Paylaş
Bakan Akar’ın mesajı net:
“Biz istikrar için buradayız... Talep olduğunda elimizden geleni yaparız. Sayın Cumhurbaşkanımızı burada sevip sayıyorlar. İstikrar için bu önemli. Biz burada huzuru, barışı, kardeşçe yaşamayı savunuyoruz...”
Bakan Akar özellikle “istikrar” vurgusunu neden yapıyor...
Anlatayım...
Pazar günü Bosna Hersek’e doğru havalanırken şöyle yazmıştım:
“Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Sırp üyesi Milorad Dodik’in “paralel devlet yapılanması” hamlesi çok ciddi bir gerilime dönüşüyor.
Dodik açıktan şöyle diyor:
- Bosna Hersek Ordusu içindeki Sırp askerleri geri çekip, Sırp entitesi içinde Sırp Cumhuriyeti Ordusu kurmak...
- Bosna Hersek Mahkemesi ve Savcılığı’nın kararlarını entite sınırları içinde uygulatmamak...
- Devletin vergilendirme sisteminden çıkmak.”
İşte bu gelişmeler Bosna Hersek’te gerilimi tırmandırıyor.
Tırmanan gerilim Balkanlar’ı ve doğal olarak Türkiye’yi doğrudan etkiliyor.
Bütün bunlara tarihi bağlarımızın olduğu Boşnak kardeşlerimizin kaygıları da eklenince...
Bakan Akar’ın gezisi daha da önemli bir hale geliyor...
Akar’ın gezi boyunca yaptığı “istikrar” ve “kardeşlik” vurgusunun şifresi budur.
Nitekim uçaktaki ilk sohbetimizde şöyle diyor:
“Biz Euro-Atlantik ilişkileri açısından burada yönetimi destekliyoruz. Avrupa ile ilişkilerinin gelişmesini destekliyor, NATO ile ilişkilerini önemsiyoruz... Burada Boşnak, Hırvat ve Sırpların kardeşçe yaşamaları tek isteğimizdir.”
KATLİAMIN İZLERİ
Saraybosna’da bir garip hüzün var.
Savunma Bakanlığı girişinde onların milli marşlarını dinlerken de aynı hüznü hissediyorum.
Bosna Hersek milli marşının notaları arasından sanki gözyaşı akıyor...
Her tepede mezar taşları...
Ve o mezar taşları, şehrin çevresini acıdan ve gözyaşından yapılmış birer kale gibi kuşatıyor...
İşte bir mezar taşı... Üzerinde şöyle yazıyor:
Mustafa Subasıc...
1952-1992...
Bir başkasında:
Salko Popara...
1956-1992...
Ama bütün mezar taşlarının üzerinde son yıl 1992...
Yani insanlığın Saraybosna’da öldüğü yıl...
Katliamların, kuşatmaların, keskin nişancıların vahşet yılları...
O MÜZEDE AĞLADIM
Saraybosna’yı Büyükelçilik Basın Müşaviri Ömer Çetres gezdiriyor bize...
Çetres “Srebrenitsa Soykırımı”nın anlatıldığı
bir müzenin yapılmasına da öncülük etmiş...
Müzeye gidiyoruz. Daha girişte, vesikalık fotoğraflardan örülmüş bir duvar karşılıyor bizi...
Keskin nişancılar tarafından katledilen insanların fotoğraflarıyla dolu bir duvar.
İnsanlık adına bir utanç duvarı.
Ve ardından o siyah beyaz belgesel...
Aman Allah’ım...
Vahşetten kaçan Boşnak kadınlar, çocuklar...
Onları kamyon kasalarında Sırp Kasabı Mladiç’e teslim eden Hollanda askerleri...
Ve Sırp Kasabı’nın o sözleri: “Türklerden ve Müslümanlardan intikam alma günü gelmiştir...”
Daha fazla dayanamadım.
O siyah beyaz belgeseldeki vahşet karşısında gözyaşlarımı tutamadım.
Attım kendimi dışarı...
Sırp Kasabı’nı biliyorduk...
Ama medeniyet ve barış için orada olduğunu söyleyen Hollanda ordusu bunu nasıl yapar?
Bütün bunları pazar günü uzun uzun anlatacağım...
2021’in bu son gezisinde...
Saraybosna’dan herkese ve özellikle Türkiye’deki Boşnak kardeşlerime selamlar...
BİR ARADA YAŞAMA KÜLTÜRÜ
Bütün bu acılara rağmen Boşnak kültürünün o muhteşem medeniyeti, bir arada yaşama kültürünü besliyor...
Müslümanlar ve Hıristiyanlar bir arada özgürce yaşıyor...
O nedenle Bosna Hersek’teki istikrar ayrıca önemlidir.
Avrupa Birliği’nin varoluş felsefesi açısından önemlidir.
Çünkü Saraybosna...
Her dilden, dinden ve kültürden insanın bir arada yaşayabildiğini gösteren muazzam bir örnektir...
Türkiye, Bosna’da ciddi yatırımlar yapmış. Yunus Emre Vakfı kendine ait dev bir binada ciddi çalışmalar yapıyor.
TİKA tam bir kültür hizmeti veriyor... Uluslararası Saraybosna Üniversitesi harika işler yapıyor...
Vakıf Başkanı Hasan Topaloğlu ve Rektör Dr. Ahmet Yıldırım’la sohbet ediyoruz...
Burslu öğrencilerin başarılarını dinliyorum.
Paylaş