Siyah-beyaz bir fotoğraf bakın nasıl bir renk oluyor

BU yazıyı okumadan önce lütfen şu fotoğrafa bakın.

Haberin Devamı

Siyah-beyaz bir fotoğraf bakın nasıl bir renk oluyor

Siyah-beyaz bir kültürdür bu.
Belki de artık hiç hatırlamadığımız bir kültür.
Yeni nesillerin tanışmadığı bir kültür.
İyi bakana, görebilene ne çok şey anlatır.
Mesela İsmet Paşa’nın yüzündeki o gülümseme...
Sanki zaman tünelinden geçip şöyle diyor bize:
“Demokrasilerde körü körüne hiyerarşi olmaz! İnsana kulluk olmaz.”
Ya Ecevit’in yüzündeki tebessüm?
Sanki şöyle konuşuyor:
“Demokrasilerde milli şef, ebedi reis, biat, şeyh, hoca-mürit ilişkisi olmaz...”
Olmaz, çünkü aykırı ve farklı düşünceyle beslenir demokrasi.
Farklılık zenginliktir.
İyi bakarsanız görürsünüz.
Aykırı düşüncenin, farklı görüşün, nezaketle yarıştığını gösterir bu fotoğraf.
Özgür insanın, anca aykırı düşüncelerin yarışıyla filizlenebileceğini anlatır.
Demokratik nezaketi gösterir her şeyden önce.
Bu yazıda anlatacaklarımın tamamı var bu fotoğrafta.

Haberin Devamı

GENÇ ECEVİT İNÖNÜ’YE KARŞI

Yıl 1972. CHP kurultayı.
Genç Bülent Ecevit, Milli Şef’e karşı...
Kurultay sonucu:
- Genç Ecevit, Kurtuluş Savaşı efsanesine karşı bir zafer kazanmış.
Ecevit genel başkan.
Ve İsmet İnönü, yeni genel başkan Ecevit gelirken ayağa kalkar.
Önünü ilikler ve elini sıkar.
Budur işte Kurtuluş Savaşı efsanesinin, demokratik nezaket dersi...
İnönü’nün yüzündeki o gülümseme, cephelerden, ölümlerden, kurşunlardan süzülmüş bir kahramanlığın olgunluğudur.
Ya Ecevit’in yüzündeki tebessüm.
Hafifçe ve saygıyla eğilen bir yükselişin gülümsemesidir o tebessüm.
O yüzden bu nezakete iyi bakın dedim.
Şimdi yazıya gelelim.
Önceki gün Süleyman Demirel’den bir “demokratik nezaket” örneği vermiştim.
Demirel bir zamanlar müsteşarı olan Özal karşısında nasıl ayağa kalkıyordu.
Tıpkı İnönü’nün Ecevit’e yaptığı gibi.
Demokratik nezaketle...
Tarih anlatıyor.
Özal cumhurbaşkanı olmuş. Demirel başbakan.
O zamana kadar Özal yıllarca, Demirel’in karşısında önünü iliklemiş.
Demirel odaya girince ayağa kalkmış. Çağırınca gitmiş. Ne dediyse yapmış.
Aradan yıllar geçmiş. Özal cumhurbaşkanı olmuş Demirel başbakan...
O günleri yaşayan bir gazeteci olarak hatırlatmıştım.
Çankaya Köşkü’nde verilen her yemekte, Özal konuk cumhurbaşkanıyla salona girerken...
Kaya Toperi bağırırdı:
“Sayın cumhurbaşkanları...”
Herkesle birlikte Demirel de ayağa kalkardı. Önünü iliklerdi eski müsteşarının karşısında.
Buydu işte sözünü ettiğim demokrasi terbiyesi.
Ben bunu yazınca, öyle değişik yerlerden mesajlar geldi ki.
Meğer ne kadar çok özlemişiz.
Herkes tarihten bir demokratik nezaket örneği veriyordu.
Son örnek Aşkın Tuna’dan geldi.
Aşkın Abi, kurultayda genel başkanlığı kaybeden İsmet İnönü’nün, Ecevit’i ayakta tebrik edişini hatırlattı. Tam emin olamadım.

Haberin Devamı

ALTAN ABİ NEZAKETİ

“En iyisini kim bilir?” diye düşündüm.
Meslek büyüğümüz Altan Öymen geldi aklıma. Hemen aradım:
“Altan Abi sen hatırlar mısın bu olayı?”
“Hatırlamak yetmez Fatih, araştırmam lazım”
dedi.
Ve bütün gün uğraştı Altan Abi...
Akşama doğru aradı:
“Fatih sen istersen hemen yazma. Ben daha emin olamadım. O günlerden az sayıda insan kaldı. Onlara da soruyorum. Bir gün daha bekle.”
Bekledim...
Altan Abi tanıdıklarına sordu, o günleri yaşayan az sayıdaki kişiyle konuştu.
Sabır ve titizlikle araştırdı.
Ne yalan söyleyeyim, o arayıp, “Fatih sanıyorum sonuca geldik. Cumartesi seni nerede bulurum?” diye sorunca utandım.
Bu incelik, bu nezaket, bu mesleki ciddiyet karşısında utandım.
Ve cumartesi akşamüzeri aradı.
Tarih tarih, belge belge anlattı. Güldük. Mutlu olduk.
Sanki birlikte Milliyet gazetesine bir pazar manşeti atıyorduk.
Başlık: “Demokratik Nezaket.”
Altan Abi’nin gösterdiği bu gazetecilik disiplinine, bu mesleki nezakete hayran olmamak elde mi?
“Hazırlop demeç gazeteciliği”ne, “sızdırma belge muhabirliği”ne ve “Bir kampa dahil ol, diğerine çamur at” çukuruna saplandığımız şu günlerde...
Altan Abi’nin bana yaptığı...
Tam bir mesleki nezaketti.
İşte o yüzden “demokratik nezaket” başlığına “Altan Abi dersi”ni de ekleyerek yazıyorum:
-Kim olursanız olun...
-Ne yaparsanız yapın...
-Nereye yükselirseniz yükselin...
-Kimi yenerseniz yenin...
Yeter ki nazik olun.
Çünkü en büyük zaferler bile...
Eğer bir saygı göstereni varsa zaferdir.

Yazarın Tüm Yazıları