Paylaş
Benim bildiğim seçimler, aslında bir demokrasi şölenidir.
“İradelerin savaşı” değil, tam tersine bir “irade festivali”dir.
Birinin diğerinin üstüne çıkmaya çalışması değil...
Tam tersine birlikte yükselebilmenin yolunu bulmaktır.
Ölçüsüz barıştır.
Bireyin kendisini gösterme kültürüdür.
Azınlığın kendisini çoğunluğa anlatma zeminidir.
Protestonun yaratıcı dekorudur.
Her şeye rağmen mizahtır.
İnadın karikatürüdür. En ciddi haliyle kahkahası vardır.
Ne kadar öfkeli olursa olsun, yine de bir gülümsemesi vardır.
Çünkü seçim yapabilmek ayrıcalıktır. Her şeye rağmen bir arada yaşama estetiğidir.
O yüzden umutsuzluk ne kadar yükselirse yükselsin...
Seçim yapabilmek, yine de bütün beklentilerin terazisidir. Umutsuzluğun oksijen çadırıdır.
Bu yüzden de seçimler, bütün gelişmiş ülkelerde birer festival havasında geçer.
Almanya’daki son seçimleri izlemiştim.
Sosyal demokratların ve muhafazakârların açık hava toplantılarına katıldım.
Merkel’in bir salonda delegelerin yanına oturup büyük bir sadelikteki sohbetini izlemiştim.
Sosyal demokratların, koalisyon için onbinlerce üyesine yazılı olarak görüş sormasına tanık olmuştum.
Hiçbir şey liderin iki dudağı arasında değildir.
Yeşillerin genel başkanı Cem Özdemir’le uzun bir sohbet yapmıştık.
En keskin rekabete rağmen, siyasette saygının, demokrasinin anayasası olduğunu görmüştüm.
Ya o mitinglerin rengi?
İnsanlar, siyasi parti toplantılarına pikniğe gelir gibi geliyordu.
Protesto hakkı, özgürlüğün toplumsal koruması altındaydı.
O yüzden şimdi sormak istedim:
“Bu halka çok mudur bunu yaşatmak?”
Şimdi şu son 1 ayımıza bakıyorum.
Yerel seçim, bir genel savaş ilanına dönüştü.
Korkutucu, ürkütücü, dehşet verici bir seçim dekorudur bu.
Bir partinin miting için bir şehre girebilmesi bile olay oluyor.
Mesela BDP bir ilin kapısından döndürülebiliyor.
Üslup kan çanağı gibi.
Ya kullanılan kelimeler, kavramlar, hakaretler.
Öfke, intikam, yok etme, çökertme, kıstırma, tuzak kurma, tuzak bozma, ihanet, vatan haini...
İşte o yüzden sormadan edemedim:
-Gülümsemesi olmayan bir seçim olabilir mi?
-Hoşgörüsü, yaratıcılığı, protestosu, mizahı, rengi, şarkısı, çiçekleri, boyaları olmayan bir seçim olur mu?
Bunu yapamıyorsan...
Bunu hazmedemiyorsan...
Bunu hissedemiyorsan...
Bunu yaşamıyorsan...
Buna gülemiyorsan...
Bir karikatürün bile yoksa...
Nasıl olacak demokrasi?
SEÇİMLER İÇİN KISA BİR TARİF
Halklar ressamsa sandık tuvaldir.
Özgürlük renktir. Protesto fırçadır.
Fırçayı bir resmin parçası gibi görmek yerine, bir hakaret olarak kullanan kültürlere ne demeli?
Nasıl anlaşılacak orada demokrasi?
YASADIŞI DİNLEME
Onlarca dinleme kaydı. Yüzlerce dinleme. Tapeler.
Bendeki karşılığı şudur:
Yasadışı ortamlarda birbirlerini dinleyenler...
Yasal ortamlarda kimsenin birbirini dinlemeyeceği toplumlar yaratırlar.
Böylece sağırlık bir virüs olarak yayılır. Önce saygıyı kemirmeye başlar.
Sonrası kaostur.
KIRMIZI IŞIK
Trafikte kırmızı ışığa tahammül edemeyen...
Kuyrukta beklemeyi enayilik olarak gören...
Çevre duyarlılığını ve kadına şiddeti, yalnızca bir anket sorusu olarak gören...
Yalanı ve kandırmayı zekâ zanneden...
Sürekli siyaset konuşup, ona buna hakaret ettikten sonra, seçimlerde oy kullanmayan...
Sosyal medyayı hakaret merkezi haline getiren...
Kendi inanç kampından olmayan herkesi ihanetle suçlayan...
Ve en önemlisi...
Siyasi partileri birer halk kuruluşu olmak yerine, profesyonel bir “yönetim şirketi” gibi görenler için,
seçimler bir “horoz dövüşü” ya da “bilek güreşi” olabilir.
Ama hâlâ...
İnsanlık ve uygarlık için, halkların en saygıdeğer “irade festivali”dir
Vesselam...
Paylaş