John Boehner’in, “Evet 90 yıl önce Ermeniler büyük bir felaket yaşamışlardır ama bunun ne olduğuna da kararı tarihçiler verecektir. Bu iş burada biz politikacılara düşen bir iş değil” sözleri hatırlanırsa. Ama geçtiğimiz Haziran ayında Obama’ya gönderilen bir mektuba attığı imza da arşivde duruyor.
İKİ Kongre üyesinin kaleme aldıkları bu mektupta, Başkan’dan uluslararası kamuoyunun dikkatini, “İran tarafından desteklenen Hamas liderliğinin İsrail’e karşı işlediği cinayetlere” yöneltmesi isteniyordu. Daha sonra imzaya açılan bu mektup 139 Kongre üyesinin imzası ile Başkan’a gönderiliyor. İmzacılardan birisi de John Boehner. Obama’nın İran, Hamas ve Taliban’ın ılımlı unsurlarına karşı diplomasiyi ön plana çıkartan yaklaşımını Cumhuriyetçiler benimsemediler. İran ile konuşmak değil, “gerekenin yapılması”ndan yana tavır koydular başından beri.
Bu arada füze kalkanı projesinin de esas olarak Bush’a ait olduğunu unutmayalım. Sonuca varmak için henüz erken olmasına rağmen ama Kongre’nin yeni dengeleri Türkiye’nin dış politika yaklaşımlarıyla tam örtüşmüyor. Soykırım konusunda Kongre’ye sesini daha fazla duyurma ihtimaline kavuşan Türkiye’nin, İsrail ve İran’a karşı izlediği
tavırda aynı rahatlığı yakalaması zor görünüyor. Bu durumda, soykırım tezlerinin diğer gerilimlere rehin düşmesi ihtimalini de hesaba katmak lazım. Amerikan siyasi dinamiklerindeki değişim, Obama Yönetimi’ni de Ankara’yı da zorlayacak.
Paylaş