Kimseye anlatamazsınız

SEÇİM sonucundan kim galip çıkacak?

Haberin Devamı

Kim diğerini yenecek?

Hangi parti hangi meydanda ne kadar kalabalık topladı?

Sorular bu.

Ama halkın meydanlarda “kalabalık” diye adlandırıldığı, anketçilerin bilmem ne “bandından” yayın yaptığı bir seçimde, ben bu soruları değil, mesela kızım Eylül’ün ya da oğlum Kuzey’in geleceğini merak ediyorum.

Yani yeni anayasanın yapılıp yapılamayacağını sorguluyorum.

Böyle bir kamplaşmayla, böyle bir öfkeyle yeni anayasa toplumun her kesimini kucaklayabilir mi?

Mesela Eylül ilk kez oy kullanacak.

Sormadım bile; neye göre oy kullanacak?

O da “Baba sence ne yapmalıyım?” demedi.

Acaba ilk kez sandığa gidecek gençler neye göre oy kullanacaklar?

Böylesine tahammülsüz ve öfke dolu bir seçimde neyi sorgulayacaklar?

İşte en büyük tartışma.

Bugün “terör odağı” gibi gösterilen, dışlanan, ötekileştirilen BDP, 30’a yakın milletvekili çıkarırsa ne olacak?

Meclis’te grup kuracak.

Haberin Devamı

Anayasa Komisyonu’ndan Milli Savunma Komisyonu’na kadar BDP milletvekilleri üye verecekler. Bazen yurtdışında parlamentoyu temsil edecekler...

Ve en önemlisi; yeni anayasanın yapılmasında rol alacaklar...

Peki ne yapacağız bu durumda?

“Hayır sen BDP’sin” diyerek ret mi edeceğiz? İnkâr mı gelecek arkasından?

Tıpkı yıllar önce Zana’ları polis otosuyla Meclis’ten attığımız gibi; bu defa yine aynı lekeli görüntüye mi toslayacağız?

Bir daha soralım:

- BDP’yi hain ilan edenler yeni anayasa için nasıl gidecekler o kapıya?

- Milyonlarca oy almış, grup kurmuş bir BDP’yi yok saymak mümkün mü?

Bu soruları niye mi soruyorum?

Çünkü ben bu seçimlerden bir “öfke iktidarı”, bir “bilek bükme sonucu” çıksın istemiyorum.

Sonuçta ne bir “padişah” seçiyoruz, ne de bir “kampı” galip ilan ediyoruz.

Herkesin, her düşüncenin seçilebildiği bir demokrasiden söz ediyorsak eğer, az oy alanla, çok oy alan arasındaki farkı bir “zafer ilanı” gibi değil, çoğulculuğun sesi olarak görmeliyiz.

Ama ne yazık ki, gelen yorumlara, mesajlara bakıyorum içimizdeki “habis gladyatör” yine ayaklanmış durumda.

Tahammül yok. Herkesin oyu bir silah sanki. Diğerini vurmak için sandığa atılmış bir kurşun.

18 yaşında iki genç düşünün.

Haberin Devamı

Birisi Yozgat’tan, diğeri Şırnak’tan.

ÖSYM gençleri bunlar. Aynı sınava giriyorlar, “aynı soruları” çözüyorlar, ama “aynı sorun”karşısında öfke kamplarına teslim oluyorlar.

Yani diyorum ki:

Benim 18 yaşındaki kızımın oyunu geçerli sayıp da, Diyarbakır’dan, Batman’dan, Hakkâri’den, Şırnak’tan gelen 18 yaşındaki bir genç kızımızın oyunu şüpheyle karşılarsam, hangi vicdana anlatabilirim bunu?

Anlatamam. Anlatamayız. Anlamazlar zaten.

Yazarın Tüm Yazıları