Paylaş
30 yıl bir şekilde konuştum, izledim, sohbet ettim onunla...
Ne desem şimdi onun için?
12 Eylül sonrası siyasete döndüğünde Ankara Hilton Oteli’ndeki toplantıda çağırıp yanına oturtmuştu beni. Sıfırdan tekrar geliyordu. Devlet gücü yoktu. Özal’ın tartışmasız etkisi hâkimdi.
Belki de biraz umutsuz gözlerle bakmış olacağım ki...
Kulağıma eğilip, “Umutla hayal siyasetçinin azığıdır” demişti.
Şimdi ne desem onun için...
* * *
Sevgili babamın cenazesine gelmişti. Hayal ve umut azığı onu başbakan yapmıştı...
Artık başbakandı...
Musalla taşının önünde biraz fazla bekleyince, nedendir bilmem, ağzımdan “Efendim sizi de böyle bekletiyoruz” diye bir laf çıkmıştı.
Omzumdan tutup, “Merak etme Çekirge. Acele etme... Sen bi kere ölmeyegör, sonunda gömüverirler adamı” demişti..
Musalla taşının önünde, basit bir cümleyle ve en sade haliyle babamın ölümünü, hayatın gerçeğine böyle bağlayıvermişti.
Ne desem şimdi onun için... Nasıl tarif etsem?
* * *
Belki de şöyle tarif edebilirim:
“Siyasetin entelektüel mizahını kaybettik...”
* * *
Anlatayım...
Önce Alparslan Türkeş gitti.
Hatırlıyorum da en son uzun sohbetimizi Sabah gazetesi Ankara bürosunu ziyaret ettiğinde yapmıştık.
Hasan Cemal’le koluna girip arabasına kadar eşlik etmiştik.
Çok güldürmüştü bizi. En keskin meseleleri fıkra gibi anlatmıştı.
Sözlerinde kendi tarihinden çıkarttığı derslerin olgunluğu vardı.
-Sonra Bülent Ecevit gitti.
Onun halkı sevmesi, insana gösterdiği saygı gitti. Karaoğlan karikatürleri gitti.
Yaşadıklarından damıttığı dersleri inanılmaz bir zarafetle anlatırdı.
-Ardından Erbakan Hoca gitti.
Son olarak Libya ve Nijerya gezilerine davet etmişti.
Birlikte Kaddafi’nin meşhur “çadır olayı”nı yaşamıştık.
O geziden dönerken uzunca bir sohbet yapmıştık.
Hoca da kendi tarihinin derslerinden söz edip hayallerini paylaşmıştı.
En kritik olayı bile bir mizaha dönüştürürdü. O yüzden güldürerek eleştirirdi.
-Ve bugün Demirel’i kaybettik..
Böylece Türk siyasi hayatının son 50 yılının 4 ismi de ayrılmış oldu aramızdan.
Onların mizahı ve şiiri ayrıldı...
“Kadayıfın üstü” ayrıldı... “Sizi gidi siziler” ayrıldı.
“Allı yeşilli geçen takalar” ayrıldı...
“İki kazı güdemez” sözüyle inleyen meydanlar ayrıldı. “Dün dündür” ayrıldı...
Ve onların icraatlarını, sözlerini birer resimli mizah romanı haline getiren...
Bedri Koraman abimiz ayrıldı...
Altan Erbulak abimiz ayrıldı...
Bir olgunluk olarak unuttuğumuz o mizah ayrıldı...
Bir devrin bitişidir Demirel’in ölümü...
Allah rahmet eylesin.
Paylaş