Suriye’nin cevap anahtarı işte bu haritalarda

-Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Beşar Esad görüşmesi olur mu?

Haberin Devamı

Olursa buradan bir çözüm çıkar mı?

-Sınırımızın hemen ötesindeki PKK/YPG terör örgütü ne olacak?

-ABD çekilirse olası etkileri nedir?

Ve daha onlarca soru...

Biraz geçmişe gidip;

Haritaları önüme açınca Suriye sınırından gelen bütün bu sorular için bir cevap anahtarı beliriyor.

Gelelim cevap anahtarına.

Önce şu haritaya bakalım. Görüyorsunuz 2015 yılında DEAŞ’a ait olan bölge. Dünyanın en vahşi terör örgütlerinden birisi olan DEAŞ bölgeyi denetimi altına almış durumda. Devlet kurma hazırlığında. 

Suriye’nin cevap anahtarı işte bu haritalarda

2020 yılına gelindiğinde DEAŞ’ın elindeki bölge 5 yıl içinde ABD kontrolündeki PKK/YPG’ye geçmiş. Yani ABD’nin DEAŞ’la mücadele adına kurduğu koalisyon DEAŞ’ı yok edip yerine PKK/YPG’yi yerleştirmiş.

Haberin Devamı

Suriye’nin cevap anahtarı işte bu haritalarda

Üstelik bu bölge Suriye’deki petrol alanlarının en önemlisi. Dahası yakalanan DEAŞ militanlarını da burada El-Hol adındaki kampa yerleştirip anahtarını da PKK/YPG’ye vermiş durumdalar. Bu kampta küçük çocukların hâlâ DEAŞ eğitiminde olduğunu ve bunun resmen raporlandığını da hatırlatmak gerekiyor. Şimdi net bir şekilde sorabiliriz:

-2015 ile 2020 yıllarını gösteren bu iki harita, bölgede bir “PKK/YPG özerk yapı inşasını” ya da niyetini göstermiyor mu?

Diyelim ki Esad’la görüşüldü. Esad’ın bölgedeki bu yapıyı değiştirecek bir gücü var mı?

-Yok.

Bu konuda Türkiye ile işbirliği yapar mı?

-Zor.

Bir başka ihtimal:  ABD seçimlerini Trump’ın kazanması halinde bölgeden Amerikan askerlerinin çekilmesi. Kaldı ki geçen defa Trump buna niyetlenmiş, ancak Pentagon karşı çıkmıştı. Aslında bu da başka bir kaos anlamına gelebilir. Nasıl bir kaos diye sorarsak, yine haritalardan devam edelim.

Bu muhtemel kaosu anlamak için 2020 yılında Suriye’de yabancı güçleri gösteren şu haritayı hatırlamak gerekiyor.

Suriye’nin cevap anahtarı işte bu haritalarda

Dikkat ederseniz;

Haberin Devamı

Bugün PKK/YPG’nin hâkim olduğu alanda ABD güçleri var. Neredeyse bir koruma görevi yapıyorlar. 

Aynı haritanın batısına doğru denize bakarsanız. Orada iki liman göreceksiniz. 

Tartus ve Lazkiye. O bölge de Rusya’nın kontrolü altında. 

Putin, Esad’ı koruma karşılığında bu limanların kullanım hakkını sonsuza kadar almış durumda. Ve bu limanlar sayesinde ezelden beri sıcak denizlere inmeye çalışan Rusya, nihayet Akdeniz’e inmiştir. Rusya bu limanlarda askeri gemilerini ve savaş uçaklarını bulunduruyor. Doğu Akdeniz’de bir askeri güç elde etmiş durumda. Bu nedenle Putin kolay kolay Esad’dan vazgeçmez.

Demek ki PKK/YPG terör örgütü ABD korumasında.

Esad da Rusya korumasında. Yine haritada İran güçlerini görüyoruz. 

Haberin Devamı

İran’ın Esad’la ilişkisini biliyoruz. İsrail’e karşı bir işbirliği olduğu açık. Sonra rejim güçlerinin olduğu yeşil alanda Rusya’yı görüyoruz. Suriye-İran güçleri ile İsrail güçlerinin arasında bir Rusya tamponu var.

Dolayısıyla İran etkisi de açıkça görülüyor. Esad’la yapılacak muhtemel görüşmede, İran faktörünü akılda tutmak gerekiyor. Esad artık tek başına karar verecek durumda değildir.

Bölgede bulunan güçler sonuçta Türkiye’ye karşı bir “görünmez cephe” bile oluşturabilir.

Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’le ilişkisine çok özen gösterdiğini görüyoruz.

Evet bütün bu gerçekleri alt alta topladığımızda;

Ankara’nın Şam’la bir diplomatik ilişki başlatması ve cumhurbaşkanları düzeyinde görüşme kapısının aralıyor olması önemli bir gelişmedir. Bölgenin istikrarı açısından doğru bir hamledir.

Haberin Devamı

Ancak yine de Esad’la görüşmenin yeterli olacağını sanmıyorum.

Türkiye’nin Suriye’deki diğer güçlü aktörlerle de uzun sürecek bir görüşme maratonuna hazır olması gerekiyor.

Türkiye’nin Suriye sınırımızın ötesinde yaptığı harekâtlar, orada oluşturulan üs bölgelerinin anlamı şimdi daha iyi ortaya çıkıyor.

Çünkü;

Suriye’de etki sahası kuran diğer yabancı devletler gibi Türkiye de bu harekâtlar ve üsler sayesinde karar açısından etkin bir konuma gelmiştir.

Yani “sahada ve masada” olmak için Türkiye gereken harekâtları yapmıştır.

Bu noktada Suriye’de bulunan diğer devletlerle Türkiye’nin bulunma gerekçesini de hatırlatmak gerekiyor.

Türkiye sınırlarını tehdit eden PKK/YPG terör örgütüne karşı Suriye’de bulunuyor.

Haberin Devamı

Diğer ülkeler ise “emperyal niyetler”le oradalar.

Türkiye’nin “Suriye’de güvenlik sağlansın, elbette çekilme şartlarını konuşuruz” sözünün anlamı da işte burada ortaya çıkıyor.

Sonuç olarak; PKK/YPG terör örgütünün bugünden yarına o bölgeden çekilmesi ihtimalini, uzun bir diplomasi maratonunun duraklarına göre değerlendirmeliyiz.

Ancak geçmişten bugüne gelen bu haritalara bakınca;

ABD, Rusya, İran ve İsrail gibi ülkelerin Suriye’de çok bilinmeyenli bir diplomatik denklem yarattığını söyleyebiliriz.

Yani başlamasını beklediğimiz Ankara-Şam ilişkisi öyle hemen sonuç verecek bir diplomatik takvim değildir. Ama başlaması bile değerlidir.

İzlemeye devam.

Yazarın Tüm Yazıları