Paylaş
Ne kadim bir helalleşme...
Bir valinin ayrıldığı kentin halkına vedası...
Kalp dilinden geliyor.
Savaşın çatal dili yerine, dillerin barışıyla bir veda...
Xwede ji te razi be!
(Allah sizden razı olsun... Hakkınızı helal edin. )
Van Valisi Münir Karaloğlu’nun Twitter hesabından yayınladığı bir vedadır bu.
Ama beni ondan daha çok etkileyen bir şey var.
Van halkının Vali’ye cevabı.
Bir cevapla en güzel makamı hediye etmişler.
Kırmızı halısı, zırhlı Mercedes’i, takım elbisesi, kravatı, protokolü yok bu cevabın...
Twitter hesabından aktarıyorum:
“Güle güle balıkların, kuşların, böceklerin, çiçeklerin valisi, yolunuz açık olsun”.
İşte böyle...
Vali Bey... Vali Paşa... Sayın Valim’den sonra...
Böyle bir valilik makamı var artık tarihimizde...
“Balıkların, kuşların, böceklerin, çiçeklerin valisi.”
Van Gölü’nü halka açıp yelken kurslarına başlayan. Yıllardır bir sessizlik halinde bekleyen gölü festival denizine çeviren...
Van Gölü canavarının efsanesini, turistik bir sembole dönüştüren...
Asur tabletlerini şehre bir açıkhava müzesi gibi yerleştiren...
Müküs Çayı’nda halkla rafting yapıp, şiir gecelerinde Kürtçe şiir dinleyen bir valinin de vedası böyle olur ancak...
Bir dönem Kürtçe kaset satmanın bile suç olduğu, çocuğuna Kürtçe isim koydu diye babaların yargılandığı bir Türkiye’den, balıkların ve kuşların valisinin Kürtçe veda ettiği bir güne geldik ya...
Ne olur bir de şu içine hapsolduğumuz kampların duvarlarını kırabilsek.
Kalp kırmanın cam kırmakla aynı şey olmadığını anlasak.
Hayatın yalnızca siyaset, iktidar ve muhalefetten ibaret olmadığını hatırlasak.
İşte o zaman şöyle diyebilirim:
“Ah benim güzel memleketimin güzel insanları...
Birbirinize dokununca ne kadar güzel oluyorsunuz...
Devletin valisi yerine, halkın valisinin de üzerinde...
En güzel makamı buluyorsunuz...
Hoş geldin makamların en güzeli...
‘Balıkların, kuşların, böceklerin, çiçeklerin valisi...’ ”
Yardım malzemesi mi yoksa propaganda malzemesi mi
ÖNCE Ahmet Türk iddia etti:
“Suriye’nin kuzeyinde yaralılar var. Avrupa’dan iki ambulans geldi. Ama Türkiye geçiş için izin vermiyor. Oradaki Kürtlere yardım kapısını açmayan Türkiye buradaki Kürtleri kaybeder”.
Ben bu iddiayı yazınca Mardin Valisi Ahmet Cengiz aradı. Ve 26 Temmuz’da geçiş için izin verildiğini ancak Suriye tarafının ambulansları sıfır noktasından teslim almadığını söyledi.
Yalnız ambulanslar mı?
Vali Cengiz ayrıca her türlü yardım için bütün olanakları açtıklarını da anlattı.
Ama şimdi bakıyorum. Bu defa Aysel Tuğluk ve bir BDP heyeti Suriye’deki Kürtlere gönderilecek yardımı devletin engellediğini söyleyip Mardin’de protesto gösterisi yapıyorlar...
Oysa Mardin Valisi “Kapıyı açtık” diyor..
Umarım Suriye Kürtleri için toplanan yardım malzemeleri, Türkiye’deki Kürtler için bir propanganda malzemesi olarak kullanılmaz.
Paylaş