Paylaş
Gökova’nın güneyi...
Şimdi yanıyor... Şimdi yüzlerce yıldır denizle sarmaş dolaş yaşayan o çamlar alev alev.
Balıkçıllar, su kuşları panik halinde...
Bördübet yandı. Sırada cennet köşesi koylar...
İrili ufaklı dantel gibi işlenmiş koylar...
Dünyada kaç denizde böylesine bir güzellik vardır bilmiyorum ama...
Sadun Boro Gökova’ya gelen denizkızını şöyle anlatırdı:
“Bu Denizkızı düşlerini süsleyen cennete erişebilmek için nice engin denizler, ufuklar aştı... Kıtalar, adalar, koylar dolaştı... Ta ki Gökova’ya ulaşana kadar...”
Sadun abi, dünya denizlerinde gezip sonunda “Gökova’dan daha güzeli yok” diyerek yerleştiği Gökova-Okluk’tan bize vasiyet gibi bir “denizkızı hikâyesi” anlatmıştı...
DENİZKIZININ TEK ŞARTI
Türk amatör denizciliğinin efsanesi şöyle anlatırdı:
“Yıllarca Kısmet’i (dünya denizlerini gezdiği emektar teknesi) ve onun garip yolcusunu en güzel koylarında misafir edip ağırlayan Gökova’ya, ne zamandır bir şükran borcu olarak, naçizane bir şeyler armağan etmek isterdim.
Gönlümde yatan, bir “Denizkızı” idi.
Onun için, en ücra koylarında bile ağ attım, belki tutarım diye.
Ama, bizim ağ eskimiş, yırtılmış, her voli çevirişimde Denizkızı bir delik bulup kaçtı.
Bir türlü ele geçiremedim.
Nihayet bir gün, heykeltıraş Tankut Öktem yardımıma yetişti.
Usta ellerinde, Denizkızı vücut buldu. Sonra getirdik, Okluk Koyu’nun girişindeki kayanın üzerine oturttuk.
Ve 1995 yılının 28 Ekim günü, dostlarla beraber duvağını açıp ona “Hoş geldin” dedik.
O da Tanrı’nın bizlere emanet ettiği, bu dünya cenneti Gökova’yı bozmadığımız, yakmadığımız, kirletmeyip aynen koruduğumuz sürece, aramızda yaşamaya söz verdi.
Temennimiz odur ki, Denizkızı’nı bir gün gene yollara düşmeye mecbur etmeyelim.”
İşte böyle arkadaşlar...
İşte böyle doğaseverler.
İşte böyle vatanseverler...
Bir zamanlar mavi yolculuk tekneleri Çatı Koyu’ndaki, Bördübet Koyu’ndaki çam ağaçlarının altında serinlerdi...
Peki şimdi ne olacak?
Geçen defa yeşil Marmaris’i katran karasına çeviren...
Masmavi gökyüzünü küle boyayan o yangınları hatırladım.
Şimdi böyle bir yangın daha...
Koylar, yemyeşil dağlar alev alev...
Yoksa o Denizkızı bizi terk mi ediyor?
Soruyorum, çünkü...
Denizkızı’na verdiğimiz sözü tutamadık...
Tutamıyoruz...
Biliyorum.
Yangını söndürmek için muazzam bir mücadele veriliyor.
Tek dileğim, bir an önce söndürülmesi.
Ateşle savaşan...
Alevlere direnen ormancı kardeşim.
Ha gayret...
Paylaş