Turizm Bakanı söz verdi ertesi gün gerçek oldu

Tam bir soru yağmuruydu.

Bakan Ersoy bazı sorular için Özel Kalem Müdürü Fatih Gürkan’a notlar aldırtmıştı.

Bazılarını ise Muğla Turizm Müdürü Hüseyin Toprak’a havale etmişti.

Tabii bunlar olurken birçok katılımcı o an çaktırmasa da; “komisyona havale” gibi bir psikolojiye kapılmıştı.

Yerleşik dedikodu şuydu:

“Bakan seçim için geldi, özel kaleme, müdüre havale etti.”

Bunda şaşıracak bir şey yoktu. Elbette seçim için gelmişti. 

Ama bir farkla.

Mehmet Ersoy sorunları anında çözmesiyle bilinen bir isim olduğu için, daha o günün akşamı önce bölge için çok önemli bir ören yerinin bekleyen çalışmalarını başlattı. Ölüdeniz yolu, Babadağ paraşüt turizmi için harekete geçti.

Ve ertesi sabah...

Birçok turizmcinin, ev kiralayanların ortak sorunu olan, “yabancılara oturum izni verilmiyor” şikâyetini ele aldı.

Her ay asgari ücretin 1.5 mislini bankaya yatıran yabancı oturum izni alabilecekti. Ama bankalarda yabancıların hesap açması neredeyse imkânsız hale gelmişti. 

Ve ertesi gün öğle saatlerinde bu konuyu Bakan Ersoy’a sorduğumda şu cevabı aldım:

“Evet bu sabah İçişleri Bakanımızla konuştuk. Ve yabancıların bankalarda hesap açabilmesi için gerekli kolaylıklar sağlanıyor. Bankalar Birliği karar aldı. Göç İdaresi Başkanlıklarına da yazı gitti. Hatta nasıl hesap açacaklarını tek tek anlatacaklar.”

Biliyorum ki, turizm bölgelerinde yerleşik yabancılar özellikle kış aylarında o yöreye ekonomik olarak can veriyor. Ama oturum zorlukları nedeniyle o yabancılar kaçıyordu.

Şimdi bankalarda hesap açabilecekler.

İşte böyle arkadaşlar.

Sorunu doğrudan anlatınca nasıl çözülüyor...

Hele bir de böyle iş dünyasından gelen pratik bir bakan varsa.

Soruların cevaplarını, çözümleri tek tek buradan yayınlayacağım.

BÖLGENİN EN BÜYÜK TURİZM BİRLİĞİ’NDEN ADAYLARA

“Turizmcilerin Turizm Bakanı’na soru yağmuru” o kadar etkili oldu ki...

Toplantıya katılamayan birçok turizmciden mesaj geldi. Kimisi tekrar istedi. Kimisi soru iletti.

Kapsamlı bir mesaj ise;

Muğla yöresinin en büyük turizm organizasyonu Dalaman, Ortaca, Köyceğiz Otelcileri ve Turizm İşletmecileri Birliği’nden (DOKTOB) geldi...

Birliğin Başkanı Yücel Okutur maddeler halinde iletiyor:

◊ Muğla, tarım çeşitliliği, tarihi değerleri, doğal kıyıları, termal ve kullanılabilir su kaynaklarıyla dünyada nadir bulunan özelliklere sahip bir ilimizdir.

◊ Muğla’nın master planı yoktur ve acilen yapılmalıdır. (Bakan Ersoy toplantıda 3 kez bu konuyu ‘Başkan adaylarınıza sorun, turizm master planları var mı? Bu olmadan turizm olmaz’ diye uyarmıştı.)

◊ İl, ilçe ve beldelerin kentsel tasarım plan ve projeleri yapılmalıdır. Deniz kıyılarındaki düzensiz tesislerin yerine, doğaya uygun projelerle kaliteyi artırmalı, engelli bireylere özel önem verilmeli.

◊ İlimizin hava ve doğal yapısı nedeniyle yapılan incelemelerde golf, tenis, futbol ve kamp alanlarının yapılabileceği en iyi bölgenin Muğla olduğu saptanmıştır. (Bu konuyu da Bakan Ersoy bir soru üzerine açıklamış ve ‘Ne yazık ki engelleniyoruz’ diyerek belediyeleri örnek göstermişti.)

◊ Doğal akarsularında, rafting, Köyceğiz Gölü’nde su sporlarının yapılması turizm açısından çok önemlidir.

◊ Tarım ürünlerinin yurtiçinde ve dışında pazarlanması ekonomiye güç katacaktır. Meyve suyu fabrikası bölge için zaruri hale gelmiştir.

◊ Bölgede yüksek katlı olmayan bir ve bir buçuk katlı Agro Çiftlik Turizm’e (8-10 odalı) geçiş doğayı, meyvelerin ve yetiştirilen köy ürünlerinin pazarlanmasına katkı sağladığı gibi çiftçilerin gelirlerini arttıracaktır.

◊ Dağcılık, bisiklet, yürüyüş, foto safari gibi sporların projelendirilmesi.

◊ Dünyada eşi olmayan günlük sığla ormanlarında oksijen, yaprak ve gövdeden çıkan tedavi edici kokusu nedeniyle rehabilite edici doğal sportif gezi alanları olarak turizme kazandırılması.

◊ Dünyada eşi olmayan Köyceğiz Sultaniye Tarihi Kaplıcaları (Kaunos ve Romalıların kullandığı) sağlık merkezi Radon ve diğer elementlerin en zengin olduğu termal su kaynaklarının turizme kazandırılması.

Evet arkadaşlar;

Bunlar da Turizm Birliği’nden gelen öneriler.

Takip edeceğiz elbette.

Bu denizler, bu ormanlar, bu cennet körfezler, kıyılar bize Allah’ın bir lütfudur.

Sadun Boro abimizin vasiyetiyle hatırlamak istersek onun tek bir cümlesi yetiyor:

“Bu cennet koyları, denizleri, ormanları sizlerden sonra gelecek nesillerin kullanacağını unutmayın. Onların da kullanabileceği kadar kirletin!!!”