Sayın Bakan denizlerden gelen bu seslere kulak verin

CUMARTESİ günü Marmaris’teki atık sistemini yazmıştım.

Haberin Devamı

Düşünün ki, bütün Marmaris’in kanalizasyonu bir arıtma tesisinden denize basılıyor.
Biz de 20 metreye dalıp bunları görüntülemiştik.
Okumayanlar, görmeyenler internetten cumartesi günkü yazıma girip fotoğraflara bakabilir. http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/fatih-cekirge_174
Uzmanlardan görüş istemiştim.
Adını vermek istemediğim çok değerli bir uzman şunu söyledi:
“Arıtılmış su çeşme suyu renginde olur. Böyle kahverengi olmaz...”
Marmaris Çevre Derneği ve Muğla Üniversitesi’nden uzmanların görüşleri açık.
Onlar bu olayın mutlak ciddi şekilde incelenmesini istiyor.
Numuneler aldılar. Sonuçlarını bekliyoruz.
Yalnızca Marmaris mi?
Elbette bütün kıyılarımızda atıkların arıtma tesislerinden geçirildikten sonra, su akıntılarına göre belirli mesafelerde basılması gerekiyor.
Acaba hangisi bu kurala uyuyor?
Tekrar yazıyorum.
Şu anda Marmaris’te bir kirlilik alarmı yok.
Ancak mesele geleceğimiz.
O denizlerin geleceğidir.
O fotoğrafları yayınladıktan sonra uzmanlardan görüş istemiştim.
Türkiye’nin denizcilik ustaları, Sadun Boro, Can Pulak abilerimiz, zaten isyan ediyorlar.
Ve sevgili arkadaşım, gerçek bir denizci Osman Atasoy’dan da ses geldi.
Osman’dan gelen bu sesi duyurmadan önce şunu söylemek istiyorum:
“Acaba neden, bu ülke, dünya denizlerini gezmiş, Antarktika’ya kadar fırtınalar aşmış bu insanların bilgisinden faydalanmaz.
İşte Osman Atasoy, Antarktika’da bir Türk üssü kurulması için düğmeye bastı. Sağ olsun eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım bu çağrıya el uzattı. Şimdi gelecek kuşaklar için Türkiye Antarktika’da bir üs kuruyor. Türkiye 2050 yıllarında, bütün büyük devletler gibi orada söz sahibi olacak...
Peki Antarktika’da bunu yapabiliyoruz da, kendi kışlarımızda neden yapamıyoruz?”

Haberin Devamı

DATÇA’DAN BOZBURUN’A KADAR KÂBUS

İşte Ankara’nın duymasını istediğim ses de budur.
- Datça’dan Bozburun’a kadar imara açılan o kıyılar betonla kaplanacak mı?
- Dünya denizlerinin gözbebeği olan, yat turizminin cenneti Gökova, Hisarönü, Yeşilova, Göcek koyları tehlikede mi?
- Poseidon’la yaşıt üstadımız, Sadun Abimiz, “Aman Fatih iki elim yakanda, ömrümüz bu kıyıları korumakla geçti. Duyur bu sesleri, bu endişeleri” diyor...
- Can Pulak Abimiz yine öyle.

Haberin Devamı

OSMAN ATASOY NE DİYOR?

Ve dün gece yarısı Osman Atasoy’dan mesaj geldi. O şimdi son dünya seyahatini ve Antarktika gezisini kitaplaştırıyor. O arada yazmış.
Osman’ın mesajını hiç dokunmadan yayınlıyorum:
“Sevgili Fatih,
Bugünkü yazını okudum, eline sağlık.
Bu konuda çabucak aklıma gelenler şunlar:
* Yıllardır teknelerin denizi kirlettiği söylenir. Halbuki istatistikler deniz araçlarının (ki bunların da çoğunluğu büyük gemiler) kirlilikteki payının % 5’i geçmediğini belirtirken, karasal kaynaklı (kanalizasyon vb.) kirliliğin % 90’ın üzerinde olduğunu söyler. Tabii kimse istatistiklere bakmadığı için, bu konuda kamuoyunda ciddi bir farkındalık yaratılamamıştı. Senin fotoğrafların istatistiklerin yapamadığını yapacak gibi görünüyor, kutlarım.
* Marmaris Türkiye genelinde arıtma sistemine sahip az sayıda ilçeden biri. Ancak turistik yörelerdeki arıtma sistemleri o bölgenin yerleşik nüfusuna göre yapılıyor. Yaz aylarında ise nüfus birkaç katına çıkıyor. Otellerin kendi arıtma sistemlerini kuracağı ve bunların düzenli çalışmasıyla da ek nüfusun yaratacağı kirliliğin önüne geçileceği varsayılıyor. Tabii pratikte pek de böyle olmuyor.
* Arıtma sistemlerini çalıştırmak pahalı bir iş. Çok elektrik harcanıyor. Bazı belediyelerin tasarruf (!) etmek için zaman zaman şalteri kapattığı biliniyor (Marmaris için böyle bir şeyi asla iddia etmiyorum, çünkü bilgim yok). Nasıl olsa suyun altına basılan kanalizasyonu kimse görmüyor. Böylece haftada birkaç gececik şalter indirmeyle epey bir para tasarruf edilmiş oluyor!
* Düzenli denetlemeyle suistimallerin bir nebze önüne geçilebilir. Arıtma sistemlerinin düzenli çalışıp çalışmadığını denetleyecek kurumlar, İl Sağlık Müdürlüğü, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı il temsilcilikleri. Tabii bu denetlemelerin kâğıt üzerinde değil, bizzat yerinde yapılması gerekiyor.
* Muğla artık büyükşehir olduğu için Marmaris’teki arıtma sisteminin sorumluluğu da sanırım büyükşehre geçiyor. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nden bilimadamları Marmaris kanalizasyonunun denize verildiği Yalancı Boğaz açıklarından su numunesi alıp koli basili oranını ölçerek arıtmaların çalışıp çalışmadığını tespit edebilirler. Ancak bu uygulamanın bir anlam taşıması için noter huzurunda yapılması gerekiyor.
* Yılın on iki ayı teknemle denizdeyim. Yani söz konusu sularda... Marmaris Körfezi’nde gözle görülür bir kirliliğe bugüne kadar şahit olmadım. Umarım böyle devam eder.
Bizim sahillerimiz sadece bize ait değil. Ege ve Akdeniz’e kıyısı olan diğer ülkelere karşı da sorumluluğumuz var. Denizler ülkeleri ayıran değil birleştiren sular. Oradaki insanlar bunun bilincinde. Geçenlerde Antarktika toplantısı için Brezilya’daydık. Küçük bir kasabadaki İtalyan pizzacı Türk olduğumuzu öğrenince, tezgâh altından çıkardığı bir şişeyi uzattı. Uzatırken de şunları söyledi. “Bu İtalya’dan gelen saf zeytinyağı, aynı denize girdiğimiz komşularıma yakışır...”
Evet, Osman’ın mesajı böyle...
Eğer varsa kirlilikle ilgili fotoğraf ya da görüşünüz bekliyorum...
Temiz denizler için şimdiden sağ olun...

Yazarın Tüm Yazıları