Paylaş
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu toplantıdan çıkıp Bilim Ve Sanayi Bakanı Faruk Özlü’den randevu alıyor.
Hisarcıklıoğlu ve Özlü aynı akşam buluşuyor.
Uzun bir toplantı oluyor. Neredeyse gece yarısına kadar sürüyor.
Böylece yerli otomobilin ilk toplantısı yapılmış oluyor.
Hisarcıklıoğlu, pratik ve sonuç alıcı bir isimdir. Bir işe girip de yarım bıraktığı görülmemiştir.
Bakan Özlü de öyle.
Dün Rifat Bey’le yerli otomobilin geleceğini konuşuyoruz.
Nasıl yapılacak? Kim ya da kimler yapacak?
Sorularım, Hisarcıklıoğlu’nun yanıtları şöyle:
- Rifat Bey, Cumhurbaşkanı Erdoğan 80 milyonun önünde sizden bir söz aldı. Yerli otomobil... Hemen o akşam Bakan Özlü ile buluştunuz. Nasıl bir planlama var?
Evet, Sayın Cumhurbaşkanımız talimat verdi. Biz de aldık. Hemen çalışmaya başladık. Şimdi kendileriyle daha detaylı görüşmeyi düşünüyoruz.
- Peki yerli otomobili tümüyle yapma potansiyelimiz var mı?
Elbette var. TOBB bünyesi içinde binlerce sanayici var. İrili ufaklı. Hepsi de çok yetkin firmalar. Dünya çapında ürünler yaratıyorlar. Sanayi ürünleri...
- Yani?
Yani, yerli otomobili tümüyle yapabilecek gücümüz var. Ama burada önemli olan tasarım ve pazarlamadır. Aslında tasarım konusunda da çok güçlü ve yetenekli isimlerimiz var. Önemli olan pazarlama. Dünya rekabetinde pazarlamanın önemi çok büyük. Bu konuyu düşünüyoruz.
- Peki bu sorun nasıl aşılacak?
Aşılır elbette. Ancak şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızdan randevu istedik. Talimatı doğrultusunda detayları konuşmak istiyoruz. Daha sonra kolları sıvayacağız.
Rifat Bey’le sohbetin özeti bu.
Sonucuna gelince...
Türkiye artık bir ‘yerli otomobil süreci’ne girmiştir.
Bakalım, Koç gibi Sabancı gibi devler, bu sürecin neresinde olacaklar?
RUSYA’DAN NATO UYARISI
GEÇEN yazımda uzun uzun anlatmıştım.
NATO artık askeri değil, küresel bir kolluk gücü görevi yapmalıdır.
Sovyetler çöktükten sonra NATO’nun konsepti giderek daralmaya başlamıştı.
Nitekim, artık DAEŞ’e karşı koalisyona girince, NATO’nun askeri boyutu yerini kürüsel terörle mücadele boyutuna bırakıyor.
Ama hayır... Bu yeni durum öyle kolay değil. Silah ticareti buna izin vermiyor.
Çünkü ABD’nin kendi silahlarını satabilmesi için NATO standardına ihtiyacı var.
Yani NATO üyesi ülkeler mecburen ABD silahı alıyor. Böyle olunca Çin ve Rusya rekabeti olmuyor.
Bunlara Suudi Arabistan’a satılan 360 milyar dolarlık silahı da eklersek...
NATO bir savunma örgütü olmaktan çok, rekabeti ortadan kaldıran bir pazarlama örgütü haline geliyor.
Üstü kapalı ve tek markalı bir fuar gibi.
İşte bu nedenle Rusya’nın NATO Daimi Temsilcisi Aleksandr Gruşko aynen şöyle diyor:
“Avrupalılar ABD’nin taleplerini kabul ederlerse ve bütçelerini GSYİH’nin yüzde 2’sine yükseltirlerse, bu onların toplam giderlerinin 370 milyar Euro’ya çıkması anlamına geliyor. Bunun yüzde 20’si yani yaklaşık 70 milyarı silah alımına harcanacak. Bu tabii ki özellikle Amerikan silahlarının alımına gidecek...”
Brüksel’deki NATO zirvesinin ekonomik özeti budur arkadaşlar.
Suudi Arabistan’a 360 milyar dolarlık silahı sattıktan sonra Brüksel’e gelen Trump’ın burada Avrupalılardan da 70 milyar istemesi nasıl bir işadamı olduğunu göstermiyor mu?
DAEŞ’le mücadele falan derken...
NATO fuarındaki son durum budur.
Paylaş