Paylaş
Bizi terk eden yüzlerce kuş türünü, ölen balıkları yazıyorum. Kirlenen sularımızı, can çekişen doğamızı yazıyorum. Ve elbette bütün bunlar karşısında umudumu korumaya çalışıyorum. Ama artık kuruyan göllerimizin fotoğraflarına baktıkça umudum tükeniyordu ki...
Peş peşe bu haberler gelmeye başladı. Muhtemelen bu haberleri okuyunca siz de aynı şeyi söyleyeceksiniz; “Denizlerimizi, göllerimizi, ağaçlarımızı, hayvanlarımızı ve elbette köpeklerimizi böyle kurtarabiliriz. Elbirliğiyle...”
Buyrun anlatayım...
İŞTE BENİM JANDARMAM
İlk haber Edirne’den...
“Jandarma ekipleri aşırı sıcaklar nedeniyle kuruyan göl ve göletleri kontrol ederek çevredeki canlıların yaşam alanlarını gözlemledi ve incelemede bulundu.”
Fotoğraflara baktım; Jandarma ekipleri tek tek inceliyorlar. Toprak örnekleri alıyorlar. “İşte” dedim, “Benim jandarmam.” Çünkü bu da bir vatan savunmasıdır. Bu vatanın göllerini, sularını, hayvanlarını, ağaçlarını savunmaktır.
Ve haber devam ediyor: “İl Jandarma Komutanlığı Çevre Doğa ve Hayvanları Koruma timleri tarafından Enez ilçe sahilinde aşırı sıcak havadan kuruyan ve kurumaya meyilli göl ve göletler kontrol edilerek çevredeki canlıların yaşam alanları gözlemlendi ve detaylı incelemelerde bulunuldu. Ekiplerce canlıların hayatlarını idameleri için su sıkıntısı çekmemesi konusunda ilgili kurumlarla görüşülerek çalışma başlatıldı.”
Daha ne olsun arkadaşlar...
Edirne’deki jandarmamızı, komutanından erine kadar kutluyorum.
Alınlarından öpüyorum.
Tabii şu bilginin de altını çiziyorum.
Arkadaşlar jandarmamızın “Hayvanları Koruma Timi” var.
Ne olur köpeklerimizi kurşunlayan, zehirleyen katilleri de yakalayın jandarma kardeşim.
BİR DAHA ZEHİRLERSENİZ O TAVUK MARKASINI PROTESTO EDECEĞİZ
Edirne’den Bolu’ya geçiyoruz. Haberimiz şu: “Bolu’da beyaz et üretimi yapan tesislerin atıklarını arıtma yapmadan Büyüksu Deresi’ne boşaltarak doğayı kirletmelerine köylüler tepki gösterdi. Dere kenarında toplanan ve aralarında MHP Bolu Milletvekili İsmail Akgül’ün de bulunduğu köylüler, tarlalarını sulayamadıklarını ve suya temas edenlerde hastalıklar görüldüğünü söylediler.”
Hatırlayacaksınız. Birkaç gün önce yazmıştım. Bu beyaz et üreticisi firmalar, Büyüksu Deresi’ni atıklarıyla zehirlemişlerdi. Balıklar ölmüş, çiftçi tarlasını sulayamaz olmuştu. Ayrıca o zehirli sularla büyüyen sebzeleri kim bilir kimler yemişti. Çevre Bakanlığı Bolu İl Müdürlüğü kirlenmeyi tespit etmiş ve 3 milyon lira ceza kesmişti. Ama neye yarar?
Cezayı ödeyen firmalar ertesi gün yine aynı atıkları dereye boşalttılar.
Yine ceza kesildi.
Ve sonunda halk deresine, suyuna, doğasına sahip çıktı.
Ve bakın MHP Bolu Milletvekili Akgül ne dedi:
“Özel sektörün kendi arıtmalarını en kısa sürede tamamlaması gerekiyor. Bizim idari cezalarımız bunlara hafif geliyor. Diyorlar ki ben 2-3 milyon TL cezamı öderim ama atığımı da bırakırım. Her gece denetim yapılıyor. Bolu Belediye Başkanımızla da bu ortak paydada buluşmamız lazım. Burada arıtmanın yapılması için ne gerekiyorsa buyurun gelin beraber mücadele edelim.”
Evet Sayın Akgül, bu mücadelede ben de varım.
Aslında arıtmalarını yapana kadar üretimin durdurulması gerekir. Eğer bir daha kirletirlerse;
Gelin bunları deşifre edelim. Bu tanınmış beyaz et markasını protesto edelim. Tüketmeyelim...
BİR DAMLA DA BİZ OLALIM
Bolu’dan Isparta Eğirdir Gölü’ne geçiyorum.
Hanımefendi ve beyefendilerin katıldığı çağdaş ve düzeyli bir toplantının fotoğrafı. Konu: “Kurumakta olan Eğirdir Gölü’nü nasıl kurtaracağız?” sorusu.
Haber ise şöyle: “Eğirdir Gölü’nün korunmasına yönelik düzenlenen ‘Bir Damla da Biz Olalım’ toplantısı büyük katılımla gerçekleşti. Toplantı, Eğirdir Gölü’nün mevcut durumu ve geleceğine dair teknik analizlerin paylaşılması ve çözüm önerilerinin tartışılması amacıyla düzenlendi. Komisyon üyeleri Dr. Erol Kesici, emekli tuğgeneral İsmail Çevikbaş ve Prof. Dr. Rukiye Eker’in katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda vatandaşların soruları ve görüşleri de alındı.”
Eğirdir Belediye Başkanı Mustafa Özer de bu çalışmayı destekliyor. Ve şöyle diyor: “Mavi sularında çocukluğumuzun geçtiği, dünyanın en güzel canlılarının yaşadığı yedi renkli gölümüz maalesef küresel ısınma ile beraber kuruma ve kirlenme tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Eğirdir Belediyesi ve şahsım, gölümüz için elimizden ne geliyorsa yapmaya gayret edeceğiz.”
Evet sevgili “Eğirdir kahramanları...”
Bana da ne düşüyorsa sizinle birlikteyim...
KIYILAR HALKINDIR
Isparta’dan İzmir Foça’ya geliyoruz..
İşte o haber: “Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu üyeleri, hukuksuz yere işgal edildiğini iddia ettikleri plajlarda yürüdüler. Anayasa’ya göre kıyıların ve denizlerin halkın olduğunu belirten, dövizler taşıyan ve sloganlar atan grup sahildeki vatandaşlar tarafından alkışlandı.”
“Sahiller halkındır” başlığını da önceki yazılarımdan hatırlayacaksınız.
Çevre Bakanlığı’nın sloganıydı. Ve sahilleri işgal eden “beach markalı” işgalcilere karşı başlayan hareketin sloganıydı.
Foça’da alkışlanan hareket, bu sloganın halka ne kadar mal olduğunu anlatıyor. Ve arkadaşlar...
Bütün bu örnekler inanın bana biraz nefes aldırttı.
Umudumun kırılmaya başladığı yerde;
Bir nefes filizlendi.
Aynı nefesin sokak ortasında kurşunlanan, zehirlenen köpeklerimiz için de filizlenmesi umuduyla...
İyi pazarlar...
Paylaş