Paylaş
Havaalanı kapatıldı.
Peki havalimanını kim işletiyor
bir Türk şirketi; Summa...
Selim, Sinan ve Fatih Bora kardeşler;
11 ay gibi bir sürede değeri 154 milyon Euro olan havalimanı ile 39 milyon Euro’luk otel ve konferans merkezini yapıp hizmete açtılar.
Bir de aynı bölgeye muhteşem bir otel açtılar.
Oysa o işlere kimler talip olmamıştı ki...
Bugüne kadar İtalyanlar ve Fransızlar astronomik rakamlara yapıyorlardı bu işleri.
Ama “Türkler geldi” işte...
Selim eski arkadaşım. Tevazusu, çalışma disiplini hep önde gider.
Afrika’da öyle işler yaptılar ki!
Senegal’in Dakar Havalimanı’nda söz sahibi oldular.
Afrika’da örnek konferans salonları, iş merkezleri, hastaneler, finans merkezleri kurdular.
Rakiplerinden hem hızlı hem kaliteli hem de daha ucuza iş yaptılar.
Böyle olunca Afrika ülkelerinin yönetimleri teklif yağdırmaya başladılar.
Ve bu başarılarıyla Selim, Kongo, Senegal ve Nijer devlet nişanlarını aldı.
Bu örneği Nijer’deki darbe haberi yüzünden veriyorum.
Türkler’in Afrika’da bunun gibi Fransa, İtalya, Hollanda, Çin, Rusya, ABD gibi dev rakiplerine karşı verdiği o müthiş savaşı anlatabilmek için.
Yalnız Summa değil, LİMAK’tan ENKA’ya, TAV’a, MAKYOL’a kadar Anadolu’dan onlarca müteahhit ve yatırımcı firma, altyapıdan enerjiye kadar milyarlarca dolarlık işleri alıyorlar.
MACRON’UN TÜRKİYE’Yİ EMPERYALİSTLİKLE SUÇLAMASI
Evet arkadaşlar, Türkler Afrika’da ihaleleri aldıkça gerilim de yükseliyor.
Düşünün ki, Fransa Cumhurbaşkanı Macron daha fazla dayanamıyor ve şu açıklamayı yapıyor:
“Çinliler, Ruslar, Türkler, Afrika’da Fransızlar’dan veya diğerlerinden daha iyisini mi yapıyor? Bizden 10 kat daha beterini yapıyorlar.”
Macron’un Mısır’daki İklim Zirvesi’nde söylediği bu sözler;
Fransa’nın sanırım başka ülkeleri emperyalist olmakla suçladığı ve aynı zamanda kendi günahlarını da kabul ettiği ilk ve tek tarihi cümledir.
Biliyoruz ki;
Fransa nükleer enerji için gerekli olan uranyum ihtiyacının yüzde 20’sini Nijerya’dan karşılamaktadır.
NİJERYA’YA SAVAŞ GEMİSİ SATAN TÜRKLER
Türkler rekabeti öylesine kızıştırdılar ki...
Savunma sanayisine de girdiler.
Örneğin yıllardır Hollanda’nın etkisindeki Nijerya Deniz Kuvvetleri, “2021-2030 Projesi” ile Gine Körfezi’nde güvenliğini sağlamak için yeni alımlar yapıyor.
Ve Türkiye’den DEARSAN firması devreye giriyor.
Nijerya’ya hem açık karakol gemileri hem karakol botları yapıp ihraç ediyor.
Dahası Nijerya donanmasının can damarı diyebileceğim Sancak Gemisi’nin modernizasyonunu da DEARSAN alıyor.
Tabii bu gelişmeler yıllarca oralarda tek alternatif olan Batılı şirketleri rahatsız ediyor.
Nijerya donanmasına yıllarca mal satan Hollanda merkezli Damen muhtemelen bu durumdan çok rahatsızdır.
TERÖRE KARŞI BİZİM ZIRHLILAR TERCİH EDİLİYOR
Bugün Afrika’nın yaklaşık 44 bölgesinde çatışma var. Terör var. Kan var.
Türk savunma sanayisi Hızır, Kirpi, Cobra, Ejder Yalçın, Yörük gibi zırhlılardan yüzlercesini Somali’den Çad’a, Uganda’dan Libya’ya kadar ihraç ediyor.
Dahası var;
Gana ordusu, Cobra zırhlısıyla birlikte ASELSAN’ın ürettiği Şahingözü elektro-optik keşif ve gözetleme sistemini alıyor. Ardından ACAR gözetleme radarını bizden ithal ediyor..
Dahası var arkadaşlar;
Somali’ye ihraç ettiğimiz Bayraktar TB2 İHA sistemleri o kadar etkili oluyor ki;
“Somali modeli” adı altında Afrika’daki diğer ülkelerden talepler geliyor.
Toparlarsak;
ACININ ATLASI AFRİKA
Yıllarca yeraltı zenginliklerinde yerüstü fakirliği yaşattılar bu kıtaya.
Kölelikten bu yana sömürü için darbeler, silah satışı için iç savaşlar yaratıldı.
Bu yüzden arkadaşlar;
Afrika yalnızca bir kıta değildir.
İnsanlık tarihinin suç atlasıdır Afrika...
Keşif yüzyılında hoyrat monarşinin ve acımasız emperyalizmin habis ve sinsi kuşatmasının yazıldığı yerdir Afrika...
Afrika dediğin düpedüz acının atlasıdır. Gözyaşı tarihidir...
Ormanlar kralı filan da palavradır.
Sömürgeci hayalinin kıyısında;
Afrika’yı bir av sahası ilan ettikten sonra Tarzan’ı icat etmiştir.
Kamera eşliğinde kaplanın ceylan peşinde koştuğu o safarinin;
En vahşi ticaretidir.
İşte şimdi Türkler oradalar.
Ve çok iyi biliyorum ki;
Fethetmek, işgal etmek, sömürmek için değil;
Paylaşmak için oradalar. Yukarıdan bakmıyorlar. Yalnızca işlerini yapıyorlar. Hem kaliteli hem de daha ucuza ve daha hızlı.
Şimdi anlıyor muyuz Macron’un neden şikâyet ettiğini?
Paylaş