Paylaş
“Suriye’yi herkes yazıyor. Üstelik birbirlerinin fotokopilerini yazıyor. Ama sen öyle bir bakış getirdin ki vicdanlarımıza...”
Suriye olayı önemlidir elbette.
Ama gerçekten, televizyon haberlerinden gazete manşetlerine, oradan irili ufaklı köşe yazılarına kadar toz duman bir haber/yorum bombardımanı var.
İşte bu toz duman içinde beni çok uzaklardan gelen bir bakış yakaladı.
Savaştan uzakta, ama umudun savaşında bir bakış.
Dün köşemde yayınladım o bakışın fotoğrafını.
O minnet dolu ifadenin, gözlerdeki o şükran ışığının parlayışını birlikte gördük. Engelli arkadaşımız Seydayil’in akülü tekerlekli sandalyeye olan bakışıydı.
Ve hiç unutmayacağız.
Ama o bakış kadar önemli bir şey oldu.
Dünyanın birçok yerinden mesajlar geldi. İnsanlığın bulunduğu her yerden bir “hissiyat ahlakı” yükseldi.
Umutlandım. İnsanlık ve umut arasındaki bütün engeller kalktı.
Sağ olun!
GÜNDEMİN TEHLİKELİ BAŞLIKLARI SICAK TAKİP VE TEZKERE
SURİYE özür dilemiyor.
Türk savaş uçağını uyarmadan düşürdüğü ortada.
Kaza diyerek meseleyi basit bir tazminat olayına dönüştürmeye çalışıyor.
- Peki Türkiye bunu kabul edecek mi?
- Elbette hayır.
İkinci soruyu dün sormuştum:
-Esad’ın iç kamuoyunu milli bir moral cephesinde birleştirerek, kendisini kurtarmaya çalışma ihtimaline karşı; Türkiye bu tahrike düşer mi?
- Elbette hayır. Böyle olmayacağı Türkiye’nin uyguladığı politikadan belli.
Peki ne olabilir?
Türkiye Suriye’nin bu küstah tavrına karşı bu bölgede egemen bir güç olduğunu göstermek durumundadır.
Bunun için etki düzeyi değişik adımlar var.
1) Hükümetin sınır ötesine asker gönderebilmek için Meclis’ten onay alması gerekiyor. Muhalefetin olumlu tavrı var. Önümüzdeki günlerde, yurtdışına asker gönderebilme yetkisini alabilmek için hükümet Meclis’e bir tezkere gönderebilir. Böylece Suriye’ye karşı sert bir mesaj verilmiş olur.
2) Bu arada en önemli unsur, Suriye sınırından gelen teröristlere karşı Türkiye’nin sıcak takip hakkını kullanmasıdır. Üstelik bu defa daha büyük bir güçle daha derinlere doğru bir harekât olabilir. Uluslararası hukukun tanıdığı ölçüde Türkiye bir NATO ülkesi olarak bunları yapabilir.
Suriye bu iki konuda da Türkiye’ye karşı uluslararası bir hak iddia edemez.
Aslında bu son olay göstermiştir ki...
Güçsüz ama ayakta durmaya çalışan bir Esad rejimi, bölgede tehlikeli bir mayın konumundadır.
RUSYA VE ÇİN
Ama bir de meselenin Çin ve Rusya boyutu var.
NATO üyesi olmayan Çin’in Suriye ilişkileri kuvvetlidir. Ticaridir.
Çin, Suriye’ye silah satar. Füze verir.
Çin’in Doğu Akdeniz’deki etki alanıdır Suriye.
Bu nedenle Çin bir şekilde Esad rejimiyle iyi geçinmektedir. Bu yüzden de sürekli olarak Türkiye’ye itidal tavsiye etmektedir.
Rusya ise asırlara dayanan Akdeniz’e inme hayalini Esad rejimiyle gerçekleştirme noktasındadır. Bu yüzden Esad’a karşı hoşgörülüdür.
Rusya Doğu Akdeniz’de Suriye’nin kendisine tahsis ettiği limanda askeri gemi bulundurabilmektedir. Ortak tatbikat yapabilmektedir.
Bu nedenle Rusya’nın da Esad rejimi aleyhine gelişebilecek fiziki olaylara karşı çok tepkili olduğu biliniyor.
Bu durumda olay dönüp dolaşıp, büyük devletlerin ticaretine ve menfaatine geliyor.
Diplomasi dediğimiz de zaten bu menfaatlerin savaşıdır.
Ve elinizde caydırıcı bir güç olmadan o menfaat savaşı denilen diplomasiyi yapamazsınız.
Paylaş