YÜZLERCE yıl geçse de bu bilek güreşi değişmeyecek.
Berlin duvarından Kâbil’e...
Golan’dan Tahrir Meydanı’na...
68 Prag’ından Küba’ya kadar...
Tarih dediğimiz, kan, gözyaşı ve işgal takvimi...
Belli ki hep aynı emperyal aktörlerin mürekkebiyle yazılacak.
Ölüm üzerine kurulu bir tarihtir ki bu...
Aslı bilek güreşine dayanır.
Yaşarken içinde olduğumuzu kabul etmeyiz bu gerçeğin.
Ancak tarihle kamufle ederiz. Kendimizden bile saklarız.
Çünkü tarih derslerinde okutulunca, sanki bize ait değildir, bizim içinde olduğumuz bir eziklik değildir.
Daha net soralım:
- Afganistan’da El Kaide’yi kim besledi. Kim silahlandırdı ve kime karşı?
Cevap:
- Sovyetler’e karşı örtülü ya da örtüsüz bir destek vermiştir ABD. Sovyetler’e karşı direnen Afgan direnişçiler böylece El Kaide olmuştur.
- Benzeri bir olay Rusya’nın Çeçenistan işgalinde vardır.
Ve şimdi...
ABD’nin deneyimli düşünce kuruluşu RAND’ın Avrasya ve Avrupa uzmanı Stephen Larrabee söylüyor:
“ABD’nin Suriye’ye karşı, Rusya’nın işbirliği olmadan (uluslararası bağlamda) uyumlu politika geliştirememesi, Putin’e siyasi avantaj kazandırıyor. Konunun arkasındaki ana itici güç bu. Rusya’nın, hem ABD politikasını etkileme gücüne sahip olmak istediği hem de avantaj ve imkânlarını sürdürme noktasında ABD ile oynadığı daha büyük bir oyunun parçasıdır bu.”
Dün Larrebee’nin bu yorumunu okurken, ajanslar dünyaya şu haberi geçiyordu:
- Suriye sınırından Türkiye’ye gelen 26 yaralıdan ikisi öldü.